12/08/2024 | Yazar: Kaos GL
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Minky Worden: “Erkekler için hiçbir zaman cinsiyet testi yapılmadı, yani cinsiyet testi özünde kadınlara karşı ayrımcı bir uygulamadır.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (Human Rights Watch – HRW) Minky Worden, Paris Olimpiyatları’nda kadın boksörlere yönelen nefret kampanyasını yazdı. Worden, “Kadın sporcuların anatomileriyle ilgili söylentiler ve medya sızıntıları tarihsel olarak kadınların hayatlarını mahvetmiş, sporu bırakmalarına ve bazı durumlarda güvenliklerini sağlamak için sığınma talep etmelerine neden olmuştur” dedi.
Worden’in yazısının tamamı KaosGL.org çevirisiyle şöyle:
“Paris Olimpiyatları boks müsabakalarına katılan iki kadını hedef alan galeyan, "cinsiyet testi" politikalarının ne kadar büyük zararlara yol açtığını ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) kapsayıcılık çerçevesinin kadın hakları açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Tayvanlı Lin Yu-ting ve Cezayirli Imane Khelif, geçtiğimiz hafta sporun üzerinde asılı duran cinsiyet testi düzenlemeleri ve internetteki bazı tanınmış kişilerin bağnazlığı sayesinde spot ışıklarının altına itildi. Elon Musk ve J.K. Rowling'in de dahil olduğu sosyal medya yığını, kadınların mahremiyetine, onuruna ve güvenliğine zarar verdi. Kadın sporcuların anatomileriyle ilgili söylentiler ve medya sızıntıları tarihsel olarak kadınların hayatlarını mahvetmiş, sporu bırakmalarına ve bazı durumlarda güvenliklerini sağlamak için sığınma talep etmelerine neden olmuştur.
IOC bağnazlık ve dezenformasyona karşı çağrıda bulundu. "Herkesten bu kadınlara saygı göstermelerini, onlara kadın ve insan olarak saygı duymalarını rica ediyorum. İnsan hakları hakkında konuştuğunuzda, her kadının bir kadın yarışmasına katılması insan hakkıdır," dedi IOC Başkanı Thomas Bach geçen hafta Paris'te düzenlediği basın toplantısında. IOC sözcüsü Mark Adams ise şunları söyledi: "Her sporcuya yönelik şüpheler üzerine harekete geçmeye başlarsak çok kötü bir yola gireceğimizi söylememe gerek yok sanırım."
On yıllardır spor yönetim organları, genellikle cinsiyet özelliklerindeki varyasyonlar nedeniyle tipik doğal testosterondan daha yüksek testosterona sahip olan kadın sporcuları hedef alan "cinsiyet testi" düzenlemeleri yoluyla kadınların katılımını kontrol etti. Cinsiyet testleri genellikle ırkçı cinsiyet kalıp yargılarına dayanıyor. Kadınlarda normalden yüksek endojen testosteronun atletik bir avantaj sağladığına dair bilimsel bir fikir birliği bulunmuyor. Ayrıca, erkekler için hiçbir zaman cinsiyet testi yapılmadı, yani cinsiyet testi özünde kadınlara karşı ayrımcı bir uygulamadır. Cinsiyet testi yönetmeliklerinin muğlak dili, bunların uygulanmasının spor yönetim organları tarafından münhasıran kontrol edilmesi ve bilimsel olmayan yöntemlerin keyfi olarak uygulanması, kadınların gözetlenmesini beraberinde getiriyor.
Ancak sporcuların karşı koyduğu bir tarih de var. 2014 yılında Hindistan Atletizm Federasyonu, kadın koşucularından biri olan Dutee Chand'ın yüksek testosteron seviyesine sahip olduğunu ortaya çıkararak yarışmalardan men etti. Chand davasını Spor Tahkim Mahkemesi'ne taşıdı ve davası yeniden görüldü ve kadın koşucular için küresel cinsiyet testi düzenlemeleri geçici olarak iptal edildi. Yarışmaya uygun olmadığına karar verilen Güney Afrikalı koşucu Caster Semenya, cinsiyet testi düzenlemelerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde başarılı bir şekilde itiraz etti ve zaferine karşı yapılan temyiz başvurusunun sonucunu bekliyor.
Sporda kadınların eşitliği devam eden bir proje olup, ücret eşitliği ve cinsel istismar için hesap verebilirlik hareketleri ivme kazanıyor. Cinsiyetçi ve ırkçı stereotiplere dayanarak kadınları dışlamaya çalışmak, asıl hedeften uzaklaşmaktan başka bir işe yaramaz.”
Etiketler: insan hakları, kadın, spor, dünyadan