25/10/2024 | Yazar: Kaos GL
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümlerinin uygulamasına ilişkin oturumda Türkiye heyeti, “Aile, Türk toplumunda en kutsal birim olarak kabul ediliyor” ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Komitesi, Türkiye'nin Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümlerini nasıl uyguladığına ilişkin ikinci periyodik raporunun görüşmesini 24 Ekim’de tamamladı.
Tania María Abdo Rocholl’un Komite’nin başkanlığını yaptığı oturumda Türkiye heyetine LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığa ilişkin sorular soruldu.
Komite uzmanları, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme’nin Türkiye’de ayrımcılığa karşı tam koruma sağlamadığını söyledi. Komite, Türkiye’nin LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığa karşı etkili koruma sağlamak amacıyla yasal çerçevesini gözden geçirip geçirmeyeceğini sordu. Bununla beraber; Komite, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) kuruluş kanununda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusunu Türkiye heyetine yönlendirdi.
Türkiye heyeti, Komite uzmanlarının sorusuna yanıt olarak LGBTİ+’ların hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadan eğitim ve sağlık hizmetlerine erişebildiğini öne sürdü. Heyet, soruya şu yanıtı verdi:
“Aile, Türk toplumunda en kutsal birim olarak kabul ediliyor. Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kişiler Türk aile yapısı için bir tehdit olarak görülüyor. Bu nedenle toplumun büyük bir kısmı tarafından kabul edilebilir görülmüyor çünkü bu yaşam tarzının yaşamın temel yapı taşlarını tehdit ettiğine inanıyorlar.”
Heyetin yanıtı üzerine Komite uzmanlarından birisi Türkiye heyetine şunları söyledi:
“Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kişilerin İslami aile yapısına tehdit oluşturduğuna dair yorumlar, daha önce sağlık ve eğitimde kimseye ayrımcılık yapılmadığına ilişkin yorumlarla örtüşüyor mu?”
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, eğitim, sağlık, dünyadan, sağlık hakkı