17/10/2019 | Yazar: Aslı Alpar
“Aynanın Önünde Cımbızın Ucunda” trans kadınların kuaför deneyimlerine odaklanıyor. Hülya Türker soruyor, Demhat yanıtlıyor.
Eser: Sivan Karim
Ankara’da “cinsiyetsiz” bir anlayışla hizmet veren Çiçekkızı
Güzellik Salonu’na dair yayımladığımız röportaj, sosyal medyada transfobik
tartışmalara yol açmıştı.
Bahsini ettiğim tartışmalar, bir güzellik salonunun trans geçiş
sürecini tamamlamamış trans kişilere hizmet vermek zorunda olmadığı iddiasıyla
başlayıp, ayrımcı uygulamaların normalleştirilmesinin ardından ne yazık ki
tecavüz komiğinin üretildiği bir noktaya evrilmişti.
Bu tartışmalar Funda Şenol Cantek’in derlediği “Aynanın
Önünde Cımbızın Ucunda” isimli kitapta yer alan bir bölümü aklıma düşürdü.
Kitapta bahsini ettiğim bölüm trans kadınların kuaför deneyimlerine odaklanan
Hülya Türker’in görüşmelerinden biri.
Geçirdiği beyin anevrizması sonucu Temmuz ayında
yitirdiğimiz araştırmacı Hülya Türker’in o dönem Ankara’da yaşayan Demhat ile
yaptığı görüşmeden bazı aktarımlar bu tartışmaya dair transların sözünü içinde
barındırıyor.
Okuduğunuz yazı, bu kitaptan bahsetmek, Hülya’yı anmak ve
meseleye dair özneye ait bir sözü yeniden gündeme getirmek için yazıldı.
Sözü Hülya ve Demhat’a bırakıyorum.
Sosyalleşme aracı olarak kuaförler
“Peki, sence bir sosyalleşme mekânına dönüşüyor mu kuaför
salonu” diye soruyor Hülya, Demhat da “Bazı insanlarla sadece kuaför üzerinden
sosyalleşebiliyorsun. Çünkü tek çıktığı alan ve sosyalleşmek istediği tek yer
orası olabiliyor” diyor.
Transfobi nedeniyle kamusal alanda bulunmaktan kaygı duyan
transların kuaförlerde bir araya gelip sosyalleştiğine dikkat çekiyor Demhat. Röportajda
kuaförlerin toplumsal cinsiyet normlarını en çok üreten yerlerden biri olduğunu
da hatırlatıyor.
Hülya’nın bir diğer sorusu transların gittiği kuaförlerin
ücretlerinin na-trans kadınların gittiği yerlere göre daha farklı olup
olmadığına dair. Demhat “Tabi tabi, çok daha pahalı oluyor” diye yanıtlıyor.
Daha pahalı olduğu halde neden bu kuaförleri tercih ettiğini
soran Hülya’ya Demhat şöyle yanıt veriyor: “Başka yerlere gidip transfobiye
maruz kalmaktansa biraz daha fazla ödeyip maruz kalmamak daha iyi gelebiliyor.”
Kuaförünü nasıl seçtiği sorusuna Demhat, “samimiyetine göre”
diyor ve seçiminde önemli olan noktayı ekliyor “her alanda maruz kaldığın
şiddete bari para verdiğin alanlarda maruz kalmamak.”
Demhat ve Hülya’nın bu röportajı bana bugün transfobik
olmayan, herkese eşit hizmet veren güzellik salonu, kuaför, restoran vb
mekânların önemini hatırlatıyor. Kimse cinsiyet kimliğinden dolayı hizmet
alımında ayrımcılıkla karşılaşmamalı, ayrımcılık normalleştirilmemeli. Dilerim
bu röportaj ayrımcı uygulamaları savunan sosyal medya kullanıcılarını da
düşündürür ve dönüştürür.
Etiketler: kültür sanat