17/07/2013 | Yazar: Kaos GL
Kafkas Üniversitesi’ni, Rus Dili ve Edebiyatı 2. sınıf öğrencisi Ozan Uğur’dan dinleyelim.
Cinsel yönelimimizi ve cinsiyet kimliğimizi kendimiz seçmesek de nasıl ve nerede eğitim alacağımızı bir yere kadar kendimiz seçebiliyoruz. ‘Hayatınızın seçimi’ midir bilinmez ama üniversiteli olmadan önce iki defa düşünmekte fayda var. Zira fizikçi Albert Einstein boşuna “öğrenmemi engelleyen tek şey eğitimim,” dememiş.
Üniversite tercih rehberlerinin tanıtım kataloğu sıkıcılığını bir kenara bırakıp mevzubahis okulları derslere girip çıkmış, kampüste birasını yudumlamış, sıkıntıdan “okulu bırakıp Tibet’e mi kaçsam?” diye hayallere dalmış kanlı canlı öğrencilerden, mezunlardan ve terklerden dinleyelim dedik.
Kafkas Üniversitesi’ni, Rus Dili ve Edebiyatı 2. sınıf öğrencisi Ozan Uğur’dan dinleyelim:
Okulunu/bölümünü nasıl seçtin? Başına geleceklerin farkında mıydın?
Okulumu seçtiğim yıl yine Rus Dili ve Edebiyatı okuyabileceğim başka üniversiteler de çok rahat geliyordu. Aslında hayalim Ankara Üniversitesi idi ama daha idealist davranıp biraz da içten içe âşık olduğum Kars’ı yazdım. Gazi, Kayseri ve Konya hiç cezbedici gelmiyordu. Kazandığım halde oraları yazmadım bile ve tek tercihle hem de çok çok üzerindeyken Kafkas Üniversitesi’ni yazıp geldim. Kars’ı biraz tanıyor ve dediğim gibi içten içe de daha önce yaşadığım bir ilişki dolayısıyla bu şehre âşık olduğumu hissediyordum. Küçük bir Anadolu kenti modundaydı. Politik ve sosyal ilişkiler diğer şehirlerden çok farklıydı. Gelirken açılma gibi bir düşüncem yoktu. Ama bu beyaz, uykusuz ve uzak kentte düşünmeye ve okumaya kısacası aslında inzivaya çekilmeye çok zamanınız oluyor. Tüm bu duyguları yaşarken yalnız olmadığımı da fark ettim. Sınıf arkadaşım (ileride ev arkadaşım olacaktı) eşcinseldi. Politikaya uzak, benim hayata bakışımın ise çok dışında bir yaşam tarzı vardı ama farklılıklarımızla bir araya geldik. Aynı dönemde bir anda karar verip Kaos GL’nin “Şanlıyoruz” kampanyasına katıldım. Sınıf arkadaşıma da bahsedince o da katıldı kampanyaya. Asıl macera böyle başladı. Tek tek insanlara açılmadım ben. Daha doğrusu buna gerek kalmadı zaten sohbetlerin doğalında ortaya çıkıyordu filan filan…
Okulunda en sevdiğin ve sevmediğin şeyler neler oldu?
Çok öyle sevdiğim bir yönü filan yok okulun. Okumayı ve öğrenmeyi seviyorum ama bunu bir okulda bu biçimde yapmak doğru gelmiyor. Kaldı ki öyle sosyal faaliyetleri bilmem neleri de yok yani. Ben Kars’ı seviyorum daha çok. Kimseye şu sebeple yazmalısın demem. Ben şehre âşık olduğumdan geldim. Ama aradığınızı bulamayabilirsiniz. Bir üniversiteden çok her şeye benziyor :)
Kampüs ortamı genel olarak nasıldı?
