10/12/2024 | Yazar: Kaos GL

ILGA Europe, Türkiye’de hormon ilaçlarının dağıtımının kısıtlanmasına ilişkin açıklama yayınladı.

“Türkiye’de sağlık sistemi, translar için son derece erişilemez durumda” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

ILGA Europe, Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu’nun hormon ilaçlarının dağıtımını kısıtlamasına ilişkin açıklama yaptı. ILGA Europe, yaptığı açıklamada 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde aktivistlere yönelik polis şiddetine değindi. Ayrıca 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde gözaltına alınan Azerbaycanlı aktivistlerin “gönüllü geri gönderme”ye zorlandığını da hatırlattı.

ILGA Europe açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“20 Kasım'da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, translar tarafından kullanılan bazı hormonlara erişim için e-reçete zorunluluğu getiren yeni bir düzenlemeyi duyurdu. Söz konusu kısıtlamalar, özellikle trans erkeklerin kullandığı hormonların yanı sıra diyabet tedavisinde kullanılan hormonlara erişimi de düzenliyor. Bu yeni düzenleme kapsamında trans kadınlar tarafından kullanılan iki hormon, aynı zamanda cis kadınlar tarafından doğum kontrolü için kullanılan hormonlarla aynı. Dolayısıyla bu düzenleme sadece transları değil, cis kadınları ve diyabet hastalarını da etkilemektedir.

Yeni düzenleme, transların sağlık hizmetlerine erişiminde var olan yetersizlikleri gözler önüne sermektedir. Yönetmelik, hormonların dağıtım ve kullanım sürecini düzene sokma, tedarik ve tedaviyi kullanıcılar için daha güvenli hale getirme girişimi olarak görülebilirse de Türkiye sağlık sistemi, özellikle translara özgü sağlık hizmetleri açısından, translar için son derece erişilemez durumdadır. Sonuç olarak, bu yeni düzenleme translar için ciddi sonuçlar doğuracaktır.”

“Birçok trans hormonlara erişemeyecek”

Türkiye’deki cinsiyet uyum sürecine ilişkin prosedürlerin zorluğuna dikkat çeken açıklamada ILGA Europe, transların sağlık sistemine erişimde karşılaştığı zorlukları vurguladı:

“Halihazırda Türkiye 'de üniversite araştırma hastaneleri, transları değerlendirip tıbbi rapor veren ve doktorların gerekli hormonları reçete etmek için kullandıkları özel cinsiyet uyum süreçlerine dair heyetlere sahip tek hastanelerdir. Ancak bu hastaneler 81 ilin yalnızca 13'ünde (genellikle büyükşehirlerde) bulunmakta, bu da kırsal kesimde yaşayan transların bu 13 ilden birine seyahat etmek zorunda kalmalarına neden olmaktadır. Yolculuk süresinin genellikle uzun olması ve randevu sayısının azlığı, bu tür seyahatleri daha az ekonomik ve erişilebilir kılmaktadır. Halihazırda büyük şehirlerde yaşayanlar için, yüksek talep nedeniyle randevular nadiren alınabildiğinden sağlık sistemine erişim hala zordur- ilk randevuyu almak birkaç ay sürebilir. Sonraki randevular da benzer bir bekleme süresine sahiptir. Toplamda, hormon reçetelerine erişim için gerekli raporu almak en az altı ay sürmektedir. Zaman ve kaynak yoğun bir süreçtir ve bu süreçte transfobiyle sık sık karşılaşılmaktadır.

Hormonlar, birçok trans için translara özgü sağlık hizmetlerinin önemli bir parçasıdır- sadece fiziksel özellikleri değil, aynı zamanda sıklıkla psikiyatrik sağlık ve refahı da etkiler. Gonadları alınmış translar için hormonlar fiziksel sağlık açısından kritik öneme sahiptir, zira hormon tedavisinin kesilmesi diğer şeylerin yanı sıra osteoporoza da yol açabilir.

Sonuç olarak, bu yeni düzenleme Türkiye'deki transların, özellikle de trans erkeklerin ve yoksulluk içindeki transların sağlık ve ruh sağlığı üzerinde ciddi olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Birçok trans artık bu hormonlara erişemeyecek ve hatta bazıları bunları temin etmek için sağlık riskleri ve fahiş fiyatlarla sonuçlanabilecek düzensiz yollara başvuracaktır.”

