17/11/2023 | Yazar: Kaos GL
Kapsama Alanı, Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü kapsamında trans erkek inisiyatifi Voltrans’ın belgeselini gösterecek.
Kapsama Alanı, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü kapsamında trans erkek inisiyatifi Voltrans’ın belgeselini gösterecek.
Gösterimin ardından trans erkek ve trans maskülen mücadelesinde yıllar içerisinde değişenler üzerine sohbet edilecek.
Voltrans’ın kurucularından olan Ali Aligül Arıkan ve nefret suçu mağduru tüm transların anılacağı etkinlik sadece trans erkek ve trans maskülenlerin katılımına açık olarak gerçekleşecek.
21 Kasım Salı günü 19:00’da dijital ortamda gerçekleşecek gösterime katılmak için buradan form doldurmak gerekiyor.
Voltrans hakkında
Türkiye’nin ilk trans erkek inisiyatifi Voltrans’ın aynı isimli belgeseli, ilk gösterimini 2014 yılında Ankara’da 3. KuirFest’te yaptığında; filmin yönetmenlerinden P. Ulaş Dutlu, inisiyatiften ”Ben Voltrans’ı Eskişehir’deyken biliyordum ama tam olarak ne olduğunu, nasıl bir inisiyatif olduğunu bilmiyordum. İstanbul’a geldikten sonra daha çok içinde oldum. Bunda Ali'nin ve İlksen’in çok etkisi olmuştur. Belgeseli hazırlarken de ilk röportajlarda ağzım açık dinledim. Çok keyifliydi. Çok şey öğrendim kendi adıma. Bir süre sonra da ezbere bilir olduk. Aynı hikâyeyi bir sürü insana sormak herkesin kendi bakış açısıyla dinlemek çok değişikti. Benim kafam en çok trans feminizm meselesinde açıldı. Bunda da Ali’nin çok katkısı var” diye bahsetmişti.
Özge Özgüner ise film sürecini şöyle anlatmıştı:
“Ben, 2007 yılında ‘kimlik’ konulu bir foto-röportaj atölyesine katıldım. Trans kimlikler üzerine çalışmak istedim. Tanıdığım bir trans yoktu o zamanlar, benim de aklıma ‘trans’ diyince trans kadınlar geliyordu. Transları daha yakından tanımak istememle birlikte aslında hayatım değişti. İnsan Hakları Derneği’nden bir arkadaşım beni Esmeray’la tanıştırdı. Esmeray sayesinde de Amargi’yle tanıştım. Kendimi yeni yeni feminist olarak tanımlamaya başlamıştım ki Ali Amargi’de trans erkek olarak açıldı. Ardından Voltrans geldi. Kısaca şöyle diyebilirim, Voltrans’ın varlığının, benim kendi cinsiyetimi ve cinsel yönelimimi sorgulamamda, açılmamda etkisi büyük. 2012 Şubat’tı sanırım, Ulaş ‘filmi birlikte çekelim mi?’ diye sorduğunda, ağzım kulaklarımda hiç düşünmeden kabul ettim. Çekim sürecinde de, Voltrans’ın geçtiği aşamaları öğrenmek, trans erkeklerle ve transgender bireylerle daha yakın olmak, birlikte yol almak, sorunları konuşmak ve transfobiyi içine sıkıştırıldığımız kalıplardan -bir nebze dahi olsa- çıkıp rahat nefes alabilmenin dayanışma sayesinde varolduğunu görmek, göstermek çok heyecan verici. Ben de Voltrans’ın içinde hissettim kendimi. O rengârenk yelpazenin neresinde olduğumuz değil, bir yerlerinde olduğumuzu bilmek mutlu ediyor, dönüşümse hiç bitmez diye düşünüyorum.”
Etiketler: insan hakları, medya, yaşam, nefret suçları