10/01/2022 | Yazar: Kaos GL

“Gazeteci LGBTİ+lar işyerlerinde kimlikleriyle var olamıyor, kimliklerini saklamaya zorlanıyor, ayrımcılık işyerlerinde eşitliği engelliyor.”

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’ndan imza kampanyası: Şiddet ve cinsel taciz son bulsun Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’nde imza kampanyası başlattı.

Çalışma yaşamında şiddet ve cinsel tacize karşı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün sözleşmesini hatırlatan Komisyon, “ILO 190’ı tanıyın, çalışma yaşamında şiddet ve cinsel taciz son bulsun” diyor ve şiddete karşı birlikte mücadeleye çağırıyor.

Komisyon imza kampanyasında gazeteci kadınların yarısının iş hayatında cinsiyeti nedeniyle en az bir kere şiddete maruz kaldığını da vurgulayarak şöyle diyor:

“Şiddetin faili kimi zaman yönetici, kimi zaman çalışma arkadaşı, kimi zaman sosyal medya kullanıcısı, kimi zaman polis. Öte yandan, araştırmalara göre gazeteci LGBTİ+lar işyerlerinde kimlikleriyle var olamıyor, kimliklerini saklamaya zorlanıyor, ayrımcılık işyerlerinde eşitliği engelliyor.”

İmza kampanyasının tam metni şöyle:

Bizler, kadın ve LGBTİ+ gazeteciler olarak, Çalışan Gazeteciler Günü’nde iktidara ve tüm sendikalara, kadın emekçiler adına sesleniyoruz. Çalışma hayatında şiddeti bitirmek için samimi bir adım atın ve ILO’nun 190 No’lu Sözleşmesini tanıyın.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 21 Haziran 2019’da uygulamaya konan sözleşme, çalışma hayatından şiddetin her türünü silmeyi amaçlıyor. Çünkü işyerleri toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa uğrayan kadınlar ve LGBTİ+lar için hiç güvenli değil. Evlerimizde, sokakta olmadığımız gibi çalıştığımız yerlerde de güvende değiliz.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, yaptığımız son anket çalışmasına göre gazeteci kadınların yarısı, iş hayatında cinsiyeti nedeniyle en az bir kere şiddete maruz kalıyor. Şiddetin faili kimi zaman yönetici, kimi zaman çalışma arkadaşı, kimi zaman sosyal medya kullanıcısı, kimi zaman polis. Öte yandan, araştırmalara göre gazeteci LGBTİ+lar işyerlerinde kimlikleriyle var olamıyor, kimliklerini saklamaya zorlanıyor, ayrımcılık işyerlerinde eşitliği engelliyor.

ILO 190 Sözleşmesi’nin yayımlanmasından bu yana yaklaşık üç yıl geçti. Türkiye hâlâ bu sözleşmeye taraf olmak üzere bir adım atmadı. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sendika dışında iş yeri şiddeti, toplu iş sözleşmesi maddelerine, sendikaların temel metinlerine yansıtılmadı. 

Sadece meslektaşlarımız adına değil, hayat kurtarmaya çalışırken hayatları tehlikeye giren sağlık emekçileri, fazla mesai ve tacizle yıldırılmak istenen tekstil işçileri, ekonomik şiddete maruz bırakılan tarım işçileri, psikolojik şiddet gören beyaz yakalı çalışanlar adına da isyan ediyoruz. Çünkü toplumsal cinsiyete dayalı şiddet meslek, statü, sınıf ayırmıyor.

Talebimiz, Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması, başta kendi sendikamız olmak üzere tüm sendikaların, ILO 190’ın yüklediği sorumlulukları toplu iş sözleşmelerine yansıtmasıdır. 

Çağrımız başta meslektaşlarımız tüm kadın ve LGBTİ+ emekçilere… Gelin, çalışma hayatında şiddeti bitirmek için birlikte mücadele edelim. 

Kampanyaya katılmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, çalışma hayatı
nefret