24/04/2016 | Yazar: Kaos GL

Ateş Alpar ve Salih Ergün, muhafazakar bir ailenin çocuğu Mehmet’in hikayesini anlatan film Yolculuk’un yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı ile söyleşti.

Ateş Alpar ve Salih Ergün, muhafazakar bir ailenin çocuğu Mehmet’in hikayesini anlatan film Yolculuk’un yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı ile söyleşti.

Son dönemde yaşadığımız acıların ardından bizlere dayatılan korku politikaları bir yana dursun artık bunun üzerine yeni şeyler söyleme vaktinin geldiğinin farkındayız. Acılarımız üzerine akıl yormadıkça korkuların bizleri sindireceği aşikâr. Bu duruma yaşamımızın her alanında kendi düsturumuzca bir karşı duruş geliştirmedikçe de yaşatılan bu şiddetin giderek artacağını biliyoruz.

İşte Bağımsız Sinema Merkezi (BSM) tarafından yapılan  “Yolculuk” filmi tam da bu noktada gericiliğin, şiddet kültürünün, muhafazakâr dayatmaların yanı başımızda nasıl şekillendiğini Mehmet'in hayatındaki baskı unsurları neticesinde sürüklendiği noktayı ve hayatını geri alma mücadelesini gösteriyor bizlere. Bir gencin cihatçı gruplara katılmasıyla başlayan öyküsünü, filmin yönetmeni Mustafa Kenan Aybastı ile konuştuk.

Film konusu itibariyle politik İslam kavramının Ortadoğu sınırlarındaki yapılanmalarına dair gözlem fırsatı sunacak bizlere. Peki, bu sürecin içinden geçmiş biri olarak seni o dönemden günümüze bir “Yolculuk”a çıkarsak filmin senaryosu bu kavramın ve sürecin hangi yönlerini bizlere yansıtacak?

Filmin hikayesi elbette bu örgütlenmeler üzerine, ülkedeki gericileşme ve daha bir çok şey üzerine bir şeyler söylüyor fakat bunların hepsini genç bir adamın sinemaya yakışır hikayesini merkeze alarak yapmaya çalışıyor. Yani soruda ki haliyle insanlar bir tür belgesel izleyecekleri izlenimine kapılsınlar istemem. Yolculuk'un bu kavramlar üzerine de konuşan ama aslen genç bir adamın hayatını geri alma ve insan olma mücadelesi üzerine kurulu bir film.

Şehit/Şehâdet” birçok politik yapılanmanın yücelttiği bir kavram ve nitekim filmin baş kahramanı Mehmet’te benzer bir durum yaşıyor. Senin bu durum üzerine neler düşündüğünü merak ediyoruz?

Farklı kullanımları bir yana ben filmin özelinde konuşmayı yeğlerim bu kavram üzerine. Şöyle özetleyebiliriz sanıyorum. Eğer karanlık bir çeteyseniz ve sahiplerinizin emirleri, operasyonları, pazarlıkları, hesapları, savaşları için ölmeye hazır kadrolara ihtiyacınız varsa şehadet ve şehitlik propagandası kaçınılmaz olarak gereklidir. İslamcı müzik gruplarının marşlarına şöyle bir göz atarsanız yüzde doksanının bu kavram üzerine kurulu olduğunu görürsünüz. İnsanlara ölmeyi sevdirmek için yazılmış şarkılar. Yoksul halkımıza bu yobaz kafaların tek önerebilecekleri şeyin ölüm sevgisi ve başka bir dünyaya dair garip vaatler olması sürpriz değil. Ne yapacaklardı? İnsanlara yaşamayı mı önereceklerdi? Özgür olmayı mı vaat edeceklerdi? Elbette ölümü övecekler ve öldürecekler. Onların varlığı bunun üzerine kurulu.

Filmde 90’lardaki yaşantının Mehmet’in hikayesi ile ortaklaştığı noktalar var. Mehmet’in yaşadığı kültürel/hiyerarşik baskının sende kırılması nasıl gerçekleşti?

Benim hikayem ile Mehmet'in hikayesinin pek bir benzerliği olduğunu söyleyemem. Benim maceram komünist olmaya, eşitlik ve özgürlük kavgasında örgütlü mücadele vermeye, yani birilerinin “müridi” olmaktan sınıfımın neferi olma çabasına uzanan bir hikaye.

Mehmet bunca çelişkinin içerisinde bir de âşık oluyor ki yaşadıkları daha da karmaşık bir hal alıyor. Onca karmaşa, benlik yıkımı içerisin de Mehmet’in bu yönünü nasıl inşâ ettiniz, işlediniz?

Bana göre Mehmet'in temel motivasyonu çok yalın. Yaşamak istiyor! O kadar... Bir kadını sevmek, ona dokunmak, sevilmek, merhamet görmek ve merhamet gösterebilmek istiyor. Ama o karanlığın içinde bunlar o kadar da kolay değil. Mehmet burada tercihler yapmak durumunda kalıyor ve biz de onunla beraber o maceranın içinde ilerleyerek tercihlerin bedellerine şahit oluyoruz.

Son olarak film Bağımsız Sinema Merkezi (BSM) tarafından hazırlandı. Bu oluşumun içinden biri olarak BSM neler yapar sizden dinlemek isteriz?

BSM bir grup sosyalist, komünist sinemacının kurduğu, dostlarıyla beraber büyüttüğü. Bugüne kadar 5 filme imza atmış bir film üretim kolektifi. Temel gayesi ise bugün Türkiye'de işçi sınıfının sesini sinemaya taşıyabilmek. İnsanlığın değerlerine, eşitlikçiliğe, özgürlükçülüğe, aydınlanmacılığa, yurtseverliğe bağlı bir sinemayı ayakta tutabilmek, var edebilmek. Ayrıca işçi sınıfının yanında, onun çıkarları ve kazanımları için kamerayı bir silah gibi burjuvazinin kalbine doğrultabilmek. Derdimiz özetle budur.

Film hakkında

Yolculuk’un hikayesinin merkezinde muhafazakar bir ailenin çocuğu olarak kimlik karmaşası yaşayan Mehmet yer alıyor. Bir yanda baskıcı babası, diğer yanda ilişkide olduğu şeriatçı gruplar ve Suriye’de süre giden savaş varken Mehmet ilk büyük aşkıyla da tanışıyor. Kim olduğu ve ne istediği sorusunun cevabını bulması ise umduğu kadar kolay olmuyor. Bu arayış onu, bildiği her şeyi yeniden sorgulayacağı bir yolculuğa sürüklüyor.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam