22/07/2013 | Yazar: Kaos GL
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni (ODTÜ), çeşitli kaygılardan ötürü ismini vermek istemeyen bir yeni mezundan dinleyelim.
Cinsel yönelimimizi ve cinsiyet kimliğimizi kendimiz seçmesek de nasıl ve nerede eğitim alacağımızı bir yere kadar kendimiz seçebiliyoruz. ‘Hayatınızın seçimi’ midir bilinmez ama üniversiteli olmadan önce iki defa düşünmekte fayda var. Zira fizikçi Albert Einstein boşuna “öğrenmemi engelleyen tek şey eğitimim,” dememiş.
Üniversite tercih rehberlerinin tanıtım kataloğu sıkıcılığını bir kenara bırakıp mevzubahis okulları derslere girip çıkmış, kampüste birasını yudumlamış, sıkıntıdan “okulu bırakıp Tibet’e mi kaçsam?” diye hayallere dalmış kanlı canlı öğrencilerden, mezunlardan ve terklerden dinleyelim dedik.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni (ODTÜ), çeşitli kaygılardan ötürü ismini vermek istemeyen bir yeni mezundan dinleyelim:
Okulunu/bölümünü nasıl seçtin? Başına geleceklerin farkında mıydın?
Ailemin bir baskısı olmadan tamamen kendi isteğimle bölümümü seçtim. Ankaralı değilim; tercih dönemi öncesinde Ankara’yı hem şehir dışı hem de memleketime uzak diye seçmiştim. Ayrıca içten içe okulumun “LGBT dostu”, veya en azından diğer üniversitelerden daha içerici bir okul olduğunu umuyordum. Bu “önyargımda” haksız çıkmadım. Gerçekten ODTÜ’nün İİBF ve Beşeri Bilimler gibi fakülteleri hem okulun mühendislik bölümlerinden hem de diğer üniversitelerden çok daha “hoşgörülü”. Ama sorun tam da bu: LGBT bireylere olan yaklaşım hiyerarşik hoşgörünün duvarlarına tosluyor ve bir tür sapkınlığın affedilmesi ve üzerinin örtülmesi olarak kalıyor. Toplumu ve politikayı analiz ettiğini bildiren bölümümde LGBT olma haliyle ilgili ilk cümleyi 7. sömestrimde duydum; heteroseksüel olmayanlar genelde “vb.” kısaltmasıyla geçiştiriliyorlar. Son olarak önemli bir not düşmeliyim; söylediklerim sadece benim bölümümde gördüğüm muameleyi kapsıyor; mesela Mühendislik bölümlerini tercih edecekler daha kötü deneyimlere hazır olsunlar, homofobik hocalar dâhil. Neyse ki benim bölümümde bana her zaman destek olan arkadaşlarım mevcuttu, pek çok arkadaşım da ben kendilerine açıldıktan sonra benle arkadaşlıklarını bitirmediler. Eskilerden duymadığımız bu gelişmeyi okulda son yıllarda etkili bir çalışma yürüten ODTÜ LGBT’ye borçlu olduğumuzu düşünüyorum. ODTÜ’lülerde başlayan değişimin hocalara, ders programlarına ve kurumsal yapıya da yansıması dileğiyle…
Okulunda en sevdiğin ve sevmediğin şeyler neler oldu?
Sevdiğim şey: kampüs, kampüs, kampüs. ODTÜ’nün dillere destan bir kampüsü vardır. Eğer yurtta kalıyorsanız, kimi zaman haftalarca dışarı çıkmadan kampüste ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. Özellikle final dönemlerinde işe yarayabiliyor. Sevmediğim şeyler ise, okul bürokrasisinin öğrenciden fazla bağımsız hareket etmesi; öğrenciden gelen taleplerin boşa çıkması, bir LGBT topluluğunun kurulmasının engellenmesi gibi (herhalde Türkiye’nin genelinde böyledir) ve yurtların durumu; yurtlarda fazla insanca yaşam beklemeyin arkadaşlar (odalar küçük, gerektiği kadar temizlenmiyor, banyo ve tuvaletlerin durumları da her yurtta iyi değil) , hele LGBT iseniz yurt yaşamı daha da bunaltıcı olabiliyor.
Kampüs ortamı genel olarak nasıldı?
Kampüsta inanılmaz bir ürün ve fiyat çeşitliliği var. Üstelik pek çok hizmeti de öğrenci olduğunuz için dışarıdan çok daha ucuza alabiliyorsunuz; havuz, spor salonu, halı saha, hatta plaj voleybolu sahası gibi. Aynı zamanda kampüs o kadar yeşil ki, binalar bazen ağaçların arkasında kaybolmuş gibi görünüyor. Kampüsten ringlerle ulaşabileceğiniz Eymir Gölü de ODTÜ’lülerin hizmetinde; kürek takımına katılmak ilginç bir deneyim olabilir. Kampüs hafta içleri cıvıl cıvıldır; ancak bu hiçbir zaman insanı boğan bir gürültüye dönüşmez. Hafta sonları ise ıssızlaşır ve size daha dün ana-baba günü gibi olan yerde sevdiğinizle yakınlaşma fırsatı verir. Şenlikler de oldukça renkli geçer; benden size küçük bir tavsiye: öğrenci kimliğinizi dışarıdan arkadaşını konsere sokması için hiç kimseye ödünç vermeyin. :)
Kampüste bu yıl üçüncüsü düzenlenen Onur Yürüyüşlerini de unutmamak lazım. Yüzlerce kişiyle yapılan yürüyüşlerin –bildiğim kadarıyla- Türkiye’de bir benzeri yok. Yani ODTÜ’nün kendine has bir Onur Yürüyüşü bile var artık.
Okulun LGBT’ler için tercih edilesi bir yer mi sence? Öğrenci toplulukları, yönetimin tutumu, hocaların anlattıkları şeklinde düşünebilirsin bu soruyu.
Elbette hiçbir yer cennet değil. ODTÜ de LGBT’ler için cennet değil. Özellikle okul bürokrasisi resmî topluluk kurma denemelerinde LGBT’lere, ODTÜ’ye dışarıdan saldıran muhafazakârlardan daha ilerici cevaplar veremedi. Tersine oldukça saldırgan ve LGBT düşmanı bir dil kullanıldı ve YÖK/AKP ikilisinin tavrından ayırt edilemedi. Tabii ki bunun cevabını olabildiğince aldılar.
Öğrenci topluluklarına çok fazla bir katılımım olmadı ancak çeşit çeşit topluluk mevcut. Homofobiklerin güçlü olduğu topluluklar elbette var. Ama asıl sorun LGBT olma hallerinin konuşulamıyor olması. Sosyal bilimler toplulukları çok daha iyi durumda ve pek sorun yaşanacağını sanmıyorum.
Hocalara gelirsek, politik bir bölüm okuduğum için hiçbir zaman aşırı LGBT karşıtı söylemlerle karşılaşmadım. Ancak derslerde LGBT’lerle ilgili soruları cevaplayabilen hoca pek yok. Genelde cevaplar “evet onlar da eziliyor, buna karşı örgütlenip mücadele etmek gerek” şeklinde oluyor. Ama en azından köstek olmuyorlar, hatta sizi “bilen birine” yönlendirebilecek hocalar da var.
Bence ODTÜ’nün pek çok bölümü LGBT’ler için uygun bölümler. Ama özellikle “belli olan” veya ben kendimi gizlemem diyen arkadaşlar mühendislik bölümlerini yazarken tekrar düşünmeliler.
Okulunun eğitiminden memnun kaldın mı?
Genel olarak memnun kaldım. Okul, dersler dışında pek çok eğitim fırsatı da sunuyor: kariyer fuarları, kongreler, konferanslar, dünyaca ünlü müzisyenlerin getirilmesi, müzik festivalleri gibi. Dersleriyse geniş bir yelpazeden seçebiliyorsunuz. Ama genelde kontenjan çabuk doluyor, dolayısıyla 3. ya da 4. sınıfa kadar bekleyebiliyorsunuz istediğiniz –mesela- Güzel Sanatlar dersini alabilmeniz için.
Yurt, yemekhane, burs, iş imkânı babında ne umdun, ne buldun?
Yurtlar eğer şehir dışından gelen biriyseniz, kolay çıkıyor. Ama gene de okulun başlamasından önce, ilk birkaç ay kalmalık alternatif yer ayarlamakta fayda var. Bazen Ekim’i Kasım’ı bulabiliyor yurt çıkması. Tabii ki yurtlar LGBT’ler için yaşaması zor yerler. Ama kimin için değil ki. Fobik şakalar, el hareketleri çekilmiyor; ancak kendi kaçış veya mücadele yollarınızı belirlemelisiniz. Ve unutmayın, bu olay tüm Türkiye’de böyle.
Okulun bulunduğu şehir, üniversiteli bir LGBT için neler sunuyor?
Ankara, bence, LGBT’lere sadece İstanbul’dan daha az şey sunuyordur. Hele Anadolu’nun bozkırına bakınca bir vaha gibi. Eğlenmelik mekân fazla yok. LGBT’lere yönelik mekân ise bir veya iki tane. Çoğu işletme transfobik olduğu için eğlenseniz bile bir süre sonra politik sebeplerden ötürü oradan soğuyabiliyorsunuz.
Çok yüksek ihtimalle gene Ankara’yı seçerdim, çünkü küçük bir yerden geldiğim için eğlenmelik mekân arayışım çok üst düzey değil. Kendinize homofobik olmayan insanlardan bir koza örebiliyorsunuz. Yani Ankara’daki öğrenci kesimi bu konuda belli bir bilinç düzeyine gelmiş durumda. Üniversite ve bölüm olarak ya ODTÜ ya da Bilkent’in mezun olduğum bölümlerini seçerdim.
Eğer siz de okulunuzu kendi deneyimlerinizden yola çıkarak anlatmak isterseniz yazıda geçen soruları cevaplayıp 2 fotoğrafla birlikte web@kaosgl.org adresine gönderebilirsiniz.
Etiketler: insan hakları, eğitim