20/01/2014 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL Derneği’nin Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Programı ile birlikte yürüttüğü Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi öğrencilerinden Aydan Çilingir, Kadın Sivil Toplum Kurumlarını Güçlendirme Projesi Koordinatörü Zeliha Ünaldı ile söyleşti.

Toplumsal Cinsiyet Kavramı Değişiyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kaos GL Derneği’nin Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Programı ile birlikte yürüttüğü Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi öğrencilerinden Aydan Çilingir, Kadın Sivil Toplum Kurumlarını Güçlendirme Projesi Koordinatörü Zeliha Ünaldı ile söyleşti.
Toplumsal cinsiyet nedir ve nasıl yaratılmıştır?
Toplumsal cinsiyeti yaratmanın bir milyon yolu var. Ben bazen eğitimlerimde şu soruyu sorarım ne zaman kadın yada ne zaman erkek olduğunuzu fark ettiniz? Bu soruyu sormadan önce mini etek giyerek yada bekaretin bozulması gibi konuların dışında bırakılması gerektiğini belirterek kafa olarak ne zaman kadınlık ve erkekliği fark ettiklerini sorarım. Çok farklı cevaplar gelir. Mesela ben kendi hayatımda erkek kardeşimden ve dedemden farklı bir şey olduğumu ilk dedemin karşısında minicik bir kız çocuğu iken ayak ayak üstüne attığımda fark etmiştim. Bana kız çocukları onu yapmaz demişti. Yada on bir yaşına geldiğimde camiye bakan ağacın dalında memelerimin çıkmasına rağmen oturuyor olmam nedeni ile dalı kesişi. Ajanslardan bir erkek arkadaşım da ilk erkek oluşunu on bir yaşındayken babaannesinin eline sigara vererek erkek adam sigara içer demesiyle anlamış olmasıdır. Kimsenin kendisinin görüntüsüyle, çok kitap okumasıyla, okula gitmesiyle erkek olarak görmediğini, konu komşuya gittiğinde kendisini erkek olarak göstermesi için eline sigara verildiğini söylemiştir. Bunlar toplumsal olarak bana cinsiyetimin yüklediği şeylerin farkına varma sürecimdir. Toplumsal cinsiyetin oluşmasında mekanizmalar her yerde, yediğimizde, içtiğimizde hatta uykumuzda mevcuttur. Ama toplumsal cinsiyetin tüm eşitsizliklerine rağmen ben bu kavrama sarılıyorum. Sebebi de değişmesi. Bundan kırk yıl önce dedemin söylediğini şu an kentteki çoğu dedenin söylediğini düşünmüyorum. Toplumsal cinsiyetin bence en önemli özelliği bir takım mekanizmalardır. Bunlar en başta aile, okul, oyuncak sektörü, kapitalist pazar ekonomisi bunların hepsi toplumsal cinsiyeti oluşturan ve körükleyen şeylerdir. Çünkü daha kadınsı olun ve daha kadın olmak için bunları yiyin, bunları giyin, bunları okuyun daha erkek olmak için bunları yapın bu markayla tıraş olun gibi mesajlar verilmektedir bunların hepsi de toplumsal cinsiyeti oluşturan şeyler. Ama bunun en güzel tarafı değişiyor olması.
 
LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel ve trans) bireylere toplumumuzdaki bakış açısı ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Kadın hareketinin uluslararası boyutuna filan baktığımızda 1960’larda yok sayma hali vardır. Her şey hane içindedir. Kadın görünmezdir, erkek de görünmezdir ama her şey erkeğin başının altından çıktığı için görünür. Ben bizim toplumumuzda şu anki durumda LGBT bireyleri bir görmezden gelme durumunun olduğunu düşünmekteyim. Ancak artık görünmezlik sıfatı değil çünkü artık görünüyorlar, çünkü artık örgütlüler, çünkü artık dilimize bile yerleşti. Artık imza koyduğumuz uluslar arası sözleşmeler var ve artık görmezden gelmeyi kamuda hizmet sunarken de bırakmak durumundayız burada da büyük ölçüde bu alanda çalışan bizlere, eşcinsel heteroseksüel aktivistlere, kalkınma alanında çalışanlara, sosyal hizmet alanında çalışanlara çok önemli görevler düşmektedir. Ben şu anda LGBT bireyler için ne yapacağını bilmeyen bizlerin görmezden gelme aşamasında olduğumuzu düşünmekteyim.
 
