05/01/2019 | Yazar: Tarık Şimşek

Ankara’da LGBTİ temalı etkinlikler yasaklanmış durumda. Bu yüzden “şehrimize bir film gelmesi” Akdeniz oluyor LGBTİ’ler için.

Atilla Dorsay’ın geçen sene, Sebastian Lelio’nun A Fantastic Woman/Una Mujer Fantastica hakkında yazdığı “transfobik” incelemesini kendimizce karalamaya çalışmıştık. Bazı sinema yazarları twitter hesabından, “kendilerince” destek verip, Atilla Dorsay’ın transfobik yazısına eleştiri getirmişlerdi.

Atilla Dorsay bu eleştirileri dikkate almayıp, benim için şimdiden senenin en iyi filmlerinden olacak Lukas Duhont’un  Girl filmine yine transfobik bir bakış ile yazmış. İlgili yazıyı üzülerek bırakalım.

Yazıyı tek yek inceleyeceğim, A Fantastic Woman’da yaptığım gibi. Aynı zamanda “Girl” filminin bana göre neden son zamanların en iyi LGBTİ temalı filmi olduğunu açıklamaya çalışacağım.

Yazının başlığı: Erkek bedenine hapsolmuş kız olmanın ızdırabı. Aslında kendince “hoşgörü” ile yaklaşmış, “Atanmış cinsiyeti Erkek olan Lara’nın mücadelesi” olsa başlık doğruya en yakın tabiri bu olur. Sinemada LGBTİ temsiller hep, mağdur, “ruh sağlığı bozulmuş”, travmatize, “istismara maruz kalındıktan sonra değişen” karakterler olarak yansıtılmaya çalışıldı. Atilla Dorsay hala bu geleneği sürdürüp, Lara’yı mağdurlaştıran, “kadın olmak isteyen romantik erkeğin dramı” gibi yansıtan bir başlık ile, yukarıdaki temsile ters düşmemiş.

Öte yandan, belki asıl tema olan çift-cinsiyetlilik olayı. Ve bunun hassas bir ruhta yaratacağı fırtına.”

Yoruma gerek olmayan, LGBTİ 101 Dersi alması gereken bir tanım. Çift cinsiyet nedir? Daha önce duymadığım bir şey? İnterseksüellik ise, çift-cinsiyetlilik değil o. Burada başka bir şey demek istemiş sanırım. Doğru tanımı “asıl tema olan Lara’nın trans geçiş sürecinde yaşadığı zorluklar” ya da “Lara’nın cinsiyet inşasında yaşadığı zorluklar” Bir görüşe göre; aslında hepimiz bir nevi trans geçiş sürecindeyiz, mesela spor salonuna kaslarını daha “erkeksi” göstermek için büyüten bir atanmış erkek de, estetik salonunda botoks, meme büyütme ameliyatı yapan bir kadın da kadınlıklarını erkekliklerini gösterebilmek adına geçiş süreci oluyor. Epilasyon aleti, geçiş sürecinin bir parçası, traş makinesi de.

‘müstesna’ yaratık..”

Lara’yı oynayan Victor Polster’i övmeye çalışırken, sırf trans karakteri oynadığı için “yaratık” demiş diye algılıyorum yazının gelişinden.

Girl, inanın Atilla’nın anlattığı gibi, “hassas ruhlar, romantizm, arabesk, oh my god! Ağlayalım” filmi değil. Bale yapmak isteyen ve baledeki beden süreçleri ile trans geçiş süreçlerini eşdeğerde tutan, bir nevi yukarıda bahsettiğim türden, “hangisi geçiş?” dedirten enfes bir film. 2011’de Tomboy filminde Celine Sciamma’nın yaptığının bir adım üstüne çıkarak, karakter odaklı, omuz üstü çekimleri ile kendinizi Lara’ya yakın hissedip bir yandan da Lara’nın sakinliğine “sinir olacağınız” bir ilk film.

Atilla Dorsay’ın A Fantastic Woman yazısı yanında “Girl”ü beğendiğinden olacak, “hiçbir şey değil” diyeceğiniz, abarttın sen de nidaları ile sesleneceğiniz bir yazı belki de.

Transfobi karşıtı olmak neden bu kadar önemli?

Başta sağlık olmak üzere, eğitim, sosyal, aile ve çalışma hayatından mahrum bırakılan trans bireylerin başlıca sorunu toplumsal olarak transfobiden kaynaklanmaktadır. Transfobi, kendini her alanda içkin bir şekilde göstermektedir, - daha birkaç ay önce, Nihat Hatipoğlu’na katılan, sorduğu soru üzerine, uzman olmayan Hatipoğlu, verdiği cevap ile soru soranı yalnızlaştırmıştır. – Tıpkı Hatipoğlu gibi Dorsay da transfobiyi pekiştirerek, sinemada, medyada yanlış temsil ettirerek, trans bireyleri yalnızlaştırıyor ve her alandan dışlanan transları bu alanda da dışlanmasına vesile oluyor. Transfobi karşıtı olmak bu yüzden önemli.

Bu yüzden T24’ün yazıyı yayımlanırken, yukarıdaki asıl “hassasiyeti” anımsayıp, gerekeni yapması önemli. Geçen sene aynı tarz ile yayınlanmış ve ses getirmiş transfobik yazıya bu kez de bir şeyler söylenmesi gerekmez mi? Editörlerin mesela KaosGL.org haber ekibine danışması, ya bu yazıda bir şeyler yanlış gibi demesi kontrol etmesi gerekmektedir.

Son olarak da SİYAD’ın “artık” bir ses çıkartması, cinsiyetçi söylemlere karşı çıkarılan seslere bir de homofobik/transfobik yazılara, söylemlere bir karşı duruş sergilemesi, sinema ile ilgilenen LGBTİ’ler için de motivasyon kaynağı olacaktır. Diğer yazıdaki gibi, sadece “köşelerinde” “ses çıkartmamaları” SİYAD’ın “neye karşı” olacağının da göstergesi olabilir.

Atilla’nın haberi yok ama, sevgili SİYAD, 18 Kasım 2018’den beri Ankara’da LGBTİ temalı etkinlikler Ankara Valiliği’nce yasaklanmış durumda. Bu yüzden “şehrimize bir film gelmesi” Akdeniz oluyor LGBTİ’ler için. Kişisel olarak verdiğim bu tepki umarım, daha da yaptırıma dönüşebilir sizin için. Buralarda yaşayan binlerce Lara için.

Son olarak gidin “her şeye rağmen” filmi izlemesini öneririm. Bütün filmler politiktir. İnadına izleyin.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam