20/09/2010 | Yazar: KAOS GL

Birisi Atatürk döneminden diğeri ise 12 Eylül Darbesi'

Türküm, Doğruyum, Bir de Zorunluyum! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı Birisi Atatürk döneminden diğeri ise 12 Eylül Darbesi'nden kalma. Milliyetçi söylemler nedeniyle eleştirilen 'Andımız' ve Sunni İslam anlayışını empoze ettiğini için tepkilerin odağındaki Zorunlu Din Dersi. Milyonlarca öğrenci bu iki uygulamanın gölgesinde bugün ders başı yapıyor.

Okullar  yine geçen yıllardan kalan eleştirilerin gölgesinde açılıyor. Milyonlarca öğrenci, milliyetçi söylemler nedeniyle eleştirilen Andımız ve özellikle Alevilerin tepkilerinin odağında olan zorunlu din dersi tartışmasıyla bugün ders başı yapıyor.

Eleştirilen ve kaldırılması istenen uygulamanın ilki  “Andımız." Öğrencilerin her sabah okuduğu ve milliyetçi söylemleri nedeniyle tartışmaların odağındaki andın tarihi 1933’e uzanıyor, yazarı ise Reşit Galip. "Millî heyecanı bütün benliğinde toplayan, Türk Tarih tezini heyecanla savunan vatanperver" olarak tarif edilen Galip, 1923 yılında Mersin’de Atatürk’e hitaben yaptığı konuşmayla tanındı. Ardından Atatürk tarafından Galip’e milletvekilliği teklifi yapıldı ve 1925’te Meclis’e girdi.

GALİP'TEN 'ARMAĞAN'
And ise Galip’in Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı 23 Nisan 1933 tarihinde çocuklara yaptığı bir konuşma sonrası ortaya çıktı. Aynı gün Galip, Köşke çıktı.  “Sabah çocuklara bir şey söylemek istedim o anda bu ant çıktı. Çocuklara armağanım olsun” diyerek, metni Atatürk'e sundu. Milli Eğitim Bakanlığı da hemen harekete geçti. Aldığı kararla öğrenci andını uygulamaya koydu ve öğrencilerin andı her gün tekrar etmelerini de zorunlu kıldı. Metin, 1972 yılında değiştirildi ve “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi eklendi. And son halini ise 1997’de aldı.Andın kaldırılmasına yönelik talepleri ise aradan geçen 77 yıla rağmen karşılık bulmadı. Geçen yıl Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, andın değiştirilmesin tartışılabileceğini söylemiş, ardından özellikle milliyetçi cepheden gelen tepkilerin ardından geri adım atmıştı.

DARBEYLE ZORUNLU OLDU
Bu yıla devredilen bir diğer eleştirilen uygulama da zorunlu din dersi. Din dersinin zorunlu olmasının tarihi ise 12 Eylül 1980 darbesi sonrası. Darbenin ardından 1982 yılında yeni bir anayasada yapıldı. O anayasaya da “Din ve vicdan hürriyeti”ni düzenleyen 24'üncü madde konuldu. Madde şöyleydi:"Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır." Din dersi bu maddeyle zorunla hale getirildi.

HÜKÜMET MAHKEME KARARINA UYMUYOR
Din ve vicdan özgürlüğü önünde engel olarak görülen yasa üzerindeki tartışmalar özellikle 2000'li yıllarda yoğunlaştı. Aleviler Sunni İslam anlayışını çocuklara empoze ettiği nedeniyle derse tepki gösterdi. Kaldırılması için davalar açıldı. Türkiye’deki mahkemelerde açılan davaları kazanan aileler oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de  2007’de zorunlu din dersinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna hükmetti. Kararda, “Eğitim sırasında devletin, ebeveynlerin dini inançlarına saygı göstermesi gerekir” denildi. Zorunlu Din Dersi, Hükümetin geçen yıl Haziran ayında başlattığı Alevi Açılımı’nda da önemli maddelerden birisiydi. Alevi örgütleri dersin kaldırılması taleplerini Alevi çalıştaylarında bir kez daha gündeme getirdi. Hükümetin ise bu konuya çok sıcak bakmadığı biliniyor. Hükümetin son kararının ne olduğu, açıklanması referandum sonrasına ertelenen Alevi Raporu’nda ortaya çıkacak.

Sıra okullardaki boykotta

Anadilde eğitim talebiyle bugün okullarda boykot var. TZP-Kurdi, eğitim ve öğretimin başladığı gün olan 20 Eylül ile 25 Eylül arası "Ana dilde eğitim istiyoruz" sloganıyla bir hafta boyunca okulları boykot etme kampanyası başlatmıştı. O kampanya bugün başlıyor. Katılım özellikle bölge illerinde yoğun olması bekleniyor. TZP-Kurdi, Kürtçe üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarına karşı "Okulları boykot" kararı kapsamında Diyarbakır'da billboardlara, "Demokratik özerklikle özgür okullar inşa edelim" yazılı afişler asmıştı. Ardından tartışmalar başlamış, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, çocuklarını okula yollamayan aileler hakkında dava açacakları söylemişti. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da kampanya kapsamında çocuğunu okula göndermeyeceğini açıklamıştı. Önceki gün açıklama yapan Alevi dernek temsilcileri de boykota katılma sinyalleri vermişti.


Etiketler: insan hakları, eğitim
nefret