Bir feminist olarak transgandere ve transseksüle karşı bakış açınız nedir? Ne tür yeni bakış açıları geliştirebiliriz?
Ben eşitlikçi bir feministim. Eşitlikten yanayım, eşitlikten yana olduğunuzu söylediğiniz andan itibaren tüm eşitsizliklerle (cinsiyet, engellilik, etnisite vb..) aynı oranda karşı durmanız gerektiğini düşünmekteyim. Bir feminist olarak kadın hakları için ne kadar bir şeylere karşı duruyorsam, farklı cinsel eğilimi olan bireyler içinde aynı derecede karşı durmam gerektiğini düşünüyorum ve karşı duruyorum. Görünmez olmaktan, görünmez olmaya gelme aşamasına gelmenin çok büyük bir aşama olduğunu düşünüyorum ve bunda feministlerin de katkısının olduğunu düşünüyorum. Ama feministlerinde biraz daha o görmezden gelme durumundan kurtularak durumun dilimize yansıtılması gerektiğini düşünüyorum. Ben bizim gibi kadınlara gezici vaiz diyorum çünkü biz bir şekilde politika yapıcılarla, sahada çalışanlarla, üniversitelerle bir araya geliyoruz biz ne kadar bu konuyu dilimizde taşırsak o kadar etkili olacağını düşünüyorum. Ben kendi adıma bunu yapmaya çalışıyorum, bu görüşmeyi kabul etmemin sebeplerinden biri o çünkü benim için cinsiyet eşitliği denen şey paket halinde geliyor ve LGBT bireyleri kesinlikle dışlamıyor.
 
Toplumsal cinsiyet ve feminist teorileri kullanarak toplumsal değişim yaratabilir miyiz?
Tabi ancak teorileri yalnızca teoride kullanarak değil, onların pratiklerde aslında ne olduğunu göstermemiz gerekiyor. Toplumsal değişim dediğimiz şey çok sancılıdır ve bazen de ev işi gibi olmadığında fark ettiğimiz bir durumdur. Ama ben her zaman öğrencilerime genç çalışma arkadaşlarıma geriye dönüp bir de başka bir gözle nelerin değiştiğine bakın değişmediğine değil bir sürü şey değişiyor, bu değişen şeyleri göz ardı etmemek gerekiyor, bu değişimlerde toplumsal cinsiyet dediğimiz teorilerin etkisi çok büyük ama bana sorarsanız bu teoriler ne zaman üniversiteden çıkıp pratikte yürümeye başlarsa o kadar daha etkili olacaktır.
 
Sizce gelecekte toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel eşitlik mücadelesinde nelerle yüz yüze geleceğiz?
Gelecek geldi diye düşünüyorum. Bu gezi süreci bence LGBT bireylerin görünür ve meşru olmasını sağladı. Kamu görevlileri ve politikacılar, meşruluk zeminini bizde özellikle muhafazakar kesim uluslar arası sözleşmelerle sağlamaya çalışarak meşruluk zeminini orada ararlar çünkü biz toplum olarak ‘farklı’ yızdır, bizim kendi öz değerlerimiz vardır, başkalarının yokmuş gibi. O yüzden bu dönem bence birazcık sancılı bir dönem olacak çünkü LGBT bireyler görünür olmanın bedelini biraz da ödemeye başlayacaklar gibi geliyor bana. Bu yüzden meşruluk zeminini oluşturmak için bizlere de çok görev düşüyor. Bu dönemde canımızı acıtacak sözler duyacağımızı düşünüyorum bunun bir hastalık olduğu ve tedavi edilmesi gerektiği gibi sözlerin geçmişte söylendiği gibi bu dönemde de söylenebileceğini düşünüyorum. Ama sonunun da diğer mücadeleler gibi aydınlık olduğunu düşünüyorum.
 
Toplumsal cinsiyetin kalkınma politikaları üzerindeki etkisi nedir?
Toplumsal cinsiyet aslında bir yanda değişip dönüşen bir olgudur ve biz toplumsal cinsiyetteki rollerle yaşıyoruz. Çocuk bakımı, hasta bakımı, yaşlı bakımı gibi roller kadın cinsine bırakıldığı için yokluklarında sosyal dengesizlikteki aksamalar rollerimiz açısından kadınları daha fazla etkilemektedir. Dolayısıyla da toplumsal cinsiyet bakış açısının kalkınma politikalarının başarısı için önemli olduğunu düşünüyorum. Ben kalkınmayı bireyler için seçme şansı arttırma ve aralarından seçilebilecek olanaklar yaratma olarak tanımlıyorum. Beni çok etkileyen bir örnek vardır. Batman valisi Ahmet Bey Batmanda çalışırken bana Batman’ın ilçesi olan Sason’un bir köyünde on beş yaşındaki bir kızın elli yaşındaki bir erkekle evlendirildiğini ve hayatında hiç o köyden çıkmadığını ilk defa hekim görsün diye Sason’a götürüldüğünü ve hekimin kıza bu yaşta niye evlendiğini sorduğunda dünyanın bu kadar büyük olduğunu bilseydim evlenmezdim diyor. Seçeneklerimin ne olduğunu bilmezsem LGBT birey, engelli, yaşlı, kim olursa olsun eğer arasından seçebileceğim olanakları bilmezsem, onu seçebilecek güce sahip değilsem o toplumun kalkınmışlığını sorgularım. Dolayısıyla da toplumsal cinsiyetin kalkınmanın olmazsa olmazı olarak görüyorum.
 
 

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam