07/07/2014 | Yazar: Ozan Ezgi Berberoğlu

Kafka’yı ‘Utancın ve Suçluluğun Şairi’ olarak tanımlayan Friedländer, biyografide onun cinsel yönelimi üzerinde edebiyat dünyasında pek de konuşulmayan bir noktaya dikkat çekiyor.

Yedi renkten biri olarak Kafka Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Pulitzer ödüllü yazar Saul Friedländer’in geçen yıl kaleme aldığı Kafka biyografisi The Poet of Shame and Guilt’ i tam da Franz Kafka’nın doğum gününde ulaşma şansı buldum. 1883 doğumlu Kafka’nın Prag’da yaşayan, Almanca konuşan, asimile olmuş bir Yahudi ailesinden gelmesi gibi yazarın hayatının görünen yanından ziyade, kişiliği üzerine yoğun olarak değinen Friedländer, onu bir bakıma zıtlıkların bir arada toplandığı bir zihin yapısına oturtuyor; zeka ve odaklanma problemleri, üstün yetenek ve tembellik eğilimi Kafka’nın çatışan zihninin parçaları. Kurgularının zamanın ötesinde olması Kafka’nın rüyalarla kurduğu ilişkinin bir ürünü oluveriyor kimi zaman. Zira gerçeküstü kurguları onu görünen dünyanın yazarı olmanın çok ilerisine taşıyor.
 
Kafka’yı “Utancın ve Suçluluğun Şairi” olarak tanımlayan Friedländer, biyografide onun cinsel yönelimi üzerinde edebiyat dünyasında pek de konuşulmayan bir noktaya dikkat çekiyor. The Poet of Shame and Guilt’de Kafka’nın en az kadınlara olduğu kadar erkeklere de ilgi duyduğuna yönelik saptamalara yer veriliyor. Franz Kafka’nın söylemleri üzerinden şekillenen bu kanıya, yazar Franz Werfel’le buluşmasını anlattığı yazısından ulaşmak mümkün gibi görünüyor. Nisan 1914’te kaleme aldığı cümleler şöyle: “Bugün Werfel ile kafede... Masada oturuyordu. Kambur, hatta ahşap sandalyeye yarı uzanmış, yüzünün güzel profilini göğsüne doğru bastırıyordu... Sarkan gözlükleri, yüzünün narin hatlarını izlemeyi kolaylaştırıyordu...” Yine 1917 Kasım’ında Kafka, Brod’a bir rüyasından bahsederken, düşünde Werfel’e bir öpücük verdiğini söylüyor.
 
Friedländer, Franz Kafka’nın 19 yaşında iken bir ressama soyunarak Aziz Sebastian gibi poz verdiğinden bahsediyor. Heteroseksüel ilişkileri ile tanınan (hatta bir zampara olarak) Kafka’nın bundan tam 100 yıl önce, çıplak vücuduna batırılmış tutkunun okları ile verdiği pozu cinsel kimliğine ilişkin ipuçları olarak değerlendirilebilir. Bu noktada, Aziz Sebastian’ın aynı zamanda bir “gey ikonu” olduğunu da hatırlatmakta yarar var.
 
***
 
Samsa’dan Okyanus’a “normal olmamanın bedeli”
 
Kafka’nın en çok bilinen eseri Dönüşüm’de Gregor Samsa bir sabah uyandığında bedeninin bir böceğe dönüşmüş olduğunu fark eder. İşin ilginç yanı da, aniden ortaya çıkan bu değişim karşısında bir travma yaşamaz. Odasında öylece beklerken aklındaki tek rahatsız edici nokta kendisinin nasıl bu hale geldiği değil, bu yeni halinin ailesini nasıl üzeceğidir. Samsa kendindeki değişikliği fark eden ilk kişidir. Bunu mümkün olduğunca gizlemek isteyecek ancak eski “normal” haline dönme yönünde herhangi bir çaba göstermeyecektir. Odasında güvendedir. Samsa’nın zihninin bir temsili gibi görülebilecek bu odanın en önemli öğesi kürk şapkalı ve atkılı bir kadın resmidir. Kapının hemen arkasında, ailesinin bulunduğu odada ise Samsa üzerinde askeri üniformalarla duvarda aileyi ve dışarıdan gelenleri karşılamaktadır. Samsa’nın bu tablodaki görüntüsüne alışık baba, onun yeni görüntüsünden nefret edecek ve çocukluğundan beri onun hiçe saydığı varlığını yok etmek isteyecektir. Bir bakıma onun ölümü ailesinin duyduğu utancın bir eseri olacaktır...
 
Franz Kafka’nın bu eseri her ne kadar insanın kendine yabancılaşmasına bir gönderme olarak sıkça yorumlansa da, anlatıya başka açıdan bakıldığında her cümlenin ne denli tanıdık olduğunu görebiliriz. Daha birkaç gün önce Okyanus Efe Özyavuz’un aramızdan ayrılması bir nevi Gregor Samsa hikâyesi değil midir?
 
* Saul Friedländer’in Kafka biyografisi: The Poet of Shame and Guilt, Yale University Press, 2013

* Kafka’nın 131. yaş günü hediyesi: Kafka Portresi, Ressam Hülya Özdemir, (hulyaozdemir.tumblr.com)


Etiketler: kültür sanat
İstihdam