05/02/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç

#yerelseçim24 dosyamızın bu bölümünde SPoD Sosyal Hizmet Koordinatörü Betül Asker ile yerel yönetimlerin, LGBTİ+’lara yönelik sosyal hizmet politikalarını konuştuk.

“Yerel yönetimler, LGBTİ+’lara bir destekte bulunsa dahi bunun duyulmasını istemiyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yerel seçimlere sayılı günler kala adayların, seçmenlere yönelik vaatleri ve projeleri kamuoyuna yansıyor. LGBTİ+’ların ihtiyaçları ve talepleri ise yine görünmez. LGBTİ+’ların yerel yönetimlere yönelik taleplerinin ve ihtiyaçlarının başında gelen konulardan birisi de sosyal hizmet mekanizmalarına eşit erişim.

Türkiye’de yerel yönetimlerin sosyal hizmet politikaları LGBTİ+’ları ne ölçüde kapsıyor? LGBTİ+’lar yerel düzeyde sosyal hizmet mekanizmalarına ulaşırken ne tür sorunlarla karşılaşıyor? Söz konusu politikaların iyileştirilmesi için atılması gereken adımlar neler? Yerel yönetimler, LGBTİ+ hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin sosyal hizmete ilişkin politikalarına yanıt veriyor mu?

Tüm bunları; Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) Sosyal Hizmet Koordinatörü Betül Asker ile konuştuk.  

İlk olarak; LGBTİ+ kapsayıcı bir sosyal hizmetin temel ilkeleri nelerdir? LGBTİ+’ları kapsayan bir sosyal hizmet nasıl mümkün?

Aslında LGBTİ+’ları kapsayıcı sosyal hizmet ilkeleri üzerine konuşabiliriz fakat sosyal hizmet uygulamalarının veya ilkelerinin tamamının zaten; herhangi bir sebeple ayrımcılığa maruz bırakılan, dezavantajlı konumda olan, güçlenmeye ihtiyacı olan herkesi kapsayıcı olması gerekir. Fakat sosyal hizmet uygulamaları ve kamu destekleri, LGBTİ+’ları kapsayıcı olmadığı için bu ilkeler üzerine de konuşmamız gerekiyor.

Sosyal hizmet eğitimi verilirken kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit ve gazi yakınları, LGBTİ+’lar gibi alanlar üzerine dersler verilir. Çoğunlukla diğer alanların anlatıldığı veya üzerine konuşulduğu dersler olurken LGBTİ+’lar üzerine konuşulmuyor. Sadece bazı kitaplarda konu başlığı olarak geçebiliyor. Dolayısıyla da çoğu sosyal hizmet uzmanı, kendi deneyimleri veya ilgisi olmayınca LGBTİ+’lar üzerine eğitim alamamış, herhangi bir tartışma ortamında bulunamamış oluyor ve bu şekilde meslek hayatına başlamış oluyor. Mezun olduktan sonra da bireysel çabalar veya sivil toplum örgütlerinin verdiği eğitimlerle ve yaptığı çalıştaylarla LGBTİ+kapsayıcı sosyal hizmet üzerine bilgi sahibi olunabiliyor.

Yine de bazı ilkelere değinmek gerekirse LGBTİ+’larla çalışırken öncelikle görüşme esnasında danışanları cinsel yönelim veya cinsel kimlikleriyle yargılamamak, merak içeren gereksiz sorular sormamak, fobik davranışlarda bulunmamak, dış görünüş veya fiziksel özelliklere göre danışanlara cinsiyet kimliği veya cinsel yönelim atamamak, cinsiyetçi ifadelerden kaçınmak, danışanların atanmış isimlerini değil seçtikleri isimleri kullanmak gerekiyor. Sosyal inceleme raporları (SİR) ve diğer raporlar yazılırken danışan gizliliğine önem verilerek raporlar yazılmalı, güvenlik riskleri göz önünde bulundurularak danışanla ilgili bilgiler başkasına aktarılmamalıdır.

Destekler verilirken ise LGBTİ+’ların cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim kaynaklı maruz kaldıkları ayrımcılık ve şiddetin farkında olmak, kendi kaderini tayin hakkını göz önünde bulundurarak danışanların kararlarına saygı duymak, herhangi bir yönlendirmede bulunmamak, verilecek desteklerin maruz bırakılan ayrımcılıkları ortadan kaldıracak biçimde çözüm odaklı olması, sosyal yardımların sadece kadın veya çocuk odaklı değil LGBTİ+’ları da içermesi, LGBTİ+ kapsayıcı sosyal hizmetin önemli ilkelerini oluşturuyor.

“LGBTİ+’ların ihtiyaçlarını karşılama noktasında sorumluluk, sivil topluma bırakılıyor”

Kapsayıcı bir sosyal hizmet için temel olan ilkelerin yerelde de bir yansımasının olması önemli. Yerel seçimler yaklaşırken bu konu üzerinde durmak gerekiyor. Bu doğrultuda; Türkiye, yerel düzeyde LGBTİ+ kapsayıcı politikaların uygulanması açısından nasıl bir manzaraya sahip? Bir başka ifadeyle, Türkiye’de yerel yönetimlerin sosyal hizmetlere dair politikaları LGBTİ+’ları ne ölçüde kapsıyor?

Bazı belediyeler, birimler veya personellerin çabasıyla LGBTİ+’ların da desteklerden, var olan kaynaklardan faydalanması için çalışılıyor fakat bunlar dışında genel olarak yerel yönetimlerin destekleri veya politikaları LGBTİ+’ları kapsamıyor. Hatta herhangi bir destekte bulunulsa dahi bunun duyulmasını istemiyorlar. Genellikle de LGBTİ+’ların ihtiyaçlarını karşılama noktasında da sorumluluk sivil topluma bırakılmış durumda. Kaynakların ve çalışmaların sınırlı olduğu gerekçesiyle, LGBTİ+ bir danışanla karşılaştıklarında destek talep etmek için bizleri belediyelerden, bakanlıklardan, karakollardan arayan personeller var.

Belediyelerin geçici barınma merkezinde kalan trans danışanlarımız oldu fakat kimlikleri sebebiyle kadın veya erkekler için ayrılmış yerlerde kalamayıp salon, giriş gibi yerlerde kalıyorlar. Sığınma evlerine ise zaten alınmıyorlar. Atanmış cinsiyeti kadın olanlar alınmış olsalar dahi daha sonra açık kimlikli ise danışanlar, diğer kadınların rahatsız olduğu gerekçe gösterilerek kurumdan çıkarılmak isteniyor. Kurumdan ayrılmalarda sosyal yardımlar, kira desteği gibi çeşitli destekler olmasına rağmen bu imkanlar göz ardı edilip vaka yönetiminin sivil toplum örgütleri tarafından yapılmasını, sorumluluğun bizlerde olmasını istiyorlar.

“Seçim kampanyalarında LGBTİ+’ların istihdamı için herhangi bir vaat yok”

Türkiye’de LGBTİ+’ların yerel yönetimler aracılığıyla sosyal hizmete erişimi hakkında bir manzara çizdiniz. Peki, LGBTİ+’lar yerel düzeyde sosyal hizmete erişimde ne tür sorunlarla karşılaşıyor?

Aslında LGBTİ+’lar sosyal hizmetlere erişemiyor veya çok sınırlı bir şekilde desteklerden faydalanabiliyor.  Kamu kurumlarının barınma desteği değil, sığınma destekleri var. Yerel yönetimin cinsiyet fark etmeksizin kış aylarında toplu olarak kalınan yerlerden oluşan destekleri veya 2 hafta, 6 ay süreli gibi geçici desteği var. Bunun dışında, mevsim farketmeksizin sadece atanmış cinsiyeti kadın olanların kalabildiği ve kapasitelerinin, kalış sürelerinin sınırlı olduğu sığınma evleri var. Bu sebeple de sığınma konusunda da barınma konusunda da LGBTİ+’ları kapsayıcı bir destek yok. Yani atanmış cinsiyetiniz kadın değilse sığınma talep edemiyorsunuz. Bu en önemli ve en fazla başvuru aldığımız ihtiyaçlardan biri.

Herhangi bir geliri olmadığı için ulaşım ihtiyacını karşılayamayan, saatlerce yol yürüyerek iş başvurularına giden danışanlarımız var. Ayrıca ulaşım kartlarının ikili cinsiyete göre ayrılmış olması da atanmış cinsiyeti ile cinsiyet kimliği farklı olan kişiler için büyük sorunlara yol açıyor. Örneğin kadınlar için ulaşım kartına sahip olan maskülen görünümlü veya trans birisinin, başkasının kartını kullandığı düşünülüyor ve şoförlerle sorunlar yaşanıyor.

Sosyal yardımlar kadın, çocuk veya aile odaklı oluyor. Sosyal yardımlar da LGBTİ+’ları kapsayıcı değil. Tüm bunlarla beraber; seçim kampanyalarında kadın istihdamının arttırılacağı vaat ediliyor, istihdam ofisleri ile çok sayıda kişiye iş bulunduğundan bahsediliyor. Kadın personel sayısının ve oranın arttığıyla övünülürken LGBTİ+ istihdamı için herhangi bir vaat kota veya pozitif ayrımcılık da yok.  

Büyükşehirlerin bazılarında anonim test merkezleri ve cinsel sağlık merkezleri var. Ama her şehirde veya ilçede LGBTİ+’ları kapsayıcı merkezler yok. Bazı cinsel sağlık merkezleri proje odaklı hizmet veriyor. Proje sonlandığında personel ve kaynak eksikliği sebebiyle var olan kısıtlı merkezler de hizmet vermiyor. Birçok LGBTİ+, ailesinin haberinin olmasından veya fobik bir doktorla karşılaşma endişesinden dolayı ciddi belirtileri olsa dahi muayene ve tedavi olmuyor. Trans erkeklerin jinekologlara gitmekle ilgili çekinceleri olabiliyor. Dolayısıyla; LGBTİ+ kapsayıcı merkezlerin olması hem önleyici hem tedavi edici hem de bilgilendirici çalışmalar açısından çok önemli.

“Kadın, yaşlı, engelli, göç gibi birimlere LGBTİ+’lar da eklenmeli”

Tam da sorunlara işaret etmişken, LGBTİ+’ların sosyal hizmete erişiminde yerel yönetimler neler yapmalı? Sosyal destek, bakım ve sosyal hizmet konusunda atılması gereken iyileştirici adımlar neler?

Sosyal hizmetlerin tamamı LGBTİ+’ları kapsayıcı biçimde olmalı. Personel, LGBTİ+’lara yönelik bir destekte bulununca bunun gizli kalmasını istiyor. LGBTİ+’lara açıkça destek verilmeli. Sosyal destekler, LGBTİ+’ların maruz kaldığı ayrımcılıklar göz önünde bulundurularak LGBTİ+’ların güçlenmesini amaçlamalı. Gelen talep ve başvurulara göre desteklerin geliştirilmesi buna uygun politikalar üretilmesi lazım.

Kadın, aile, yaşlı, engelli, göç gibi birimlere LGBTİ+’lar da eklenmeli. Buna ek olarak; LGBTİ+’lara danışmanlık verilecek birimler, hatlar olmalı. Sağlık hakkının LGBTİ+’ları destekleyecek biçimde olmalı. Engelli LGBTİ+’ların veya yaşlı LGBTİ+’ların bakımını üstlenecek kişiler olmayabiliyor. Bakım evlerinin, huzurevlerinin LGBTİ+’ları kapsayıcı olması gerekiyor. Ayrıca, bazı belediyelerin yaşlı bakım personeli eğitimleri var. Bu eğitimlerin içeriğinde LGBTİ+’larla ilgili bilgilerin de olması lazım. Sadece bakım personellerine değil tüm birimlerde çalışan personele kurum içi eğitim verilmeli.

