20/02/2017 | Yazar: Kaos GL
Bianet ve Kaos GL ortaklığında Eskişehir’de gerçekleşen atölyede medyada kadın ve LGBTİ görünürlüğü tartışıldı.

Bianet ve Kaos GL ortaklığında Eskişehir’de gerçekleşen atölyede medyada kadın ve LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks) görünürlüğü tartışıldı.
Bianet’in yürüttüğü ve Kaos GL’nin destek verdiği “Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik” atölyesi Eskişehir’de gerçekleşti. Öznur Subaşı’nın moderatörlüğünde başlayan eğitimin ilk konuşmacısı Dr. İdil Engindeniz Şahan oldu. İdil Engindeniz Şahan, gazete ve televizyon taramaların sonuçlarına dair bir sunum yaptı.
Kadın ve LGBTİ’lerin temsili yok denecek kadar az ve sorunlu
Engindeniz, Mayıs 2016 tarihine ait medya taramasında, ulusal ölçekte 11, yerel ölçekte 9 gazete ve 7 televizyon kanalı incelediklerini, 80 nüsha gazeteden 6568 içerik ve televizyon kanallarında da 543 içeriği incelediklerini belirtti. Araştırma sırasında belirledikleri oldukça esnek kriterler ve iyimser yaklaşımlarına rağmen sonuçların iyi olmadığını belirten Engindeniz, kadın ve LGBTİ’lerin medyadaki temsilinin sorunlarına değindi.
İdil Engindeniz, taranan gazetelerde, kadın ve LGBTİ’lerin, “asli unsur, haberin tarafı, tali unsur ve görsel” kategorilerinde incelediklerini ve taranan alanda %26 kadın, %9.8 LGBTİ görünürlüğü olduğunu ifade etti. Engindeniz sunumunda, medya kuruluşlarında çalışan kadın, haberde imzası olan ve yönetici pozisyonunda olan kadın rakamlarını da karşılaştırdı.
Engindeniz, cinayet haberlerinde kadın ve LGBTİ’lerin temsilinin incelenmesi ile çoğu zaman erkek katilin korunduğu, kadın-LGBTİ mağdurun kişilik haklarının ise ihlal edilmesiyle karşılaştıklarını belirtti.
Haberi ve dili sorgulamak gerekiyor
Toplumsal cinsiyet odaklı, hak haberciliği üzerine konuşan Prof. Dr. Sevda Alankuş basında kadın ve LGBTİ’lerin temsil edilmediğini ya da oldukça taraflı bir temsil içinde verildiğini ifade etti.
Mağduriyet üzerinden kadının temsil edilmesinin öğrenilmiş çaresizliği yeniden ürettiğini vurgulayan Alankuş, kadının mağdur değilse fail olarak ya da bedeni-cinselliği üzerinden basında görünür olduğunu hatırlattı.
Alankuş konuşmasında, kadınlar ve LGBTİ’ler için haberciliğin kendisinin hak ihlaline dönüştüğünü bu yüzden gerçek haberciliğin hak odaklı habercilik olduğunu ifade etti. Haberin eril bir tür olduğunu, habercilik kodlarının 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve eril bir ortamda belirlendiğini, gündelik dilin dahi eril olduğunu bu yüzden basında kullanılacak dilin üzerine daha fazla düşünmek gerektiğini vurguladı. Alankuş hem gündelik dilin hem de haber dilinin sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.
Yalnızca hak ihlalleri değil hak kullanımı da haberleştirilmeli
Alankuş, hak haberciliği için, her hak ihlalinin haberleştirilmesi ve o hak ihlallerinin takibinin yapılması gerektiğini hatırlattı. Haberin konusu ne olursa olsun, odağın toplumsal cinsiyet eksenine çekilebileceğini, haberin mevcut kaynaklarının alternatif olana yönelebileceğini belirten Alankuş yalnızca hak ihlallerinin değil hak kullanımlarının da haberleştirilmesi gerektiğini ekledi.
Kadının ve LGBTİ’lerin basında çoğu zaman ötekileştirilerek temsil edildiğini, kimi zamansa bir diğer ötekinin kadınlaştırılarak verildiğini hatırlatan Alankuş, “kadına bakış açısı değişmezse öteki olana bakış açısı da değişmeyecek” derken haberin odağında her zaman ötekinin yer alması ve öteki için haber yazılması gerektiğini ifade etti.
Polis bülteninin doğrudan aktarılması habercilik değildir
Atölye, Kaos GL’den Ali Erol’un LGBTİ odaklı habercilik hakkında verdiği ipuçlarıyla devam etti. LGBTİ’lerin medya deneyimlerinin “insan haklarıyla insandır” mottosunun sorgulanmasıyla başladığını, yeterince erkek kabul edilmeyen, erkek olmayan, cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği “farklı” olan insanların haklarından yararlanamadığını, medyanın da iktidarın dışında kalanları görmezden geldiğini ifade eden Erol, LGBTİ’lerin medyadaki temsilinin bu nedenle daha önemli olduğunu belirtti.
Ali Erol, haber yazarken ya da haberin eleştirel okumasını yaparken, ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık, eşit cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin vurgulanmamasının hak ihlali oluşturacağını ifade etti.
Sunumuna medya analizi örnekleriyle devam eden Erol, haberlerde cinsel yönelimden ısrarla “tercih” olarak bahsedildiğini, trans bireylerin genellikle “…takma isimli travesti” kalıbıyla haberleştirildiğini, LGBTİ hareketinin benimsediği gey kelimesinin yerine “gay” kelimesinin kullanıldığını ekledi.
Erol ayrıca, LGBTİ’lere yönelik nefret saldırısı haberlerinin sıklıkla “dayak yedi” benzeri küçümseyici ifadelerle servis edildiğini ayrıca eşcinsel ve transların bir habere konu olmaları durumunda karikatürize edildikleri ve ucubeleştirildiklerini hatırlattı.
LGBTİ ve kadınlarla ilgili adli haberlerde polis bülteninin doğrudan aktarılmasının habercilik olmadığını belirten Ali Erol, bu tarz haberlerin polisin tarafından baktığını, mağduru gözetmediğini, bu tarz haberlerin polis muhabirliği olduğunu ifade etti. Erol, polis muhabirliği ile polis muhbirliği arasındaki ince çizgide haberci sıfatıyla yer alınamayacağının altını çizdi.
Asıl sorun yerleşik zihniyet
Bianet’ten Haluk Kalafat ise medyada kadın temsilinin az olmasını, haber merkezinde ve yönetimde kadınların var olmaması ile ilişkilendirdi. Ancak daha önemli olanının medyaya da yerleşmiş olan zihniyet olduğunu ifade etti. Bianet’in çalışanlarının çoğunun kadın olduğunu ve tüm haberlerde toplumsal cinsiyet odaklı bakmaya çalıştıklarını vurguladı. Haber metninde, videoda, fotoğrafta var olan eril düzeni tersine çevirerek toplumsal cinsiyet odaklı baktıklarını beyan etti.
Mağdur, fail, ucube… Kadının ve LGBTİ’nin medyadaki temsili tartışıldı
“Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik” sunumlarının ardından etkinlik, haber yazımı ve röportaj tekniklerini içeren atölyelerle devam etti.
IPS İletişim Vakfı ve Kaos GL'nin destekleyerek yer aldığı “Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik” beşinci buluşmasını Eskişehir’de gerçekleştirdi. Atölye daha önce İstanbul, Bursa, Mersin ve İzmir’de yapılmıştı.
Etiketler: medya