12/05/2025 | Yazar: Kaos GL

“Bu ülkede sokakların, kürsülerin, meydanların, evlerin, işyerlerinin, akademinin tarihini yazan kadınlar ve LGBTİ+’lar var.”

TİP LGBTİ+ ve TİP’li Kadınlar’dan Aile Bakanlığı’nın toplumsal cinsiyet ve LGBTİ+ karşıtı talimatına dair açıklama Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı genel müdürlüklere ve 81 ilin müdürlüğüne “Toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı hk." konulu bir yazı göndererek LGBTİ+’ları hedef aldı.

Müdürlük, gönderdiği yazıda; ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarla birlikte bakanlık birimlerinin yürüteceği çalışmalarda “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC (sexual orientations/cinsel yönelim, gender identities, gender expressions and sex characteristics)”, “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramlara karşı ortak bir tutum takınılması gerektiğini savundu.

KaosGL.org’un gündeme getirdiği talimata TİP LGBTİ+ ve TİP’li Kadınlar da tepki gösterdi.

Sosyal medya paylaşımları üzerinden yaptıkları açıklamada “Kimin nasıl yaşayacağına, neyi nasıl konuşacağına, neyin var olup olmayacağına dair karar verme yetkisini kendinde gören bu anlayış; en çok da kadınların ve LGBTİ+’ların yıllardır büyüttüğü hak ve varoluş mücadelesinden korkmaktadır” dedi.  

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Saray rejimi tüm toplumun aklını ve iradesini hedef alan politikalarına bir yenisini daha ekledi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2 Mayıs 2025 tarihli genelgesi, ne bir hukuka, ne bir yasaya, ne de bu toprakların hakikatine dayanmaktadır. Bu belge, yürütmenin kendisini yasa koyucu yerine koyduğu, halkın iradesini yok sayan keyfi ve baskıcı yönetim anlayışının açık bir ilanıdır.

Genelge, “söz konusu kavramlar ve uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir” diyerek sivil toplum kuruluşlarına Toplumsal Cinsiyet, LGBT kavramları ile cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dedirtmeme gayretindedir. Bu genelgeyle hedef alınan kadınlar ve LGBTİ+’ların mücadelesiyle kazanılmış tüm haklar, sokakta ve yaşamda kurulan eşitlik iddiasıdır. Kimin nasıl yaşayacağına, neyi nasıl konuşacağına, neyin var olup olamayacağına dair karar verme yetkisini kendinde gören bu anlayış; en çok da kadınların ve LGBTİ+’ların yıllardır büyüttüğü hak ve varoluş mücadelesinden korkmaktadır.

Kadınları ev içine, LGBTİ+’ları görünmezliğe mahkum etmek isteyen bu düzen, her geçen gün daha pervasız bir şekilde yaşamlarımızı hedef alıyor. Bu saldırganlık, sadece kelimelere değil; varoluşlara, bedenlere, yaşam hakkına yöneliyor.

Sözde “aile yılı” altında yeniden üretilen bu karanlık tahayyül; yoksulluğu görmezden gelen, şiddeti sıradanlaştıran, emeği yok sayan bir düzendir. Kadını haneye, LGBTİ+’ları kamusal hayattan dışlamaya, itaat eden yurttaşı devlete mahkum etmek isteyen bu zihniyet, bugün bir genelgeyle konuşulanı, yarın bir baskı politikasıyla yaşamın kendisini susturmak istemektedir.

Anayasa bilmez ve tanımaz olduğunu bir kez daha genelgenin ilk cümlesinde açıkça veren, atıfta bulunduğu madde 41’in devamı olan “eşler arasında eşitliğe dayanır” kısmını kasten metne katmayan Bakanlık, Türkiye’ye içkin dahi olmayan ve Küresel Batı’nın sağ partilerinden ithal ettiği ve devşirdiği suni gündemleri halkımıza dayatma çabasındadır.

Ama nafile. Bu ülkede sokakların, kürsülerin, meydanların, evlerin, işyerlerinin, akademinin tarihini yazan kadınlar ve LGBTİ+’lar var. İstedikleri gerici, erkek egemen ve kadın düşmanı toplumu hukuksuz, yalnızca yürütmenin keyfine bağlı yasaklarla da kuramayacaklar.

Bu düzenin yasakları varsa, bizim de bu yasaklar karşısında mücadelemiz var. İstedikleri gerici, erkek egemen ve kadın düşmanı toplumu hukuksuz, yalnızca yürütmenin keyfine bağlı yasaklarla da kuramayacaklar. Onlar görmezden geldikçe biz daha yüksek sesle konuşacağız. Çünkü bu ülkede yaşamı, emeği, umudu var eden biziz. Saray Rejimi’ne karşı eşitliğin, özgürlüğün sesini büyüteceğiz.”


Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, siyaset
İstihdam