30/12/2011 | Yazar: Kaos GL

Demokratik Anayasa Hareketi’nin (DAH) Ankara’da düzenlediği anayasa panelinde Abdülbaki Erdoğmuş, AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu, EDP Genel Başkanı Dr. Ferdan Ergut ile BDP Milletvekili Hasip Kaplan katıldı.

Yeni Anayasa Türkiye’nin Gerçekleriyle Yüzleşecek mi? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Demokratik Anayasa Hareketi’nin (DAH) Ankara’da düzenlediği anayasa panelinde Abdülbaki Erdoğmuş, AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu, EDP Genel Başkanı Dr. Ferdan Ergut ile BDP Milletvekili Hasip Kaplan katıldı.
  
Demokratik Anayasa Hareketi’nin (DAH) düzenlediği anayasa paneli 24 Aralık Cumartesi günü Ankara İnşaat Mühendisleri Odası’nda (İMO) gerçekleşti. Araştırma görevlisi Osman İşçi’nin kolaylaştırıcılığını yaptığı “Gerçeklerle Yüzleşme” başlıklı son oturuma Yazar ve Siyasetçi Abdülbaki Erdoğmuş, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, EDP Genel Başkanı Dr. Ferdan Ergut ile İHD Eski Genel Başkanı Hüsnü Öndül konuşmacı olarak katıldılar.
 
Yüzleşmek: Farkına varmak, anlamak
“Yüzleşme” kelimesinin “farkına varma, anlama” anlamlarına ilişkin bir giriş konuşması yapan İşçi, yüzleşmenin mikro düzeyde faillerle mağdurların karşı karşıya gelmesi, makro düzeyde ise toplumların özür dilemesiyle yaşanacağını belirtti. Bosna Hersek, Kamboçya, Kolombiya ve Ruanda’da yüzleşmelerin yaşandığına değinerek her ülkenin kendi iç dinamiklerine göre bir çözüm getirmesi gerektiğini söyledi.
 
“Çöken tek-dilli, tek-dinli, tek-kültürlü projedir”
Halihazırdaki yüzleşme çabalarını gerçekçi bulmadığını belirten Erdoğmuş, olayların asıl nedeni, kaynağı üzerinde durmanın daha doğru olduğunu ifade etti ve sorunun kaynağını ulus-devlet modeli olarak ortaya koydu. “Toplum ulus-devlet modeline zorla uydurulmuş, uymayanlar da bertaraf edilmeye çalışılmıştır” diyen Erdoğmuş, herkesi ulusçuluk ve milliyetçilikle yüzleşmeye çağırdı. Yeni anayasa ve dini referanslarla ulus-devletin ömrünün uzatılmaya çalışıldığını belirterek dayatılan ulusçu yapıya karşı Kürtlerin ulusçu talepler getirmesinin yanlış olduğunu ekledi.
 
“Asimilasyon artık mümkün değil”
Geçmişle yüzleşmenin 50-100 yıl önceki failleri cezalandırmak değil, doğru bir gelecek inşa etmek olduğunu anlatan Galiboğlu, ayrılmanın kimseye fayda sağlamayacağını, bu yüzden de birlikte yaşamanın yollarının aranması gerektiğinin altını çizdi. 100 yıl önce Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan gayrimüslimler nüfusun yüzde 25’ini oluştururken günümüzde nüfusun yüzde 99,9’unun Müslüman olmasının doğal bir gelişim olmadığını söyledi. Asimilasyon politikalarının sürmesine rağmen bu çağda ret, inkâr, öldürme ya da ülkeden kovmanın mümkün olmayacağına değinen Galiboğlu, geçmişle yüzleşmenin kendine güveni olan büyük devletlerin erdemi olduğunu belirtti.
 
