02/12/2008 | Yazar: Deniz Akın

Anne Ellingsen

Türklerin Toleransı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Anne Ellingsen
Norveçliler kendilerini açık görüşlü ve toleranslı olarak tanımlarlar. Oysa travesti Esben Esther Pireli katıldığı TV dans şovunda alaya alındı. Türkiye’de ise travestiler popstar. Norveçli Sosyal Antropolog Anne Ellingsen, Norveç ile Türkiye karşılaştırmasında travestilere yaklaşımı değerlendiriyor.

Güncel belgesellerden ‘Gender Me’de, Müslüman eşcinsellerin cinsellikleri üzerinden nasıl suçlandıklarını gördük. Nefise Özkal Lorentzen’in filmi bize aynı zamanda, travestiler söz konusu olunca Türkiye’de bulabileceğimiz hoşgörüyü de gösteriyor. Bu grup ülkenin eğlence sektöründe hatırı sayılı bir yere sahip. Türklerin bu toleransı, bazı insanların kafalarındaki ‘Müslüman’ tablosunu da yıkıyor

Travestiler

Amerikalı antropolog Carol Delaney’e göre, şimdiye kadar Türkiye’de yapılan erkeklere yönelik cinsiyet-değiştirme ameliyatlarının sayısı, dünyanın herhangi bir yerinden daha fazla. Araştırmacı 80’lerde Türkiye’de alan çalışması yaparken, Bülent Ersoy’un cinsiyet değiştirme ameliyatının ayrıntıları gün be gün haberlerde verildiğinden bahsediyor. Ersoy, özel bir kişiliği olan ve öldükten sonra devlet cenazesi düzenlenen travesti Zeki Müren’in mirasçısı olarak görülüyor.

Genel olarak, cinsiyet değiştirme operasyonu geçiren insanlara transeksüel denirken, travesti daha çok karşı cinsin giysilerini, saç stilini tercih edenler için kullanılıyor. Kolaylık olsun diye, travesti iki kategori içinde kullanılabiliyor. (bu yazıda olduğu gibi).

Gelenekler

Çoğu Türk’e göre bugünkü travestilik yeni bir kavram, kaotik ve modern zamanlarla alakalı. Bazıları cinsiyetle ilgili belirsizliklerin, ara kavramları, batıdan gelen bir etki olduğunu düşünüyor. Oysaki hiç şüphesiz ta Sultanların zamanından beri travestilerin uzun bir geleneksel geçmişi var.

1803 yılında, Bartoldu adında bir adam, rivayete göre 600 dansçısı ve şarkı söyleyen kadın kılığındaki erkekleri ile İstanbul’a gösteri yapmaya gelmiş. Daha sonra Sultan tarafından engellenmişler.

Silikon ve hormon tedavisi elbette modern kavramlar, fakat sosyolog Orlando Patterson’ın dikkat çektiği, hadım edilmiş harem ağalarının varlığı. Patterson işte bu noktada ta o zamanlarda Türk tıbbının iğdiş etmeyi kapsadığının altını çiziyor. Kısacası Türkler cinsiyet değiştirmiş erkeklerin varlığına o zamanlardan beri aşinalar.

Arabesk

Türk travestiler genellikle, 70’lerden beri en popüler müzik dalı olan Arabesk dalında ünlüler. ’80’ler de ve 90’larda Arabesk’in toplum üzerindeki etkilerini çalışırken, bazı travestiler ile tanışmıştım. O hep duyduğum feminen erkek seslerinin bu göz kamaştıran görünüşteki insanlara ait olabileceği hiç aklıma gelmezdi.

Çoğu sahne sanatçısı cinsel görünüşünü yavaş yavaş değiştiriyor. İnsanlar çok efemine bir şarkıcı için şöyle diyebiliyordu: ‘yakında kestirecek herhalde’. Bir ev kadını Bülent Ersoy’un gençliğini hatırlıyor: ‘ne kadar güzel bir genç oğlandı’.

Bülent Ersoy, cinsiyet değiştirme operasyonu sonrası kendisine sahne yasağı konup, uzun yıllar Almanya’da yaşamak zorunda bırakılsa da, bugün ülkenin en meşhur transeksüel şarkıcılarından.

Devler

Kadın gibi gözüken ama doğuştan kadın olmayan, ülkenin en büyük iki ismi hiç şüphesiz Bülent Ersoy bir nevi 1996 yılında ölen Zeki Müren’in mirasçısı gibi. Çok özel kişiliğiyle hatırlanan Müren’e ölünce devlet cenazesi yapılmıştır. Kendisi aynı zamanda Türk dilinin kullanımında usta sayılıyordu. Rujlar, mini etekler ve pırlantalar ile erkek bedeni arasında gidip-gelen görüntüsü ile özel bir yere sahiptir. Onun eşcinsel olarak görülmesi yaygın bir olasılıktır. Fakat kendisi, çoğu küçük şehirlerde bir tabu olarak algılanan eşcinsel algısı ile yargılanmamıştır.

Zeki Müren toplumsal cinsiyet rolleri açısından genellikle çok katı olan Türkiye’de ‘affedilmiş’ bir figürdü. Kibar ve dost canlısı görüntüsü ile bir rol model olmuştur. Halen kendisini örnek alanlar vardır. Wikipedia’ya göre binlerce insan cenaze törenine katılmıştır. 200.000’den fazlası da müzesini ziyaret etmiştir.

Sınır Bölgesi

Türk dilinde kadın ve erkeklere yönelik ayrı zamirler yoktur. 3. tekil şahıs için sadece ‘o’ denir.

Peki, travestiler kadın mı erkek mi? Bence Türkler arasında bu konuda dilden kaynaklı bir kararsızlık mevcut. Gazete makaleleri Bülent Ersoy’a ‘hanım’ olarak hitap ediyor ama aynı zamanda Ersoy kendi erkek ismini kullanmaya devam ediyor. Kızlar onun saç stilini ve kıyafetlerini çok beğeniyorlar, ayrıca söylediği aşk şarkıları da çok popüler. Fakat çoğunluğun kafası, Ersoy kendisini ‘feminist’ olarak tanımladığında karışıyor.

Norveç’teki tartışmalar

Yakın zamanda Norveçli doktor ve seksolog Esben Esther Pirelli Benestad (travesti) televizyondaki ‘Skal vi danse’ ‘dans edelim mi’ yarışmasına katılmasıyla travestiler yeniden gündem konusu oldu. Benestad, ülkenin açık birkaç travestisinden.

Cinsel kimliğini açık olarak yaşadığı için aslında bir öncü olan Benestad, bu ülkedeki birçok insan için ‘yeni’ biri. Siri Lindstas’a göre toplumsal cinsiyet/biyolojik cinsiyet ikiliği, hiçbir zaman toplumdaki dinamizmi tam olarak yakalayamayacak. Travesti olan birey, geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri arasında gider-gelir. Aslında bu rollerin hiç biri normal değildir ve bu yüzden dönüştürülmeye açıktır.

Biz Protestanlar

Norveçlilerin Türkler kadar travestilere açık bir ülke olup olmayacağını bilemeyiz. Belki de, Türklerin bu konudaki geleneksel, yıllardır süren aşinalıkları, bu konuyu biz Protestan batı’dan daha açık görmelerini sağlıyordur.

Çeviren: Deniz Akın


Etiketler: medya
nefret