29/12/2011 | Yazar: Kaos GL

Kadına yönelik şiddete karşı gündemde olan yasa taslağı ile ilgili bu gelişme üzerine Şiddete Son Kadın Platformu, ‘Devletin Görevi Bazı Nikâhlı Kadınları Değil ‘Her Kadını’ Şiddetten Korumaktır!’ açıklama yaptı.

Zihniyet de Değişmiyor Yasa da! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kadına karşı şiddet yasa taslağındaki “yakın ilişki içinde yasayanlar” kavramı Başbakanlık tarafından taslaktan çıkarıldı.

Kadına yönelik şiddete karşı gündemde olan yasa taslağı ile ilgili bu gelişme üzerine Şiddete Son Kadın Platformu, “Devletin Görevi Bazı Nikâhlı Kadınları Değil “Her Kadını” Şiddetten Korumaktır!” başlıklı bir açıklama yaptı.
 
Kaos GL Derneğinin de bileşenleri arasında bulunduğu, 222 kadın örgütünü çatısı altında toplayan Şiddete Son Kadın Platformu, 27 Aralık 2011 günü Bakanlıkta yaptıkları toplantıda, tasarıdan Başbakanlık tarafından “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesinin çıkartıldığı bilgisinin kendilerine aktarılmadığını belirtti.
 
Gelişmeyi toplantı sonrasında basından öğrendiklerini açıklayan Platform üyeleri yaptıkları açıklamada, bu durumun, “Bakanlık ile kadın örgütleri arasındaki ilişkinin şeffaf bir biçimde yürütülmediğinin somut bir göstergesi” olduğunu söylediler.
“Türkiye kadınları şiddetten korumadığı için mahkûm edilen ilk devlet”
 
Türkiye’nin kadınları şiddetten korumadığı için AİHM tarafından mahkûm edilen dünyadaki ilk devlet olduğunun hatırlatıldığı açıklamadan satır başları şöyle:
 
“Biz 1996 yılından beri mücadelesini verdiğimiz bu yasa taslağının önerilerimizle biraz daha geliştirilmesini beklerken, Başbakanlıktan eldeki taslağı bile daraltan bir müdahalenin gelmiş olması vahimdir.”
 
“İmam nikâhlı iliksilerden resmi nikâh imkânı olmayan zorla erken evlendirilmiş kız çocuklara; aynı çatı altında nikâhsız yaşayanlardan, birlikte oturmadıkları halde bir ilişki içinde olanlara kadar, Türkiye’de yaşayan milyonlarca kadın şiddet yaşamaktadır. Başbakanlığın “yakın ilişki içinde yaşayanlar” ifadesini yasa taslağından çıkarması, yukarıda sözü edilen kadınları iki, üç kat mağdur etme sonucunu doğuracaktır.”
 
“İzleme ve denetleme mekanizması kadın örgütlerini dışlıyor”
 
“Taslakta, kadın örgütlerinin içinde olduğu etkin bir izleme ve denetleme mekanizmasının olmaması büyük bir eksikliktir. Bunun yerine tasarı, kadınların ve varsa çocuklarının Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı denetimli serbestlik bürolarında, suçlular ve hatta tekrar tekrar suç işleyenler ya da özel tehlikeli suç işleyenlerle aynı yerde bulunmaları sonucunu doğuracak bir mekanizma kurmayı öngörmektedir. Bu da kadınları ve çocuklarını saldırganlarla karşı karşıya getirecek ve yepyeni mağduriyetlere neden olacaktır.”
 
“Taslak ‘İstanbul Sözleşmesi’ne de uymuyor!”
 
“İstanbul Sözleşmesi’nde kadına karşı şiddet vakalarında yargının hiçbir aşamasında “uzlaşma ve arabuluculuk” girişiminde bulunulmaması gerektiği açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, taslakta aile içi şiddet vakalarına özgü özel dinamikler göz ardı edilerek ısrarla bu yasağa yer verilmemektedir.”
 
“Bildirim yükümlülüğünün getirilmesi son derece tehlikelidir”
 
“Psikiyatr, psikolog, avukat gibi özel çalışsan bazı mesleklere ve kadın danışma merkezleri gibi tüm kadın örgütlerine bildirim yükümlülüğünün getirilmesi son derece tehlikelidir. Bu konu, kadınları tüm yasal hakları ve prosedürler konusunda bilgilendirilme niteliğiyle sınırlı olmalıdır.”
 
“Göreve çağırıyoruz!”
 
Kadın örgütleri olarak hazırladıkları taslaktaki her bir önerilerinin yaşamsal önemde olduğunu belirten Şiddete Son Kadın Platformu, “taslağımızın mevcut haliyle, bir an önce yasalaşmasını ısrarla talep ediyoruz” açıklaması yaptı ve Bakanlığı göreve çağırdı.
 
“Bizler Başbakanlığı, Bakanlar Kurulu’nu ve kadından sorumlu olması gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı, kadınları şiddetten korumak üzere kadın örgütlerinin on yıllara dayanan deneyimlerini ciddiye almaya ve işlevsel, etkin ve amacına uygun bir yasa çıkarmaya, kısacası göreve çağırıyoruz!”
 
Zihniyet de yasa da değişmiyor!
 
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde yer alan Kadına Yönelik Ayrımcılık ve Şiddetin Önlenmesi Çalışma Grubu’nun gerçekleştirdiği toplantıda, “genelgeler, hukuki altyapı bir yana, kadına yönelik şiddetle mücadelede zihniyet önemli” diye konuşmuştu.
 
Bakan Şahin, gazetecilere yaptığı dünkü açıklamada ise “yakın ilişki kavramının uygulamada birçok hâkime göre soyut bir kavram olduğunu, uygulamada sorun yaratabileceğini” söyledi.
 
Gelişmeyle birlikte “medeni durum, karşılıklı ilişki içinde olup olmama, cinsiyet kimliği, sağlık durumu” gibi muhtemel ayrımcılık tehlikeleri giderilmemiş olacak.
 
KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI
 
 
Bakanlık binasının fotoğrafı Kaos GL arşivinden 

Etiketler: kadın
İstihdam