Yönelim Değil Tercih Rehberi – Hacettepe Fransız Dili ve Edebiyatı

Cinsel yönelimimizi ve cinsiyet kimliğimizi kendimiz seçmesek de nasıl ve nerede eğitim alacağımızı bir yere kadar kendimiz seçebiliyoruz. “Hayatınızın seçimi” midir bilinmez ama üniversiteli olmadan önce iki defa düşünmekte fayda var. Zira fizikçi Albert Einstein boşuna “öğrenmemi engelleyen tek şey eğitimim,” dememiş.

 

Üniversite tercih rehberlerinin tanıtım kataloğu sıkıcılığını bir kenara bırakıp mevzubahis okulları derslere girip çıkmış, kampüste birasını yudumlamış, sıkıntıdan “okulu bırakıp Tibet’e mi kaçsam?” diye hayallere dalmış kanlı canlı öğrencilerden, mezunlardan ve terklerden dinleyelim dedik.

 

Hacettepe Üniversitesi’ni Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi bir geyden dinleyelim:

 

Bölümü seçmemde en büyük etmen Édith Piaf olsa gerek. Bir gün “La vie en rose” şarkısını dinlerken “Neden Fransızca seçmiyorum ki?” dedim kendime fakat bu denli zor olacağını o zaman hiç düşünmemiştim. Tüm tercihlerimi Fransızca yaptım ama aslına bakarsanız ilk tercihim hep İstanbul Üniversitesi olmuştu, tüm yıl İstanbul’a gitmeyi düşünüp kendimi ona hazırlamıştım ama Hacettepe tuttu ki Hacettepe de dil konusunda çok iyi bir üniversitedir. Ankara olmasından kaynaklı olsa gerek biraz endişeli gelmiştim neticede bir İç Anadolu şehri diye düşünerek. Tabi beklediğimden çok daha rahat ve güzel bir ortam buldum. En azından kampüs hayatı gerçekten çok renkli. Başıma geleceklerin hiç birini aklımın ucundan geçirmemiştim. Buraya geldiğimden beri hayatım büyük oranda değişti.

 

Ben 2012 girişliyim, okuldaki birçok şey ben gelmeden iyileştirilmiş. Yemekhaneler, servislerin ücretsizleştirilmesi ve bazı belge ücretlerindeki indirimler vs vs. Ancak ulaşım hâlâ büyük bir sıkıntı. Ankara’nın neresinde oturursanız oturun, tıklım tıklım otobüsler ve bitmeyen kuyruklarla Beytepe’ye ulaşmak gerçekten yorucu bir olay. Bir de buna Beytepe’nin tüm Ankara’dan daha sert soğuğu eklenince olay tam anlamıyla çileye dönüyor. Ama bana sorarsanız Beytepe buna değiyor. Kapüsü gayet yeşil bir alan ve şehrin tüm gürültüsünden uzak ki bu benim için çok önemlidir ve gerçekten ayrı bir dünya. Yeşil vadi ise tam bir huzur ortamı. Tüm o yeşilliğin içinde ufak bir göletle Ankara’da en beğendiğim yerlerden biri. Bir öğrenci olarak gereksinim duyacağınız her şey var. Bir de son olarak Edebiyat Fakültesi gerçekten çok sorunlu bir bina, labirent gibi sene başında bina içinde kaybolmuşluğum dahi var J.

 

Kampüs için kısaca harika diyebilirim, sürekli canlı bir ortamı var. Zaten birçok bölüm Beytepe Kampüsü’nde olduğu için bihayli kalabalık. Ayrıca kampüs içince yurtların olması insanların sürekli orda olmasını sağlıyor ve yurtların son giriş saati olan gece 02:00’a kadar herkes genellikle dışarıda duruyor. Öğrenciler ise genel olarak kendini yetiştirmiş, farklı renklere ve tonlara sahip. Kültürel ve sanatsal aktivitelerin daha çok olmasını beklerdim ama her şeye rağman okunası bir yer.

 

Bence evet ben şahsım adına herhangi bir olumsuzlukla hiçbir zaman karşılaşmadım ya da kimseden de böyle bir şikayet duymadım. Herkes kendi halinde kimse kimsenin tercihlerine, ne giydiğine, ne yaptığına hiçbir şekilde karışılmıyor. LGBT’lerin de zaten fazla bulunduğu bir yer. Henüz resmi olmamış bir öğrenci topluluğu halihazırda var. Tam emin değilim fakat resmi olmak için başvuru yapılmış ve reddedilmiş. Reddeilişinde neyin rol oynadığı konusunu ise hiç bilmiyorum yönetimin homofobisi ya da resmi evraklardaki bir eksiklik de olabilir. Hocalarda genel olarak bir tutumdan sözetmek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Neticede çok ferdi bir mesele, onca insanı tek çatı altında değerlendiremezsiniz tabi ki ama ben herhangi bir olumsuzluk duymadım ve görmedim.

Aslında bu soruyu 3 yıl sonra daha iyi cevaplayabilirm J Şu anda gayet memnunum. Hocalar çok kalifiye ve öğrenci ile yakinen ilgileniyorlar. Edebiyat bölümü olmasından dolayı sürekli bir genel kültür akışına maruz kalıyorsunuz. Alan dışı seçmelilerle de ilgi duyduğunuz herhangi bir konuya  (binicilikten Sanat Tarihine) yaklaşabiliyorsunuz. Öğrenci değişim programlarından çift anadal programlarına kadar birçok seçenek mevcut. Kısacası kendinizi geliştirmeniz için her türlü imkân ve olanakları bünyesinde barındıran bir okul Hacettepe.

 

Ben yurtlarda kalmıyorum fakat kampüsün içinde özel ve devlet yurtları var. Bir de bu yurtlara ek olarak Öğrenci Evleri var. Yani yeterli olmasa da yurt konusunda birçok diğer üniveristeye göre çok daha iyi durumda. Yurtlar ise rahat ve temiz. İnternet ve ısınma konusunda sıkıntı çıkarmıyor ve ücretlerinin de uygun olduğunu düşünüyorum. Yemekhaneler ise benim için bitmek bilmeyen kuyruklar demektir. Okul içinde farklı yerlerde bikaç yemekhane olmasına rağman hâlâ ciddi bir yoğunluk yaşanıyor. Ancak yemeklerin güzel ve ücretin 1 TL olması yemekhaneyi hâlâ vazgeçilmez yapıyor. Burs konusunda devlet bursuna ek olarak okulun kendisinin verdiği burs var. Tüm ülkede olduğu gibi yetersiz ama hiç yoktan daima daha iyidir. Okulun içinde bu kadar çok iş imkânı olmasını beklemiyordum. Üniversitenin kendisinin yaptığı alımlar dışında kampüs içindeki kafe-restoran tipi işlermelerde de iş bulmak mümkün. Tabi şehir merkezinden kenine uygun bir iş bulmak da mümkün.

 

Kesinlikle yine Fransız Dili ve Edebiyatı seçerdim. Zor olması felan bir yana insana birçok şey katan bir bölüm. Ancak içimde hâlâ bir “İstanbul Üniversitesi’ne gitsem nasıl olurdu?” sorusu var. Bu yüzden Hacettepe de yine 2. tercihim olarak kalırdı sanırım.

 

 

Yönelim Değil Tercih Rehberi – Clement’in Boğaziçi’si