23/08/2024 | Yazar: Kaos GL
“Cinsiyeti ve/veya cinsiyet kimliği stereotipik kalıp yargılarına uymayan kişiler hakkında varsayımda bulunmak ayrımcılıktır ve kabul edilemez”
Çalışma Grubu, yayınlanan bilgi notunda kadınlar kategorisinde uzun yıllardır uluslararası boks müsabakalarında ve son olarak Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda yarışan iki kadın sporcu hakkında yanıltıcı bilgilerin, cinsiyet çeşitliliğine yönelik hor gören, ayrımcı ve nefret söylemi içeren ifadelerin paylaşılması karşısında derin üzüntü duyduklarını ifade etti.
Cezayirli Boksör Imane Khelif’i hedef alan ayrımcı söylemleri kınayan Çalışma Grubu, şu ifadeleri kullandı:
“2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda boks kategorisinde altın madalya kazanan Cezayirli Imane Khelif, yıllardır uluslararası seviyede yarışmakta olan bir boksördür ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) de belirttiği üzere, aktif olarak maruz kaldığı ayrımcılık ve nefret söylemleri “gaddarca ve keyfidir”. Imane Khelif’in başarısını kutluyor, maruz kaldığı ayrımcılığı kınıyor ve Cezayirli kız çocukları ve kadınları spora teşvik etmek için olan mücadelesini destekliyoruz.
Khelif’in cinsiyet kimliği üzerinden yürütülen ayrımcı tartışmalar karşısında onun cinsiyet kimliğine ilişkin çeşitli açıklamalar yayımlanmıştır. Bunun üzerine IOC sözcüsü, “Kadınlar kategorisinde yarışan herkes yarışma uygunluk kurallarına uyuyor” açıklamasını yapmıştır.
IOC’nin altını çizdiği gibi, “Her insanın ayrımcılığa uğramadan spor yapma hakkı vardır.” Bu hakkın, doğumda atanmış tüm cinsiyetler, tüm cinsiyet kimlikleri için temel bir insan hakkı olduğunu düşünüyor ve kamuoyunu bilgilendirmek için 21. yüzyıl tıbbının cinsiyete ve cinsiyet kimliklerine değgin sahip olduğu bilgiyi paylaşmak istiyoruz.”
Cinsiyete ve Cinsiyet Kimliğine Değgin Bilgi Notu
Cinsiyete ve Cinsiyet Kimliğine Değgin Bilgi Notu başlığı ile yayınlanan metin şöyle:
“Cinsiyeti (sex) sadece 46, XX veya 46, XY kromozomlarına, doğumda sahip olunan iç ve dış üreme organlarının yapısı ile üremeye yönelik işlevselliklerine dayandıran ve dişilik-erillik üzerine kurulu ikili cinsiyet sistemi, günümüzde yerini farklı kromozomların, iç ve dış cinsel organların bir arada geniş bir yelpazesi olan interseksleri kapsayan, bütün farklılıkları içeren geniş bir cinsiyet kavramına bırakmıştır.
Doğduklarında çocuklara atanan cinsiyetler, ikili cinsiyet sistemine göre kodlandığında tüm bu biyolojik çeşitlilik yok sayılmaktadır. “İnterseks”, “cinsiyet özelliklerinde geniş bir yelpazedeki doğuştan gelen bedensel çeşitlilikleri” tanımlamak için kullanılan bir şemsiye terimdir. İnterseks kişiler; üremeyle ilişkili organların yapıları, hormon miktar ve işlevleri, cinsiyetle ilişkili kromozom dağılımı dahil olmak üzere erkek veya dişi bedenlerinin tipik tanımlarına uymayan cinsiyet özellikleriyle doğarlar. Bazen bu farklılıklar doğum sonrasında fark edilebilir, bazen de erişkinlik döneminde çeşitli nedenlerle hekime başvurulduğunda ya da rastlantı sonucu ortaya çıkabilir. İnterseks olduğunu bilmeden yaşayan çok insan vardır. Günümüzde dişilik ve erillik dışında cinsiyet gelişimindeki çeşitliliği, kişiler arasındaki değişkenliği tanıyan, kendi başına hastalık olarak değerlendirmeyen, interseks özneleri ikili cinsiyet sisteminin “kadın” ve “erkek” kutuplarına atamak üzere kişi ve de ailesi gerektiği gibi bilgilendirilmeden, onamları alınmadan uygulanan cinsiyet atama cerrahilerine karşı çıkan çağdaş bir yaklaşım kabul görmüştür.
