04/05/2014 | Yazar: Kaos GL

Trans cinayetlerinin tartışmasız bir şekilde politik olduğunu kabul etmek ve ettirmek gerekmektedir. Tıpkı kadın cinayetleri ve homofobik tüm nefret cinayetleri gibi.

Trans cinayetlerinin tartışmasız bir şekilde politik olduğunu kabul etmek ve ettirmek gerekmektedir. Tıpkı kadın cinayetleri ve homofobik tüm nefret cinayetleri gibi.
 
Ezilenlerin Hukuk Bürosu’ndan Avukat Sezin Uçar Atılım gazetesine, Daracık Sokak’ta öldürülen Çağla Joker’i ve trans cinayetlerini yazdı:
 
Geçtiğimiz hafta transfobik bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Çağla ile birlikte son altı yılda nefret cinayeti sonucu katledilen trans kadın sayısı 36′ya yükseldi. Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden Demet Yanardağ’ın, “Tanıdığım transeksüellerin hiçbiri eceliyle ölmedi” cümlesi de, en az katledilen trans kadınların sayısı kadar çarpıcıydı.
 
Trans cinayetlerinin tartışmasız bir şekilde politik olduğunu kabul etmek ve ettirmek gerekmektedir. Tıpkı kadın cinayetleri ve homofobik tüm nefret cinayetleri gibi. Nasıl ki kadın cinayetleri; toplumsal cinsiyet ayrımına dayanan ataerkil toplumsal sistemin yeniden üretim araçlarından biri olduğu için politikse; trans cinayetleri de aynı nedenden -transfobi de toplumsal yeniden üretimin önemli bir yöntemi olduğundan- ötürü politiktir. Her türlü güç, egemenlik, ezme ve ezilme ilişkisi politik olduğundan, trans cinayetlerinin politik olduğunu görmemek ve bunun gerektirdiği bir tutumu benimsememek ise heteronormatif sistem ile mücadele etmemek anlamına gelir.
 
Heteroseksizm de bir ezme biçimidir ve kamusal alanda tanımlanır. Tıpkı, erkek egemen değer yargılarından beslenen kadına yönelik şiddetin kamusal alanda tanımlandığı gibi. Devlet; yıllardır genel olarak kadına yönelik şiddeti, özel olarak da kadın cinayetlerini hep özel alanda tanımlamak istedi. Her kadın cinayeti ile yeniden sorgulanan toplumsal değer yargılarının itibarı için, kadını değersizleştirdi. Nesnel gerçekliği çarpıtarak, sorunu tek tek kişilere ve duruma indirgedi. Kamusal olanı şahsileştirmeye çalıştı. Bunu yaparken de katillerin cinayet nedenlerini referans gösterdi. Ebru Bilik’i öldüren eşinin erkek kardeşi, Ebru’yu “Kendisine sarkıntılık ettiği, başını açıp gezmeye gittiği için” öldürmüştü. Bir başkası kendisinden boşanmak istediği için kurşunlamıştı eşini, bir diğeri yemeği vaktinde hazır etmediği için. Çağla’nın katili ise “beraber olmak için gittiği kişilerin kadın değil erkek çıkması” üzerine işlemiş cinayeti. Nedenler ne kadar da ‘özel’ değil mi?
 
Hal böyle iken; bugün trans kadınlara yönelik bu politik katliamların, hak ettiği ölçüde bir tepkiyle karşılandığından bahsedemiyoruz maalesef. Bu tabloda sorunun bilinçli bir şekilde kavranmamış olmasının ne kadar payı varsa, “politikalara” sirayet eden homofobik ve transfobik yaklaşımların, öğretilmiş “genel ahlak kurallarının” payı da azımsanamaz.
 
Kadın cinayetlerinde gösterilen toplumsal tepki; sokaklara, mahkeme salonlarına nasıl yansıyorsa; trans kadın cinayetlerine karşı da aynı toplumsal duyarlılık geliştirilmelidir. Nasıl ki aile meclisi kararıyla öldürülen kadınların cenazesine sahip çıkmak hem bir sorumluluk hem de bir onursa; polisin “dokunmadığı” ve ambulans görevlilerine de “dokundurtmadığı” Çağla’nın cenazesini sahiplenmek aynı sorumluluk ve onurun bir parçasıdır.
 
Var olan toplumsal cinsiyet kalıplarını, erkek egemen kültür tarafından belirlenen kadınlık ve erkeklik kimliklerini sorgulayarak bu yargılara karşı ideolojik mücadeleyi yükseltmek, meselenin önemli bir parçası. Bir diğer önemli yanı da heteroseksüellik dışında cinsel yönelimin, kadınlık ve erkeklik dışındaki cinsiyet kimliklerinin ya da cinsiyet kimliğine sahip olmama halinin meşruluğunu savunmaktır.
 
Nefret ve nefret cinayetlerini var eden, sokakta yürüyen trans kadınlara kabahatler kanununa göre ceza kesen, güvenli çalışma ve yaşama hakkı tanımayan, katillere haksız tahrik indirimi uygulayan devlet politikasının emekçiler nezdinde teşhirini yapmak da oldukça önemlidir.
 
Trans cinayetlerinin önlenebilmesi bakımından, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramları ile birlikte bir nefret cinayeti mevzuatı hazırlanması, LGBTİ bireylerin istihdamı ile ilgili politikalar üretilmesi talepleri başta olmak üzere, LGBTİ örgütlerinin tüm talepleri sahiplenilmeli ve bu eksende çalışmalar daha sistemli bir şekilde yürütülmelidir. 

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam