04/05/2018 | Yazar: M A

LGBT+’sız demokrasi ve eşitlik hiçbir zaman gerçek anlamıyla bir demokrasi ve eşitlik olmayacaktır.

Hepimizin bildiği gibi 24 Haziran günü Türkiye erken seçim ile hem cumhurbaşkanını hem de milletvekillerini seçecek. Her ne kadar milletvekili adaylarına dair kesinleşmiş bir durum söz konusu olmasa da LGBT+’ların taleplerinin çeşitli çevrelerde yavaş yavaş konuşulmaya başlandığını görüyoruz. Bu sebeple ben de Türkiye’deki LGBT+ hareketinin geçmişten bugüne süregelen taleplerini değerlendiren ve hatırlatan erken seçime uygun “erken” bir yazı yazmak istedim.

Parlamenter siyasetin temsiliyet ilkesini düşünürsek, LGBT+’ların kendileri hakkında olumlu açıklamalar yapan heteroseksüel-natrans politikacılara değil bizzat kendi sorunlarını ifade etmelerine aracı olacak LGBT+ politikacılara ihtiyaçları vardır. Türkiye siyasi tarihinde hiçbir parti seçilebilecek bir yerden LGBT+ aday göstermediği için LGBT+lar açısından bir temsilin bugüne kadar gerçekleşmediğini biliyoruz. Böylesi bir temsiliyet gerçekleşmediği sürece herhangi bir partinin LGBT+’lar konusundaki olumlu açıklamalarını memnuniyetle karşılamak LGBT+ mücadelesini en temel hukuki, sosyal ve ekonomik taleplerinden uzak bir yere götürür.

LGBT+’lar hakkında olumlu açıklamalar yapmak, LGBT+’ların hayatın her alanında yaşadıkları ayrımcılığı ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde ayrımcılığa, homofobiye, transfobiye karşı olduğunu söylemek veya LGBT+’ların da toplumun parçası olduğunu dillendirmek LGBT+’ların hayatlarının değişmesine dair hemen hemen hiçbir şey söylememektedir.

Türkiye’de iş hayatında LGBT+’ların sadece LGBT+ oldukları için yaşayabilecekleri muhtemel ayrımcılıklara dair bir yasa var mı? Yok

Herhangi bir ürünün tedarikinde veya hizmet satın alma sürecinde LGBT+ların yaşayabileceği ayrımcılığa dair bir yasa var mı? Yok

Heteroseksüellerin binlerce yıldır sahip olduğu evlenme hakkı LGBT+’lar için var mı? Yok

LGBT+’ların ayrımcılığa uğramadan orduda görev alabilmesine dair bir uygulama var mı? Yok

LGBT+ların evlat edinme veya çocuk sahibi olma hakları yasal olarak var mı? Yok

Trans kadınların ve erkeklerin trans geçiş süreçlerine dair yeteri kadar devlet desteği var mı? Yok

Gördüğünüz gibi LGBT+’ların en temel hak ve özgürlüklerine dair olan her şey Türkiye’de uzun bir “yok”lar listesi olarak karşımıza çıkıyor. Ben bir LGBT+ aktivisti olarak yukarıda adı geçen yasal düzenlemelerden daha azını beklemeyi insanlık onuruna aykırı ve kabul edilemez buluyorum. Heteroseksüel siyasetçiler için taleplerimiz ‘’toplum gerçekliğinden uzak’’ olarak değerlendirilebilir, oysa bizler her Allahın günü bir arkadaşımızın nefret cinayetine kurban gittiğinin haberini alıyor, başka bir arkadaşımızı ailesinin şiddetinden korumak için canımızı dişimize takıyor, bir trans arkadaşımızın geçiş sürecini nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünüp duruyor, sevdiği kişiyi ailesiyle tanıştıramamanın acısını yaşayan arkadaşımıza destek olmaya çalışıyoruz. Heteroseksüel-natrans siyasetçiler sabırlı olmaktan ve toplumların uzun süreçlerle değiştiğinden bahsedebilirler, oysa LGBT+’lar da bizzat toplumun parçasıdırlar. Bu aslında LGBT+ ların özgürlükten ve eşitlikten daha azına rıza göstermelerini beklemektir. Yasanın sosyolojisini yapmaya çalışırsak vatandaş bile olmadığımızı söylememiz abartılı olmaz. Siyasi temsiliyetiniz yoksa ve devlet sizin için hazinesinden bütçe ayırmıyorsa hukuk devleti olarak tabir edilen sistemin içerisinde aslında vatandaş olarak yoksunuzdur.

Peki, böylesi bir atmosferde bizleri temsil etmek gibi bir iddiası olan milletvekili adaylarından ne bekleyeceğiz? İlk olarak LGBT+’lar hakkında olumlu açıklamalarda bulunup bulunmadıklarına bakmaksızın açıkça LGBT+’ların ihtiyaç duydukları yasal düzenlemeleri yapmalarını talep etmeliyiz. LGBT+ hareketinin yıllardır söylediği LGBT+’ları da kapsayan ayrımcılık karşıtı yasa için koşulsuz şartsız destek vereceklerine dair onlardan söz almalıyız. İş hayatında ve hizmet alım sürecinde yaşayabileceğimiz homofobik ve transfobik şiddet biçimlerine dair de özel bir yasanın olmasını kesinlikle beklemeliyiz. Esas olarak yukarıda listelediğim var olmayan hakların ve düzenlemelerin hepsinin eksiksiz bir şekilde hayata geçirilmesini talep etmemiz insan hakları açısından elzemdir.

Siyasi partiler hatırlamalıdırlar ki LGBT+’lar kendilerine özgün talepleri ve ihtiyaçları olan seçmenlerdir. Anayasa’nın seçme ve seçilme hakkına dair olan 67.maddesinin prensip olarak değil de sosyal olarak işler olması arzu ediliyorsa LGBT+’lar oy kullanan vatandaş statüsüne getirilmelidirler. Siyasi partiler ve milletvekilleri yukarıda bahsettiğim hak ve özgürlükleri yasal düzlemde açıkça tanıyacaklarına dair somut bir açıklama yapmadıkları sürece LGBT+lar, cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri açısından aslında vatandaş olarak oy kullanamamış olacaklardır.

Türkiye’nin demokrasi ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde değişebileceğine dair hepimizin biraz olsun umutlandığı bir seçimde LGBT+’ların talepleri milletvekili adayları tarafından kesinlikle görmezden gelinmemelidir. Her LGBT+ seçmen gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse diğer iletişim kanallarından oy vermeyi düşündüğü partiye LGBT+ aday gösterip göstermeyeceğini veya oy vermeyi düşündüğü partinin milletvekili adaylarına LGBT+ seçmenler için neler vaat ettiğini sorabilir.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın ümit edelim ki LGBT+ vatandaşları yok saymayan bir Türkiye’ye uyanmış olalım zira LGBT+’sız demokrasi ve eşitlik hiçbir zaman gerçek anlamıyla bir demokrasi ve eşitlik olmayacaktır.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam