04/06/2014 | Yazar: Kaos GL

Vicdani retçi Osman Murat Ülke, AİHM’nin hakkında verdiği kararın 8 yıldır uygulanmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurdu

Vicdani Ret Hakkı Anayasa Mahkemesinde Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Vicdani retçi Osman Murat Ülke, AİHM’nin hakkında verdiği kararın 8 yıldır uygulanmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurdu
 
Osman Murat Ülke, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen 39437/98 nolu ve 24 Ocak 2006 tarihli kararın 8 yıldır uygulanmaması ve AİHM’nin gelişen içtihatları uyarınca vicdani reddin halen bir hak olarak tanınmaması gerekçeleriyle tarihinde Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdu.
 
AİHM: Ceza tehdidi ile vicdani retçiler sivil ölüme mahkûm ediliyor!
 
Avukat Hülya Üçpınar aracılığıyla AYM’ye başvuran Osman Murat Ülke’nin dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
1997 yılında yaptığı başvurusu sonucunda AİHM, ÜLKE’nin,
- Vicdani reddi nedeniyle maruz kaldığı cezaların ve ceza tehdidinin yaşamını bir bütün olarak etkilediği ve adeta “sivil bir ölüme” mahkum ettiği;
- Maruz kaldığı işlemlerin başvurucunun entelektüel kişiliğini ezmeyi, başvurucuyu aşağılayan ve onu alçaltan korku ve tedirginlik hislerinin doğmasına neden olmayı, reddiyetini ve kararlılığını kırmayı amaçladığı;
- Eylemi ve karşı karşıya kaldığı sonuçlar bakımından, suç ve cezanın oranlılığı ilkesinin de ihlal edilmiş olduğu ve bunun demokratik bir toplumdaki ceza rejimi ile bağdaşmayacağı
saptamasını yaparak Sözleşmenin, işkence ve diğer kötü muamele yasağı başlığını taşıyan 3.maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
 
Yasal düzenlemeler halen yapılmadı
 
Türkiye, AİHM tarafından hükmedilen tazminatı Ülke’ye ödemiş ancak aynı cezaya tekrar tekrar çarptırılmasına neden olan ve sivil ölüm koşullarını ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapmamıştır. Ülke halihazırda, yasal olarak, askerlik firarisi durumundadır.
AİHM, vicdani reddi 2011 yılına kadar Sözleşme’nin Din ve Vicdan Özgürlüğü kapsamında değerlendirmemiştir. 7 Temmuz 2011 tarihinde Bayatyan/Ermenistan kararı ile köklü bir içtihat değişikliğine gitmiştir. Bayatyan kararını 22 Kasım 2011 tarihinde Erçep/Türkiye, 17 Ocak  2012  tarihinde  Demirtaş/Türkiye,  12  Haziran  2012  tarihinde Savda/Türkiye ve  17  Temmuz  2012  tarihinde  de  Tarhan/Türkiye kararları izlemiştir.
Vicdani retle ilgili kararların tümü Ülke/Türkiye kararı adı altında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, nitelikli izleme prosedürü altında izlenmektedir. Bakanlar Komitesi’nin 2006’dan bu yana ısrarlı takibi ve sert uyarılarına karşın;
- Başvurucular hakkında AİHM tarafından verilen ihlal kararının tüm sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli tüm önlemler alınmamıştır,
- Vicdani retçilerin tekrar tekrar soruşturulma ve cezalandırılmasını önlemeye yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra vicdani ret beyanında bulunanların statülerini değerlendirmek üzere etkin ve ulaşılabilir bir mekanizma oluşturulması için gerekli yasal düzenlemeler halen yapılmamıştır.

Ülke, AİHM kararının gereklerinin yerine getirilmesi için 23 Kasım 2011 tarihinde Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığına birer dilekçe göndermiş ise de bu dilekçelerden herhangi bir sonuç çıkmamıştır.
Verilmiş olan AİHM kararının 8 yıldır uygulanmaması nedeniyle Ülke, bu durumu AYM önüne taşımaya karar vermiştir.
 
Anayasa Mahkemesine başvuru
 
Başvuruda,
- AİHM tarafından verilen kararın yerine getirilmesi ve yaşanan ihlalin TÜM SONUÇLARIYLA ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması,
- Hükümetin, genel önlemlerin alınacağı süreye kadar Osman Murat ÜLKE hakkında bir KHK çıkarması, Çıkarılacak bir KHK’nın;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, “sözleşmeye saygı” esaslarının belirlendiği 1.maddesi ile “Anayasa hükümlerinden hiçbirinin, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamayacağını” düzenleyen Anayasa’nın 14. maddesi ile esas alınarak;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesi ile Anayasa’nın 2, 10, 24, 25 ve askerliğe dair herhangi bir yükümlülük getirmediği dikkate alınarak 72.maddesi;
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3.maddesi ile Anayasa’nın işkence ve kötü muamele yasağını düzenleyen 17. maddesi çerçevesinde,
TCK m.26/1 (hakkını kullanan kişiye ceza verilemez) ışığında ele alınmasına,
AİHM kararına karşın ÜLKE hakkında Eskişehir Askeri Mahkemesi tarafından “firar” suçlaması ile derdest olan soruşturmanın Anayasa m.24, m.25, m.11 ve m.13 referansıyla Türk Ceza Yasası’nın 26/1 ve Ceza Muhakemesi Yasası 223/2d maddeleri uyarınca “takipsizlik” kararıyla ortadan kaldırılmasına,
Bu süreç içinde gerçekleşebilecek herhangi bir ihlalin engellenmesi amacıyla ÜLKE hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına ilişkin kararın Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı kayıtlarından 6216 sayılı Yasa’nın 49/5 hükmü ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 77. Maddesi uyarınca tedbiren kaldırılmasına,
Başvuru, AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle ve yapısal bir sorundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle İçtüzüğün 75. Maddesi gereğince pilot karar usulünün uygulanmasına,
Ayrıca, başvurunun, İçtüzüğün 74.maddesi uyarınca duruşmalı olarak incelenmesine,
Mahkemece yapılacak inceleme sonucunda Anayasanın 24.maddesi ile AİHS’in 9. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi ve bu maddelerle ilişkili olarak;
- Anayasa’nın 19 ve 38. Maddeleri ile AİHS’in 5. Maddesinin
- Anayasanın Başlangıç İlkeleri ve 49. Maddesinin,
- Anayasa’nın 23. Maddesinin,
- Anayasanın 60.maddesinin ihlal edildiğine,
- Anayasa’nın 35 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 Nolu Protokolünün 1.maddesinin ihlal edildiğine,
- Anayasa’nın 17. Maddesi ve AİHS’in 3. Maddesinin ihlal edildiğine,
- ÜLKE lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesine hükmedilmesi
talep edilmiştir.

Etiketler: insan hakları, askerlik
İstihdam