Kampüs dediğin yer zaten kocaman bir bozkırın ortasında 10 tane binadan ibaret. Her yerde de takılamazsınız yani. Fen-Edebiyat kantininde oturmak biraz ülkücü, biraz da karanlık sevici olmayı getiriyor mesela. Eğitim kantini daha sosyal ve demokrat bilmem ne insanlar için. Daha açık kafalar. Ama eğer “ibne” olduğunuzu açıkça söylüyorsanız ya da “ataist” olma durumunuz konuşulduğunda yüksek sesle “ben bir ateistim ve iyi olmaktan başka bir şeye inanmıyorum” diyorsanız ara ara uyarı alıyorsunuz. Benim güvendiğim başka şeyler de var okulda aslında. Siyasî çevremin olması ve genelde insanların ebatlarımdan dolayı benden korkması gibi :)
Okulun LGBT’ler için tercih edilesi bir yer mi sence? Öğrenci toplulukları, yönetimin tutumu, hocaların anlattıkları şeklinde düşünebilirsin bu soruyu.
Sırf LGBT olduğu için kimse gelmez okula. Öyle bir ortam da yok zaten. İki “ibne”nin zorla kurduğu bir homofobi ve transfobi karşıtı platform var. Çevremizde daha çok heterolar var. Burada kendi hayatınızı kurarsanız bir anlamı var. Öyle direkt eşcinsel olarak sosyalleşebilme ihtimaliniz yok. Mesela biz önce bir eve çıktık birlikte, daha sonra bu evi bir “komün evi” haline getirdik ve hemen ardından platformu kurduk. Kendi arkadaş çevremizi oluşturduk diyelim… Çünkü genel anlamda bir homofobi ve transfobi söz konusu. Bir arada durmaktan başka seçeneğimiz yok…
Okulunun eğitiminden memnun kaldın mı?
Öyle çok bir eğitim durumu filan yok okulun. Sadece rahatsın hocalarla, daha samimisin büyük okullara göre, o kadar.
Yurt, yemekhane, burs, iş imkânı babında ne umdun, ne buldun?
Biraz sıkıntılı bu konuda. Yemekhanede haftalık fişler alınıyor ve günlük yemek 1.5 TL’ye filan denk düşüyor. Genelde çok etli yemekler bölgenin yemek kültüründen kaynaklı. Vejetaryen ve veganlar için oldukça elverişsiz. Yurt, erkek öğrenciler için ciddî bir sıkıntı çünkü cemaate bağlı olmayan tek erkek yurdu berbat bir halde. Kadın arkadaşlar için cemaate bağlı olmayan yurtlar filan var tabi ama fiyatlar oldukça tuzlu… İş bulmak biraz zorlasa da çok zor olmasa gerek, ancak asıl mesele çalışmakta. O bayağı zor işte. Çünkü patronlar çok sömürüp az para verme peşinde. Şehrin bütün ekonomisi öğrenci üzerinden yürüdüğü için herkes öğrenciye bir vurma peşinde.

Hiç bir şey sunmuyor. Gabile’de takılıp kendinize seks partneri bulabilirsiniz. Ancak bunlar da genelde abaza tiplerdir. Görüşmemek genel anlamda en doğrusu. Küçük bir kent, hemen tanınırsınız. Eğer görünürlük probleminiz varsa bir sıkıntı yani. Sosyal hiçbir hakkınız da yok.
Son olarak, tercih rehberini yeniden alsan eline ne seçerdin?
Ankara olurdu büyük ihtimalle; ama sırf DTCF olduğu için. Benim için mekân pek fark etmiyor çünkü. Genelde ortalama aynı arkadaş çevresiyle takılıyorum. Bundan daha farklı olmazdı hayatım başka bir şehirde. Sadece devlet tiyatrosu, alternatif sinema, daha fazla sosyal etkinlik ve eylem olurdu o kadar :) Bütün bunlara rağmen Kafkas Üniversitesi yazan arkadaşlar bana ulaşabilir, yardımcı olmaya çalışırız :)
Etiketler: insan hakları, eğitim