“Translara özgü sağlık hizmetlerinin daha yaygın bir şekilde sunulması gerekiyor”

ILGA Europe sözlerine şöyle devam etti:

“Böyle bir reçete düzenlemesinin olumlu etkiler yaratabilmesi için, Türkiye'deki sağlık sisteminin, transların ülkenin her yerindeki hastanelerde sağlık hizmetlerine erişebilmelerini sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Translara özgü sağlık hizmetlerinin daha yaygın bir şekilde sunulması ve anlaşılması gerekmektedir ki böylece mevcut yüksek talep karşılanabilsin ve sağlık çalışanları ayrımcılık yapmadan her hastanın sağlık hakkını güvence altına alabilsin.

Daha geniş anlamda Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 8. Madde kapsamında cinsiyetin yasal olarak tanınmasına ilişkin içtihadını desteklemelidir. Hızlı, şeffaf ve erişilebilir, invaziv ameliyatlar gerektirmeyen ve translara özgü sağlık hizmetlerine geniş erişim sağlayan yeni bir yasal çerçeve getirmelidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün Uluslararası Hastalık Sınıflandırması'nın 11. revizyonu ile uyumlu olmalı ve transları yaşamın her alanında depatolojize etmelidir.”

“Türkiye, uygulamalarını Anayasa ve AİHS ile uyumlu hale getirmeli”

Açıklamada 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde aktivistlere yönelik polis şiddetine de dikkat çekildi. ILGA Europe, Türkiye’ye uygulamalarını Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu hale getirmesi çağrısı yaptı:

“20 Kasım'da polis, Uluslararası Trans Anma Günü'nde Ankara'da transfobik şiddet mağdurlarını anmak için düzenlenen gösteriyi engelledi ve aralarında Ankara Barosu'nun bir üyesinin de bulunduğu dört kişiyi gözaltına aldı.

23 Kasım'da İstanbul'da trans aktivistlerin yeni e-reçete düzenlemesine karşı düzenlediği gösteriye müdahale eden polis 38 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar polise ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde yüzlerce kişi sokağa çıktı ve birçok durumda polis baskısıyla karşılaştı. Özellikle İstanbul'da Valilik, belirtilen tarihte tüm protesto ve gösterileri yasakladı ve polis müdahaleleri 169 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlandı. Geri gönderme merkezlerine götürülen Azerbaycanlı iki LGBTİ+ aktivisti dışında, tutuklananların tamamı serbest bırakılmıştır. Gıda ve ilaçlardan mahrum bırakılmak da dahil olmak üzere maruz kaldıkları ağır koşullar ve kötü muamele nedeniyle Azerbaycan'a “gönüllü olarak geri dönmeye” zorlandılar. Bunlardan biri, ülkelerinde tutuklanma riski altında oldukları için Türkiye'ye göç eden Azerbaycanlı bir LGBTİ+ insan hakları savunucusuydu.”

ILGA Europe açıklamasını şöyle tamamladı:

“Türkiye'de LGBTİ+’lar düzenli olarak keyfi gözaltılara (genellikle aşırı polis gücüyle) maruz kalmakta ve kamusal etkinliklere katıldıkları veya kamusal alanda gökkuşağı bayrakları taşıdıkları için suçlanmaktadır. Kamusal gösteriler sıklıkla “milli güvenlik”, “kamu düzeni”, “suçun önlenmesi”, “genel sağlığın korunması” veya “genel ahlak” bahaneleriyle yasaklanmakta veya ertelenmekte, polis ve valiler aşırı yetkilerle donatılmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri konusunda keyfi yorumlara imkan veren muğlak sınırlamalar içeren bu uygulamalar, Türkiye'nin kendi Anayasasını (Madde 34) ve taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (Madde 11) ihlal etmektedir. Türkiye, uygulamalarını AİHS ve kendi Anayasası ile uyumlu hale getirmeli, protestoların keyfi olarak yasaklanmasına ve katılımcıların gözaltına alınmasına son vermelidir.”


Etiketler: insan hakları, sağlık, dünyadan, sağlık hakkı
2024