İstihdamda kota getirilmeli, belediyelerdeki işe alımlarda LGBTİ+’lara öncelik verilmeli. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği sebebiyle ailesi tarafından desteklenmeyen, iş bulamayan, eğitimi sebebiyle çalışmaya vakti olmayan çokça öğrenci var. Burslar verilirken LGBTİ+ öğrenciler, önceliklendirilmeli. Bununla beraber; yurtlara öğrenciler seçilirken de LGBTİ+’ların öncelikli olması önemli. Sadece atanmış cinsiyeti kadın olanlar için değil LGBTİ+’lar için de sığınma evleri olmalı.

Sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapılmalı. Stratejik planlara LGBTİ+ ‘lar dahil edilmeli.

“Hedef gösterilmemek için LGBTİ+’larla ilgili konularda sessiz kalıyorlar”

LGBTİ+ hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, LGBTİ+’ların sosyal hizmete erişimi konusunda önemli adımlar atıyor. Raporlar, protokoller… Bu bağlamda; sivil toplumun LGBTİ+’ların sosyal hizmete erişimi konusunda attığı adımlara ve geliştirdiği politikalara yerel yönetimler nasıl yanıt veriyor?

Yerel yönetimlerin hepsi taleplere açıkça yanıt vermiyor. Siyasi atmosfere göre LGBTİ+’lar kimi zaman öne çıkarılarak destekleniyor gibi gösteriliyor ve kapsayıcı bir imaj sergileniyor. Kimi zaman da hedef gösterilmemek için LGBTİ+’larla ilgili konularda sessiz kalınıyor. Destek verilse dahi, bu açıkça olmuyor. Bazı belediyelerin bazı dönemlerde iş birliği yaptığı örnekler olsa da genel olarak destek bulabilmek çok zor. Verilen desteklerin içerisine LGBTİ+’lar dahil edilebilirse bir şekilde destek veriliyor ya da personelin bireysel çabalarıyla destek sağlanabiliyor. Bu da kalıcı bir çözüm oluşturmuyor. Bu durum, her kurumda uygulanan farklı hizmetler ya da personel değişikliği ile artık o destekten faydalanamamak anlamına geliyor. Destek türü fark etmeksizin LGBTİ+’lar söz konusu olduğunda sorumluluk almak istenmiyor. LGBTİ+’ların ihtiyaçları görmezden geliniyor, sınırlı kaynaklarla çalışılıyormuş gibi davranılarak sivil toplum örgütleri sorumluluk alsın istiyorlar. Oysa yerel yönetimlerin kaynakları, sivil toplum örgütlerinden daha fazla. Kaynaklar adil bir şekilde ihtiyacı olan herkes için kullanılmalı. Yerel yönetimlerin sivil toplum örgütleri ile iş birliği yapması sadece sivil toplum örgütlerini değil belediyeleri de güçlendirici bir etkiye sahip. Bu hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli etkiye sahip. Sivil toplum örgütlerinin bu konuda verileri var. Sivil toplum örgütleri ile düzenli görüşmeler yapılarak bu verilere, raporlara göre politikaların üretilmesi gerekiyor. Bununla beraber yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve LGBTİ+’ların çalışmaları için kolaylaştırıcı bir rol üstlenmesi ve LGBTİ+ ‘lara güvenli alanlar oluşturması gerekiyor.


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı, kent hakkı, barınma, sosyal hizmet, siyaset, sağlık hakkı, özel haber, yerel seçim
İstihdam