01/11/2024 | Yazar: Kaos GL
Küratörlüğünü Aylime Aslı Demir ve Eva Liedtjens’in üstlendiği “Queerreality- New Realms of Surrealism” sergisi sürrealist ve queer sanat arasındaki derin bağlantıları ve dinamik ayrılıkları araştırıyor.
Fotoğraf: Begüm Ars
Serginin 3 Kasım Pazar günü Köln'de tüm güne yayılan etkinlikleri, gündüz ve gece düzenlenecek farklı sanatsal performanslarla zenginleşecek. Özellikle ses performansları ve enstalasyon sanatı arasındaki sınırları aşan bu etkinlikler, sanatı bir değişim aracı olarak kullanmayı hedefliyor.
Küratörlüğünü Aylime Aslı Demir ve Eva Liedtjens’in üstlendiği sergide Zeynep Alpay, Cihan Çakmak, Banu Çiçek Tülü, Yağız Gülseven, Julia Jesionek, Şafak Şule Kemancı, Berk Kır, Eda Kıvanç, Furkan Öztekin ve Joanna Stange'in eserleri yer alıyor.
Serginin 3 Kasım’daki programı şöyle:
15:00 İngilizce, Almanca ve Türkçe Sergi Turları
19:00 Sanatçı ve Küratörlerle Sergi Turu
22:00 Banu Çiçek Tülü Performans
00:00 Aftershow Party
01:00 TIBA DJ Collective
03:00 DJ Franca, stadtrevue ile birlikte
Sergi hakkında
Sürrealist Manifesto'nun 100. yılını kutlayan “Queerreality- New Realms of Surrealism”, sergisi Sürrealist ve Queer sanat arasındaki derin bağlantıları ve dinamik ayrılıkları araştırıyor. Sergi, normları sorgulayan, kimlikleri tartışan ve heteronormatif düzeni çözümleyen çağdaş queer-feminist sanat eserleri aracılığıyla Sürrealizmi yeniden düşünmeye davet ediyor. Kolaj, karma medya yerleştirmeleri, heykel ve deneysel fotoğraf gibi yöntemlerle sanatçılar, gece, rüyalar, kâbuslar, melez varlıklar, arada ve gerçeklik gibi temaları keşfederek, zaman ve topluluklar arasında yankılanan bir diyalog yaratıyor. Klasik Sürrealizm’den ilham alan, aynı zamanda onun ilkelerini cesurca eleştiren ve yeniden kurgulayan queer, feminist ve göçmen sanatçıların yenilikçi eserleri sergileniyor.
Ses-performans ve enstalasyon sanatı arasındaki sınırları aşmak
Sergi kapsamında ses sanatçısı, bilim insanı ve DJ Banu Çiçek Tülü, yenilikçi bir ses performansı sergileyecek. Tülü’nün performansları, kolektif dinleme deneyimini ön plana çıkararak ses ve mekânın ortak algısını keşfetmeye odaklanıyor. Sanatçının pratiğe dayalı yaklaşımı, feminist ve queer teori ile ekolojik duyarlılığı birleştirirken, kültürel ve sanatsal hayal gücünü sosyal değişim için bir araç olarak kullanıyor. Bu performans, müziği politik bir enstrüman olarak ele alarak ses, video ve heykelsi unsurları birleştiriyor. Tülü, çağdaş sanat, aktivizm ve kulüp kültürünü bir araya getirerek izleyicilere eşsiz bir deneyim sunmayı amaçlıyor.
Fotoğraflar: Begüm Ars
Etiketler: medya, kültür sanat, yaşam