04/02/2008 | Yazar: Kaos GL
İnsan Hakları İzleme Örgütü, (Human Rights Watch) 31 Ocak’ta yayımladığı yıllık raporunda Türkiye'de insan hakları standartlarında bir gerileme yaşandığını vurguladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, (Human Rights Watch) 31 Ocak’ta yayımladığı yıllık raporunda Türkiye'de insan hakları standartlarında bir gerileme yaşandığını vurguladı.Örgütün raporunda, 2007 yılının Türkiye için ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar nedeniyle yargılanan ve cezalandırılan kişilerin sayısında artış yaşanan bir yıl olduğu belirtiliyor.
Gazeteci Hrant Dink cinayeti öncesi ve sonrasındaki gelişmelerin ayrıntılı biçimde değerlendirildiği raporda, devlet yetkililerinin farklılıklara ve muhalif fikirlere karşı hoşgörüsüzlüğü, azınlık gruplarına karşı çeşitli şiddet eylemlerinin yaşanabildiği bir ortam hazırlandığı savunuluyor.
AKP reform sürecini başlatmakta başarısız
İfadenin suç sayılmasının, Türkiye'de insan haklarının korunmasının önündeki en büyük engel olduğunu görüşü dile getirilirken," 2007 yılında aralarında gazeteciler, yazarlar, yayımcılar, akademisyenler ve insan hakları savunucularının bulunduğu yüzlerce kişi ve Kürt siyasi parti ve derneklerinin yetkilileri hakkında çeşitli davalar açılmıştır." denildi. Temmuz ayında seçimlerden galip çıkmasının ardından, yeni Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırma ve duraksayan reform sürecini yeniden başlatmak için gerekli adımları atma konusunda başarısız kaldığı ifade edildi. Hrant Dink'in 2006 yılında yazılarından ve konuşmalarından dolayı sık sık kovuşturmaya uğradığı ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi uyarınca yargılandığı için olumsuz bir şekilde gündeme geldiği belirtildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hrant Dink'in ölümü ardından kendisinin bir röportajındaki bazı sözleri haber yapan, Agos gazetesi editörü ve imtiyaz sahibi ceza alırken, aynı sözleri haber yapan başka hiçbir gazeteye dava açılmadığına vurgu yapıldı.
Güvenlik güçleri ve ölümler
Güvenlik güçleri tarafından sivillilere yönelik öldürücü nitelikte ateş açılmasının 2007 yılında da ciddi kaygı uyandırmaya devam ettiğini belirten örgüt, polisin veya jandarmanın "genellikle öldürme olayının kişi dur ihtarına uymadığı için gerçekleştiğini iddia etse de, bazı vakalarda yargısız infaz olarak nitelendirilebilecek durumlar yaşandığını" savundu. Bu duruma örnek olarak, Tunceli ili Hozat ilçesinde Bülent Karataş adlı kişinin öldürülmesi, Van'ın Özalp ilçesinde bağlı bir köyde Ejder Demir'in öldürülmesi örnekleri verildi. Ayrıca, 2007 yılı Ağustos ayında İstanbul'da gözaltına alınan Nijeryalı sığınmacı Festus Okey'in gözaltı sırasında vurularak öldürülmesine de vurgu yapıldı. Örgüt, raporunda PKK tarafından gerçekleştirildiğinden şüphelenilen ve sivilleri hedef alan saldırıları da hatırlatarak, sivillere yönelik silahlı şiddetin devam ettiğine vurgu yaptı.
Kolluk kuvvetlerine cezasızlık
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'de mahkemelerin hak ihlali ve görevi kötüye kullanma ile suçlanan güvenlik güçleri mensuplarına karşı müsamaha göstermeye devam etmekte olduğunu belirtirken, bunun cezasızlık ortamına ve işkence ve öldürücü nitelikte güç kullanımının devam etmesine katıda bulunduğunu savundu. Kolluk kuvvetleri mensuplarının ölümle sonuçlanan hak ihlalleriyle suçlandığı tartışmalı mahkeme kararlarına örnek olarak 2005 yılında Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde bir kitapevine yapılan bombalı saldırı davası; Mardin Kızıltepe'de vurulan Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz'ın davası ve 2006 Mart ayında Diyarbakır'da yaşanan şiddet olayları sırasında sekizi vurularak hayatını kaybeden 10 kişinin ölümü soruşturması verildi.
Etiketler: insan hakları