Cinsiyet kimliği; kişinin cinsiyete dair derinden hissettiği içsel ve bireysel deneyimi, kendini cinsiyet açısından nasıl değerlendirdiği, tanımladığı ya da tanımlamadığıyla ilgilidir. Cinsiyet kimliği, doğumda atanan cinsiyete karşılık gelebilir veya gelmeyebilir. Cinsiyet kimliği bir yelpazede yer alır. Bu, kişinin cinsiyet kimliğinin mutlaka tamamen erkek veya tamamen kadın olan bir kimlikle sınırlı olmadığı anlamına gelir. Bir kişi; cinsiyet kimliği atanan cinsiyetinden farklı olduğunda, genellikle kendisini trans veya ikilik dışı cinsiyet şeklinde tanımlar. Bir kişinin cinsiyet kimliği atanan cinsiyetiyle uyumlu olduğunda ise cisgender olarak tanımlanır.
Cinsiyet ifadesi, kişinin cinsiyetine dair içsel bir deneyim ve anlayış olan cinsiyet kimliğinin aksine, bir bireyin cinsiyetini dışa vurma biçimini ifade eder. Bu cinsiyet ifadeleri genellikle kişinin giyinme, konuşma veya genel olarak sosyal davranma biçiminin şekillenmesiyle gerçekleşir. Bir bireyin cinsiyetini ifade etme biçimi her zaman cinsiyet kimliğinin göstergesi değildir.
Günümüzde tıp, cinsiyet kimliğinin ve cinsiyet ifadesinin gösterdiği bu çeşitliliğin herhangi bir yönünü hastalık olarak kabul etmemektedir. Çağdaş kılavuzlar, hekim adaylarına ve hekimlere kişilerin cinsiyet kimliklerine değgin beyanlarına ve cinsiyet ifadelerine saygılı etik, hak temelli ve kapsayıcı bir tutum ve uygulama için rehberlik etmektedir.
Türk Tabipleri Birliği (TTB); 15-16 Aralık 2018 tarihinde Ankara’da düzenlenen “TTB III. Etik Bildirgeler Çalıştayı’nda geliştirilen, 24 Kasım 2019 tarihinde TTB Olağanüstü 71. Büyük Kongre’sinde kabul edilen “Toplumsal Cinsiyet, Cinsiyet Kimliği, Cinsiyet İfadesi, Cinsel Yönelim Eşitliği ve Sağlık Hizmetleri Bildirgesi” ve 5 Eylül 2023 tarihli “TTB Trans ve İkilikdışı Cinsiyeti Olanların Sağlığı Tutum Belgesi” ile toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapmış, ayrımcı ve dışlayıcı, etik dışı uygulamalar konusunda tutumunu ortaya koymuştur.
"Cinsiyetin nasıl deneyimlendiği, nasıl dışa vurulduğu, yani cinsiyet ifadesi, aynı cinsiyetle kendini tanımlayan kişiler içinde bile geniş bir çeşitlilik sergiler”. Kişilerin dış görünüşleri, kas kütleleri, kiloları gibi özellikleri ile cinsiyet varsayımında bulunmak sadece bir önyargıdır. Doğumda cinsiyeti kadın atanmış kişilerin testosteron seviyeleri, kromozomları, kas kütleleri, kıllanmaları vb. pek çok biyolojik özellikleri toplumsal olarak erkek atanmış cinsiyet karakteristikleri ile örtüşebilir. Cinsiyet gelişimin gösterdiği çeşitlilik içinde kadın erkek ikiliği dışında bedensel özelliklerden birine sahip olmak, başka herhangi bir özelliğe de sahip olmayı kesin şekilde sağlamaz. Yani bir cinsiyet gelişim özelliğinin herhangi bir spor etkinliğinde nasıl bir avantaj veya dezavantaj ile ilişkili olduğu ancak kişisel ayrıntılı değerlendirmelerle anlaşılabilir. Burada da esas olan “cinsiyet tayini” olmamalıdır. Cinsiyeti ve/veya cinsiyet kimliği stereotipik kalıp yargılarına uymayan kişiler hakkında varsayımda bulunmak ayrımcılıktır ve kabul edilemez.”
Etiketler: insan hakları, sağlık, spor, sağlık hakkı