“Çokkültürlü bir toplum olduğumuz en başta belirtilmelidir”
Yeni anayasanın “telafi” kavramı temel alınarak yazılması gerektiğini söyleyen Ergut, Türkiye’de şimdiye kadar ortak kimliğin tarih üzerinden kurulduğunu; fakat eskiden yaşanmış mağduriyetleri canlandırmayan bir ortak kimlik kurulması gerektiğini vurguladı. “Bizim bütün sorunlarımız idrakledir, inkarla değil. Müzakereye lütfen güvenelim. Aleviler, Kürtler anlattıkça Sünni Türkler de idrak etmeye başladı” şeklinde konuşan Ergut, kolektif hakların anayasaya net bir biçimde yedirilmeden telafi sağlanamayacağının altını çizdi. Solda şimdiye kadar sınıf mücadelesi üzerinden eşitlik talebi olduğunu; fakat geçmişle yüzleşmenin farklılıkların tanınmasını beraberinde getirdiğini söyleyerek anayasanın hem eşitliği, hem de farklılığı sağlaması gerektiğini ifade etti.
 
“Hakikat Komisyonları kurulmalı”
Hakikatlerden haberdar olma hakkı çerçevesinden yaklaşan Öndül, 2000’li yılların Türkiye’sini “demokrasiye geçiş Türkiye’si” olarak tanımladı. Yüzleşmenin içinde hesaplaşmanın da bulunduğunu ve BM’nin bu konudaki standartlarına göre belirli bir zaman, sınırlanmış bir konu dahilinde her türlü bilgiye ulaşma hakkı olan Hakikey Komisyonlarını kurulmasının öneminden bahsetti.
 
Soru-cevap bölümünde daha çok Galip Ensarioğlu’na yönelik sorular geldi. KCK davası hakkında içinin rahat olup olmadığı sorulan Ensarioğlu, partisi AKP’den bağımsız olarak siyasilerin, akademisyenlerin ve basın mensuplarının tutuklanmasını doğru bulmadığını belirtti. Hatip Dicle olayına ilişkin ise kendisinin o mazbatayı alıp vekillik yapmayacağını; fakat Oya Eronat’ın da kendince haklı sebepleri olduğunu söyledi.
 
Hasip Kaplan: “Darbecilerin yaptığı Anayasanın tam tersini yapmamız gerekiyor”
 
Demokratik Anayasa Hareketi’nin (DAH) düzenlediği anayasa panelinin ikinci oturumunun kolaylaştırıcılığını ise Av. Ali Ersin Gür yaptı.
 
Ankara Üniversitesi’nde Prof. Ayhan Yalçınkaya, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı konuşmacı olarak katıldı.
 
Hasip Kaplan şöyle konuştu:
 
“Darbecilerin yaptığı Anayasanın tam tersini yapmamız gerekiyor. Darbe anayasasında Meclis kapatıldı, siyasi partiler, sendikalar kapatıldı. Siyasetçiler, vekiller tutuklandı, sürüldü. Yeni yapılacak anayasanın bunlara izin vermeyecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor.
Dil yasaklandı. Kurulan YÖK ile üniversite gençliği kıskaç altına alındı. Darbeden en çok zarar gören bu gençlik kesimi oldu.
Eklenen geçici 15. madde ile binlerce yasa, yönetmelik, genelge çıkarıldı. Bunlar değiştirilmeden yapılacak en iyi yasa bile çalıştırılamayacaktır.
Şu anda yürürlükte bulunan darbe anayasası içerisinde değiştirilir, değiştirilemez tartışmaları sürüp gidiyor. Peki, bu vahiy midir? Tanrı kelamımıdır ki değiştirilemesin? Devletin dili değiştirilemez deniyor. Devlet canlı bir varlık mıdır ki dili olsun. Devletin ancak resmi dili olabilir.
Yeni anaysa yapım sürecinde bir yol temizliği gerekiyor. 301 madde, Terörle Mücadele Kanunu gibi. Bunlar değiştirilmeden özgür bir anayasayı konuşmak bile mümkün değil.” (Ömer Akpınar & Gülistan Aydoğdu)
 

Etiketler: insan hakları, sivil anayasa
İstihdam