15/05/2025 | Yazar: Kaos GL

Dernek, Aile Bakanlığı’nın toplumsal cinsiyet karşıtı talimatına ilişkin açıklamasında “Toplumsal cinsiyet eşitliği toplumsal bütünlüğün temel ve evrensel bir unsurudur” dedi.

Türk Psikologlar Derneği: “Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve LGBTİ+’ların maruz kaldığı şiddete karşı mücadelede hayati bir ilkedir” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı genel müdürlüklere ve 81 ilin müdürlüğüne “Toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı hk." konulu bir yazı göndererek LGBTİ+’ları hedef aldı.

Müdürlük, gönderdiği yazıda; ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarla birlikte bakanlık birimlerinin yürüteceği çalışmalarda “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC (sexual orientations/cinsel yönelim, gender identities, gender expressions and sex characteristics)”, “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramlara karşı ortak bir tutum takınılması gerektiğini savundu.

KaosGL.org’un gündeme getirdiği talimata Türk Psikologlar Derneği tepki gösterdi. Dernek, “Toplumsal cinsiyet kavramını kamusal alandan silmeye çalışmak, bilimsel bilginin kamusal politika oluşturmaktaki rolünü reddetmek ve özellikle kadınların ve LGBTİ+’ların karşılaştığı yapısal eşitsizlikleri görünmez kılmak anlamına gelir” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Bilimin, hakların ve özgürlüklerin yanında olduğumuzu kamuoyuna beyan ederiz”

“2 Mayıs 2025 tarihinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayımlanan ve “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBTİ+”, “SOGIESC” ve “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramların kamu kurumlarında kullanılmasını yasaklayan genelge ciddi bir hak ihlali niteliğindedir. Bu genelge, yalnızca ifade özgürlüğünü değil, aynı zamanda bilimsel bilgiye erişim hakkı, eğitim hakkı ve özellikle kadınların ve LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık hakkını tehdit ediyor.

Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, İnsan Hakları Eğitimi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gibi belgeler, bireylerin cinsel kimliği, cinsiyet yönelimi ve toplumsal cinsiyet kimliği ayrımı gözetilmeksizin özgürlük ve eşitliğini garanti altına koyar. Toplumsal cinsiyet eşitliği toplumsal bütünlüğün temel ve evrensel bir unsurudur. Nitekim uluslararası sağlık otoriteleri ve örgütleri – Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) gibi – oluşturdukları kurumsal bilgi ağı sayesinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, bireylerin sağlığı, güvenliği ve refahı açısından merkezi bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır.”

“Toplumsal cinsiyet eşitliği, bir ideoloji değil; insan haklarının temelidir”

“Toplumsal cinsiyet kavramını kamusal alandan silmeye çalışmak, bilimsel bilginin kamusal politika oluşturmaktaki rolünü reddetmek ve özellikle kadınların ve LGBTİ+’ların karşılaştığı yapısal eşitsizlikleri görünmez kılmak anlamına gelir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların maruz kaldığı şiddet, ayrımcılık ve dışlanmaya karşı mücadelede hayati bir ilkedir. Bu eşitliği reddeden veya görünmez kılmaya çalışan her türden idari düzenleme, Türkiye’de yıllardır mücadeleyle kazanılmış hakların geri alınmasına neden olur. Aile yapısının güçlendirilmesi amacıyla yapıldığı iddia edilen bu genelge, aslında bireylerin eşitliğini ve özgürlüğünü tehdit etmekte; aileyi, çoğulluktan ve çeşitlilikten uzak, tekil bir anlayışa indirgemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, bir ideoloji değil; insan haklarının, bilimsel bilginin ve evrensel adaletin temelidir.”


Etiketler: insan hakları, kadın, aile, siyaset
İstihdam