11/10/2024 | Yazar: Kaos GL

TİHV’in son raporuna göre sekiz ayda ayrımcı, ırkçı, LGBTİ+ fobik ve nefret içerikli en az 72 saldırı yaşandı. Bu saldırıların 29’u mültecileri, 13’ü Kürtleri, 12’si LGBTİ+’ları hedef aldı.

TİHV’den ayrımcı, ırkçı, LGBTİ+ fobik ve nefret içerikli saldırılar raporu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 1 Ocak-1 Eylül tarihlerini kapsayan “Ayrımcı, Irkçı, Fobik ve Nefret İçerikli Fiziki ve Sözlü Saldırılar, Yaşanan Hak İhlalleri” raporunu yayınladı. Rapor, Türkiye’de ayrımcı, ırkçı, LGBTİ+ fobik ve nefret içerikli saldırıların boyutunu ortaya koyuyor.

Raporda, Kayseri’de mültecileri/sığınmacıları hedef alan saldırılardan Kürtçe müzik eşliğinde çekilen halaylar gerekçesiyle yaşanan gözaltı furyasına, Onur Haftası etkinliklerine yönelik saldırılardan farklı inanç grupları ve etnik grupların hedef gösterilmesine, stadyumlara da yansıyan ırkçı ve nefret içerikleri gösterilere kadar pek çok olay ele alındı.

Rapora göre, 1 Ocak 2024 ile 1 Eylül 2024 tarihleri arasında ülke genelinde ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli en az 72 sözlü ya da fiziki saldırı yaşandı. Bu saldırıların 29’u mültecileri/sığınmacıları ve diğer ülkelerin vatandaşlarını hedef alırken, 13’ü Kürtlere, 12’si LGBTİ+’lara, 7’si etnik ve dini azınlıklara ve dini görüşünü açıklayanlara, 11’i ise diğer kişi, grup ve çevrelere yönelik oldu. Söz konusu saldırılar sonucunda, 1’i dini görüşlerini açıklayan, 1’i etnik-dini azınlık, 2’si mülteci/ sığınmacı, 1’i LGBTİ+, toplam 5 kişi yaşamını yitirdi. En az 26 kişi de yaralandı.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

TİHV, Kürtlere, LGBTİ+’lara ve mültecilere/sığınmacılara yönelik resmi kurumlar tarafından gerçekleştirilen en az 45 ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli idari uygulama ve tedbir tespit edildi. Bu tür idari uygulamalar ve kolluk güçlerinin müdahaleleri sonucu, 1’i sınırdışı edildikten sonra olmak üzere, en az 3 mülteci/sığınmacı yaşamını yitirdi. 59’u mülteci/sığınmacı, en az 661 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

Newroz ve Onur Yürüyüşü gibi kitlesel kutlama ve etkinlikler, düğünlerde ya da sokakta Kürtçe müzik ile halay çekmek vb. toplam 32 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin müdahalesi sonucunda, en az 602 kişi işkence ve diğer kötü muamele niteliğindeki uygulamalara maruz kalarak gözaltına alındı, 40 kişi tutuklandı, 66 kişi adli kontrol şartıyla ve 1 kişi ev hapis tedbiriyle serbest bırakıldı.

Onur Ayı gözaltıları 

LGBTİ+’lar tarafından düzenlenen Trans Onur Haftası ve Onur Ayı kapsamında ya da fobik ayrımcı tutum ve söylemleri protesto amacıyla yapılmak istenen toplam 8 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin müdahalesi sonucunda en az 56 kişi ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’, ‘hakaret’ ve ‘basit yaralama’ vb. gerekçelerle gözaltına alındı, 6 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Ağırlıkla Kürtlerin üyesi olduğu dernek, vakıf ve siyasi partiler tarafından düzenlenen Newroz, seçim mitingi vb. 17 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin şiddet kullanarak gerçekleştirdiği müdahalesi sonucunda aralarında çocuklarında olduğu en az 498 kişi ‘örgüt propagandası’, ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’ vb. gerekçelerle gözaltına alındı, 10 kişi tutuklandı, 51 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

“Hukuk devletinin esastan ilgası”

Raporda, ötekileştirilen toplum gruplara yönelik ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli söylem ve tutumların endişe verici yeni bir boyut kazandığı değerlendirmesi yapıldı. Kayseri örneğinde olduğu gibi, linç eylemlerine varan saldırganlık karşısında yetkililerin, kolluk güçlerinin ve politikacıların tutunduğu ve saldırıları adeta hoşgörüyle karşılayan yüzeysel tavrın, ayrımcı şiddetin toplum içinde meşrulaşmasına hizmet ettiği belirtilen raporda, şunlar ifade edildi:

“Endişe verici saldırganlık ve bunun karşısında kamu otoritesinin meşrulaştırıcı tutum ve eylemleri, aslında ülkede siyasal ve toplumsal tüm ilişki biçimlerini belirleyen yapısal şiddetin somut bir tezahürüdür ve sadece mülteciler/ sığınmacılar ile sınırlı değildir. Çok daha geniş kesimleri kapsayan ve etkileyen katman katman bir meseledir. İnsan haklarını ve onun dayandığı ilke ve değerleri eylem ufkundan çıkaran, epeydir kamu düzenini şiddet ve baskı ile sağlamayı seçmiş olan bir devlet, toplumsal ilişkilerde de şiddetin ‘düzenleyici’ rol oynamasına da onay vermektedir. Bu ise bir hukuk devletinin esastan ilgası, demokratik bir toplumsallık imkanının yok olması demektir.”


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, onur yürüyüşü, dava
2024