09/03/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Aşkı nasıl ve kiminle yaşayacağımıza onlar karar verdi. Hep bir erkekti aşık olunması gereken. Eğer bir kadınsa aşık olunan bir kadın tarafından sapkındık, tehlikeliydik, ötekiydik. Ötekileştirildik, bedenimize, kimliğimize, düşüncelerimize, birbirimize.’ Anadolu Üniversitesi’nde okuyan genç kadınların 8 Mart bildirisi.

‘Aşkı nasıl ve kiminle yaşayacağımıza onlar karar verdi. Hep bir erkekti aşık olunması gereken. Eğer bir kadınsa aşık olunan bir kadın tarafından sapkındık, tehlikeliydik, ötekiydik. Ötekileştirildik, bedenimize, kimliğimize, düşüncelerimize, birbirimize.’ Anadolu Üniversitesi’nde okuyan genç kadınların 8 Mart bildirisi.

KAOS GL

Anadolu Üniversitesi’nde okuyan genç kadınlar Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart yürüyüşüne katıldılar. Kendilerine Üniversiteli Kadınlar adını veren grubun 8 Mart bildirisinde erkek aşkının zorlanmasına da karşı çıkılıyor.

Üniversiteli Kadınlar’ın bildirisi şöyleydi:

Her adımda kesilen yollar, her cümlede kesilen sesler, ‘bilim’ ve ‘özgürlük’ naraları arasında yok sayılmalar…

Ya ‘bu bölümde ne işin var?’ ya da ‘tam kadına göre bir bölüm!’ cümleleri arasında sırtımızda ‘namusumuz’ anlımızın akıyla almaya çalışıyoruz akademideki yerimizi.
Önce babamızdı, bedenimiz ve kimliğimiz üzerinde söz sahibi; sonraları yurt müdürleri, apartman sakinleri ve sevgililer aldı yerini… Kaçta girecektik yurdumuza ya da kimi getirecektik evimize, ‘onlar’ karar verdi. Bizi tehlikelerden koruyacak, sevecek, saracak kollardı sevgililerimiz. Sevginin karşılığı bağımlılık, bağımlılığın karşılığı tahakküm oldu bir anda. Biz bir elmanın iki yarısıydık. Kendi başımıza düşünemez, konuşamaz, hareket edemez olduk, böylece. Önceleri babaydı izin alınması gereken, yerine sevgililerimiz geçti. Çünkü biz ‘kızdık’, korunması gerekenlerdik. Saçı uzun aklı kısalardık.

‘Hanım hanımcık’ olmamız öğretilmişti hep, kurallara uymamız, sessiz kalmamız, iyi bir eş, iyi bir anne olmamız…

Siyaset yapmak yasaktı, anadilimizi konuşmak, cinselliğimizi özgürce yaşamak da…

Aşkı nasıl ve kiminle yaşayacağımıza onlar karar verdi.

Hep bir erkekti âşık olunması gereken.

Eğer bir kadınsa âşık olunan bir kadın tarafından sapkındık, tehlikeliydik, ötekiydik.

Ötekileştirildik, bedenimize, kimliğimize, düşüncelerimize, birbirimize.

Sokakta taciz edilen, özgüven sorunu yaşayan, kişiliği iki bacak arasına sıkıştırılan, cinselliği aşağılanan; evde, okulda, sokakta erkeklerin bir adım gerisinde olması beklenilen, her gün gördüğü eğitimle kimliksizleştirilen ve belli kalıplara sıkıştırılan, hemşire olup doktor olamayan, öğretmen olup profesör olamayan, mühendis olup işsiz kalan, anadili yasaklanan, politikleşemeyen biz kadınlardık…

‘Eşit işe eşit ücret’ dedikleri için, emekleri yok sayıldığı için fabrikalarda yakılan dokuma işçisi kadınlardı, 8 Mart 1857’de. Ve şimdi biz üniversiteli kadınlar olarak; kadın mücadele tarihinden aldığımız bilinçle tüm haklarımız için 8 Mart’ta el ele özgürleşmeye diyoruz.
Dayanışmamızdan alacağımız güçle özgürlüğümüze yürüyoruz. Sende bizimle yürü. Çünkü biz birlikte güçlüyüz.

Üniversiteli Kadınlar

*Konuyla ilgili haberler:

[[Ankara sokakları kadınların yüzü oldu]]

[[8 Mart gecesi Ankara mosmor!]]

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam