18/07/2023 | Yazar: Gözde Demirbilek

Çalışmaktan utanmıyorum, translar Türkiye’de kolay kolay iş bulamıyorlar. Ben üniversite mezunu trans bir müzisyenim; utanması gereken kişinin ben olduğunu asla düşünmüyorum.

“Trans kimliğim gibi müzisyen kimliğim de doğuştan”  Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Trans kadın olarak açıldıktan sonra yakın aile üyeleri tarafından tehdit edildiği için şu an bir dağ evinde, kurduğu hayatından ve sosyal yaşantısından uzakta yaşayan müzisyen arkadaşım Eren ile tanıştırmak istiyorum bugün sizi.

Özgürlüklerimize sahip çıkmamızın önemini konuştuğumuz mini röportajımızı aşağıda okuyabilirsiniz.

Merhaba Eren, seni tanıyabilir miyiz?

Ben 1997’de İzmir’de Dersimli bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldim. Trans kimliğimin kendimi bildim bileli farkındaydım ve bu benim için sorun değildi çünkü kendini seven şarkı söylemeyi seven bir çocuktum fakat ne zaman ki büyüdüm adeta bir savaş meydanında buldum kendimi.

Ne kadar süredir müzikle ilgileniyorsun?

Müziğin benim varoluşumla birlikte, yani 1997’de İzmir de doğduğum andan itibaren üzerimde benimle birlikte gelmiş olduğuna inanıyorum sonradan oluşmadı ya da sonradan hayatıma dahil olmadı. Aynı trans kimliğim gibi müzisyen kimliğim de doğuştandı sadece bu her iki kimlik zamanla kendini gösterdi önce bana daha sonra insanlara.

Müziği mesleğin edindiğinde ne gibi sorunlarla karşılaştın?

Ben müziğe profesyonel olarak başladığımda henüz reşit değildim. Konserlerle ve dahil olacağım programlarla babam ilgilenirdi daha sonra üniversite ile birlikte İstanbul’a yerleştim çok dilli etnik müzik yaptığım için birçok kültür festivalinde yer bulabildim fakat ağırlıklı olarak Zazaca ve Kürtçe şarkılar seslendirdiğim için ilk saldırıyı buradan yedim sanırım.

İzmir Buca Belediyesinin düzenlediği Uğur Mumcu için anma etkinliğinde bir şarkı okumuştum o ana kadar konserim güzel ilerliyordu arkasından katledilen Hrant Dink için bir Ermeni halk türküsü okudum birkaç dinleyici sahneye su şişelerini fırlatarak salonu terk ettiler. Bir başka ırkçı saldırı Buca Cemevinde düzenlenen 2 Temmuz Madımak Katliamı anmasında yapıldı. Madımak Otelinde yakılarak katledilen aydınlarımız için bir Kürtçe ağıt okudum program sonrasında dinleyicilerden biri asker olduğunu iddia ederek “Bizim dilimiz Türkçe, benim arkadaşlarım şehit oldu” diyerek üzerime yürüdü ve insanlar beni linç edilmekten son anda kurtardılar.

Bu ve buna benzer birçok problemlerle henüz üniversite öğrencisiyken karşı karşıya kaldım. Aklımda kalan ve beni çok korkutan olaylardan biri de Nazilli’de yaşandı. Halkların Demokratik Partisi milletvekili adayı Ferhat Tunç’un adaylık açıklaması kapsamında bir program düzenlendi. Ben de genç bir müzisyen olarak davet edildim sahnede birkaç türkü okuduktan sonra henüz sahnedeki işim bitmeden polisler sahneden hemen inmemi istediler. Okuduğum türküler hiçbir siyasi anlam taşımıyordu, sadece Kürtçe söylediğim için hemen ifademi almak istediler. Bunun için önce programımı bitirmem gerektiğini söyledim, kabul ettiler, o sırada arkadaşlarımdan yardım istedim ve o sayede sahne arkasından Nazilli sokaklarına kaçabildim. O kaçış çok tehlikeliydi, beni yakalayıp hukuksuz bir şekilde iftira ile günlerce mahkemeye çıkarmadan içeride tutabilirlerdi. Ben oraya resmî bir partinin izinleri alınmış olan bir programıma katıldım, bu herhangi bir terör eylemi değildi. İdeolojime yakın olan farklı partilerin de kamplarına ve programlarına müzisyen olarak katkı sunmuşluğum vardır.

Bu yıllarda cinsiyet kimliğimi henüz açıklamamıştım sadece feminen görüntümden dolayı zaman zaman psikolojik baskılara maruz kalabiliyordum fakat ne zaman ki trans kimliğimle açıldım ve görüntüm değişti işte o zaman başka başka sorunlarla karşı karşıya kaldım. Yakın aile üyelerimden açık açık ölüm tehditleri aldım misal. Önceden planlanan iki programımın afiş fotoğrafları görüldükten sonra programım gerekçe gösterilmeden iptal edildi. Çünkü beni eski halimle tanımışlardı ve fotoğraflarda bir kadınla karşılaştılar. Anlayacağınız ben bu ülkede etnik kimliğim ve cinsiyet kimliğimden dolayı bir türlü sanatımı yapamadım, son zamanlarda bu ölüm tehditlerinden ve ekonomik sebeplerden dolayı bir dağ evinde yaşıyorum ve maddi manevi olarak çok zorlanıyorum.

Translar Türkiye’de kolay kolay iş bulamıyorlar, bir müzisyen olarak mesleki ego yapmadan bir restoranda bulaşık dahi yıkayabilirim, bir giyim mağazasında satış danışmanlığı yapabilirim. Bu gibi girişimlerim oldu, çalışmaktan utanmıyorum ben üniversite mezunu bir müzisyenim; utanması gereken kişinin ben olduğunu asla düşünmüyorum.

Psikolojik ve hukuki destek için başvurduğun yerler oldu mu?

Tüm bu yaşananlar elbette psikolojim üzerinde büyük çöküntülere sebep oldu sadece ben değil ailem de bu olaylardan çok etkilendi ve birlikte İzmir’de bir psikoloğun kliniğine gittik ama oraya da ekonomik sebeplerden dolayı devam edemedik. LGBTİ+ dernekleri ile iletişime geçtiğim zaman oralardan ücretsiz olarak hukuki ve psikolojik yardım alabileceğimi öğrendim, bu beni gerçekten çok mutlu etti başvurularımı yaptım en kısa zamanda benimle iletişime geçeceklerini söylediler.

Senden daha genç ve kendini müzikle ifade eden lubunyalara ne önerirsin?

Bir tavsiye veya öneride bulunabilmem için önce kendi yaşadığım sorunları çözmüş tüm bunların üstesinden gelmiş ekonomik refaha ulaşmış ve sanatımı daha iyi şartlarda sunabilmiş olmam gerekir. Bu söylediklerim benim başarmış, tüm bu toplum ve aile baskılarını aşmış, röportajın başında da belirttiğim bu savaş meydanından zafer ile ayrılmış olduğum anlamına gelir. Fakat ben henüz mücadelemi tamamlamış değilim. Yine de bir cümle ile onlara seslenecek olursam o da şu olur: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır hak ve özgürlükleriniz için direnin lubunyalar!


Etiketler: insan hakları, kültür sanat, çalışma hayatı, aile
İstihdam