08/06/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Genel seçim sonuçları; o kadar homofobik nefret söylemi ve hedef göstermeye rağmen, eşcinsel ve transların insan haklarını savunmanın oy kaybettirmediğini gösterdi.

Genel seçim sonuçları; o kadar homofobik nefret söylemi ve hedef göstermeye rağmen, eşcinsel ve transların insan haklarını savunmanın oy kaybettirmediğini gösterdi.
 
7 Haziran genel seçimleri beklenenin aksine sakin bir ortamda geçti. Resmi olmayan sonuçlara göre HDP’nin yüzde 13’lük bir oy oranıyla barajı geçtiği, AKP’nin ise büyük bir düşüş yaşayarak yüzde 40 oyla vekil sayısının 250 bandına düştüğü seçimin etkisi Türkiye siyasetini uzunca süre etkileyecek gibi duruyor.
 
Seçim sonuçlarını genel anlamıyla demokrasi ve insan hakları özelde ise LGBTİ hakları açısından değerlendirdiğimizde şimdiden şunları söyleyebiliriz:
 
-Eşcinsel ve trans haklarını savunmanın oy kaybettirmediği yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından bir kez daha ispatlandı. Seçim süreci boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve AKP kurmayları tarafından eşcinsel haklarını savunduğu için sürekli hedef haline getirilen HDP, oy kaybetmedi. Aksine yüzde 10 seçim barajını geçip geçmeyeceği tartışılırken yüzde 13’lük bir başarıya imza attı. Kesin sonuçlar belli olmasa da 80 kadar HDP milletvekilinin yeni mecliste olacağı konuşuluyor.
 
-LGBTİ hakları ilk kez bir seçim sürecinin temel gündemlerinden biri oldu. Özellikle son hafta AKP’nin merkezi bir karar sonucu olduğu çok belli bir şekilde homofobik nefret söylemini ısrarla kullandığına şahit olduk. Kürt coğrafyasında HDP’ye kayan oyları kendisine geri çekmek için “Lut kavmi” üzerinden nefret söylemi geliştirmekten çekinmeyen AKP, Kürt illerinde Türkiye’nin genelinde olduğundan daha fazla oy kaybetti. Seçmen AKP’nin homofobik nefret söylemine dayalı seçim kampanyasına prim vermedi.
 
-İlk kez seçimlerde iki siyasi parti, HDP ve CHP açıktan LGBTİ haklarını savunacaklarını ilan etti. CHP’nin “Yaşanacak Bir Türkiye” seçim bildirgesinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı yasal mücadele vurgusu yer aldı. HDP ise “Büyük İnsanlık Bildirgesi”nde LGBTİ hakları için “Bizler Gökkuşağı” bölümü ayırdı. LGBTİ’lerin anayasal eşitliği; sosyal, ekonomik hakları ve yaşanan ayrımcılığa karşı hem toplumsal hem de parlamenter düzeyde mücadele edeceğini belirtti.
 
-HDP’nin anti-demokratik yüzde 10 barajını aşmasıyla birlikte, baraj fiilen yok edilmiş oldu. Önümüzdeki dönem parlamentonun ilk tartışmalarından birinin barajın kaldırılması olacağını öngörebiliriz. 1980 darbe rejiminin Kürtleri dışarıda bırakmak için icat ettiği baraj, Kürt siyasi hareketi ile diğer birçok ezilen grup ve siyasi oluşumun ittifakı olan HDP yoluyla işlevsizleştirildi. HDP’nin barajı geçmesiyle birlikte AKP’nin az oyla çok milletvekiline sahip olduğu adaletsiz durum bir nebze de olsa giderildi. AKP’nin milletvekili sayısı 250’lere kadar düştü. Bu yolla CHP’nin vekil sayısı da bir nebze azalsa da, AKP karşısında oransal olarak güçlendi.
 
-AKP’nin yeni mecliste Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkan olmasını sağlamak için anayasal değişikliği yapabilecek kadar sandalyesi olmayacak. Aynı şekilde kesinleşmeyen sonuçlara göre AKP’nin tek başına hükümeti kurabilmesi de uzak bir ihtimal olarak duruyor. Koalisyon ihtimallerinin de zayıf olduğu düşünüldüğünde, en kuvvetli ihtimal salt çoğunlukla güvenoyu alan zayıf bir hükümetin kurulması. Ancak her ihtimalde de AKP’nin parlamentodaki tek söz sahibi siyaset olması döneminin kapandı.
 
-Önümüzdeki dönemin hem çok çeşitli bir parlamento hem de HDP ve CHP listelerinden çok sayıda insan hakları savunucusunun meclise girmesi dolayısıyla haklar açısından olumlu bir dönem olacağını söyleyebiliriz. LGBTİ Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan HDP ve CHP’li milletvekillerinden birçoğunun seçilmesi uzun dönemde Meclis’te daha fazla gökkuşağı olacağı anlamına geliyor. Aynı şekilde kapsamlı bir bildirgeyle LGBTİ haklarını temel gündemlerinden biri haline getiren HDP’nin bütün milletvekillerinin de homofobi ve transfobiye karşı mücadelenin bir parçası olacağı iddiasının gerçekleşmesi de bu süreci güçlendirecektir. Seçimlerden önce HDP yetkililerinin “550 LGBTİ aktivisti milletvekili adayı” söylemleri kesin sonuçlar YSK tarafından açıklanmasa da “80 homofobi ve transfobi karşıtı” milletvekili diye yeniden düzenlenebilir.
 
-Tek başına iktidara alışık bir siyasi partinin yeni süreçte nasıl bir yol izleyeceği, baskıcı tutumların kendisine oy kaybettirdiğini görüp görmeyeceği ise önümüzde büyük bir soru olarak duruyor. Meclis aritmetiği ve hükümet olasılıkları hakkında kesin konuşmak için erken olsa da kesin olan bir şey var: Demokrasi, insan hakları ve özelde de LGBTİ hakları açısından birçok olumlu gelişmeye gebe bir süreç bizleri bekliyor. HDP’nin katılımcı, radikal demokrasi temelinde gelişen, temel hak ve özgürlükleri koruyan bildirgesi ve yine CHP’nin seçim süreci boyunca temel hak ve özgürlüklere vurgu yapan kampanyası yeni süreçte bütün siyasi partilerin önüne zorlu sınavlar koyuyor. Toplumun daha fazla özgürlük ve eşitliği arzuladığı, belki de hiç olmadığı kadar demokratikleşme istediği bir dönemde bütün siyasi partilerin ya kendini yenilemesi ya da programlarında yer alan vaatlerini pratiğe dökmesi gerektiğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.  

Etiketler:
nefret