27/05/2018 | Yazar: M A

Bizlere açık bir vaadi bile olmayan muhalefetin iktidar olduğunda bizim için olumlu adımlar atacağını ummamız için elimizde ne var?

Geçtiğimiz günlerde genel seçimlere katılacak olan partiler aday listelerini kamuoyunu ile paylaştılar. AKP- MHP hattından zaten LGBTİ+’ların sorunlarını dillendirecek bir LGBT+ aday göstermesini beklemiyorduk ama en azından HDP veya CHP’nin seçilebilecek bir yerden LGBTİ+ aday göstermesini bir ihtimal bekliyorduk. İki muhalefet partisi de maalesef tıpkı önceki seçimlerde olduğu gibi seçilebilecek bir yerden LGBTİ+ aday göstermeyi tercih etmedi.

Seçilebilecek yerden LGBTİ+ aday gösterilip gösterilmemesi bir yana LGBTİ+’ların temel hukuki, sosyal ve ekonomik taleplerine dair hemen hemen hiçbir milletvekili aday adayı bir açıklama yapmadı. “LGBTİ+ları destekliyoruz” gibi yuvarlak politik söylemleri olmayan, açık açık ve madde madde LGBTİ+ seçmenlere vaatte bulunan bir milletvekili aday adayı olmadığına göre bu seçimin sonucunda LGBTİ+ların ihtiyaçlarına yönelik pek de bir değişimin olmayacağını ön görebiliriz. Bir ihtimal milletvekili adayları adaylıklarının kesinleştiği bu noktadan sonra LGBTİ+ seçmenleri gündemleştirmeyi stratejik olarak tercih edecek olabilirler ancak bunun da pek olası olmadığını tahmin edebiliriz.

Boykot genel olarak aklımıza radikal sol eğilimleri, sol komünizmi ve anarşizmi getirir. Kıta Avrupası ve Rusya özelinde siyaset tarihini düşündüğümüzde bu genel olarak doğrudur ancak günümüzde boykot siyasal İslamcı hareketlerden 3. dünya ülkesi olarak tanımlayan ülkelerdeki sosyal hareketlere kadar kendine geniş bir yer ve anlam bulmuştur. Ben LGBTİ+ seçmenlerin bu seçimi boykot etmelerinin büyük bir toplumsal güce dayanıp dayanmamasından ziyade onun sembolik gücünden ve geleceğe dair olan siyasi yatırımları nasıl etkileyeceğinden bahsetmek istiyorum. Muhtemelen birçok kişinin aklına böylesi bir seçimi boykot etmenin sosyal yapıya dair hiçbir etkisinin olmayacağı veya LGBTİ+’ların boykotunun partiler nazarında bir etki yaratmayacağı gelecektir. Boykotun genel olarak siyasi yapıyı sekteye uğratacak güçte bir etkisinin olmadığı noktalarda anlamsız bulunduğu sık sık dillendirilmiş olsa da, birazdan detaylandıracağım sembolik etkisinin uzun vadede LGBTİ+’lar için değerli kazanımlara alan açacağını düşünebiliriz.

Görüldüğü üzere hiçbir siyasi parti LGBTİ+ ların siyasi bir özne olduğunu tanımak ve natrans heteroseksüel siyasetçilerinin gücüne paydaş olabileceğini kabul etmek istemiyor. Muhalefetin açıkça olmasa da dolaylı yoldan LGBTİ+ seçmenlere ima ettiği şey ise “hele bir Erdoğan gitsin, sonrasına bakarız” demek oluyor. Peki, muhalefetten ne bekliyoruz? Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimin muhalefet lehine bittiği bir sabaha uyandığımızda gerçekten LGBTİ+’lar için somut adımlar atacaklarına inanıyor muyuz? Bizlere böylesi açık bir vaadi bile olmayan muhalefetin iktidar olduğunda bizim için olumlu adımlar atacağını ummamız için elimizde ne var?

Elbette elimizde bir şey yok, hatta daha kötüsü seçim sonrasında yaptırım gücü uygulayabileceğimiz herhangi bir siyasi mekanizmaya da sahip değiliz.

Parlamentoya dayanan bir siyaset tam olarak siyasi temsil ile ve seçmenlere yapılan somut vaatlerle ilgilidirler. Ortada bir siyasi temsil veya siyasi vaat olmadığı sürece parlamento eksenli bir siyasetin sosyal, hukuki ve iktisadi talepleri olan bir kesime hemen hemen hiçbir faydası olmayacağı kolaylıkla söylenebilir. Açıkça söylemek isterim: Şayet muhalefetin LGBTİ+’lar için siyasi, hukuki ve ekonomik hiçbir vaadi yoksa iktidarda kimin olduğuyla veya Cumhurbaşkanın kim olduğuyla ilgilenmenin bizler için hiçbir ehemmiyeti yoktur. Bu seçim geçtiğinde LGBTİ+’lara hiçbir partinin somut bir vaadi olmadığı için bu seçimi boykot etmiş olarak hatırlamayı veya bunu toplumun siyasal hafızasında bir yere oturtmayı ise çok değerli buluyorum. Mademki hiçbir muhalefet partisi LGBTİ+’ları çeşitli talepleri olan siyasi özneler olarak bile isteye kabul etmiyor sırf popülist bir AKP veya Erdoğan karşıtlığı üzerinden neden LGBTİ+’ların oyunu alsınlar? Unutmayalım bu ülkede AKP’ye veya başka sağ bir partiye oy veren LGBTİ+ seçmenler var. Muhalefet bu seçmenleri kazanmak için bir şeyler yaptı mı veya yapıyor mu?

CHP’nin ve HDP’nin politik ve görece görünür olan LGBTİ+ların oylarını artık çantada keklik görmelerine dair LGBTİ+ hareketinin net bir pozisyon alması gerektiğini düşünmekteyim. Bu seçimi LGBTİ+ların boykot etmesi belki de muhalefetin artık bizi siyasi bir özne olarak ciddiye alması için de önemli bir adım olabilir. Boykotun sembolik değeri dışında bizlerin siyasi ahlakına dair de söylediği bir şey vardır. Göz göre göre bizi yok sayan, bizleri seçmen ve vatandaş statüsüne koyup siyasi ihtiyaçlarımızı tartışmayan bir muhalefete oy vermeyi siyasi ahlak açısından kabul edilemez buluyorum. Türkiye siyaset tarihinde sağ iktidarlar veya koalisyonlar dağıldığında veya güç kaybettiğinde sık sık halkın o partileri cezalandırdığı veya yola getirdiğine dair bir anlatı vardır. Hâlihazırda maalesef LGBTİ+’lar böylesi bir anlatının parçası olabilecek kadar temsili siyaset açısından örgütlü değillerdir, ancak bu bizlerin LGBTİ’+lar için bir “hiç” vaat eden partilere oy vereceğimiz anlamına da gelmemektedir.

Sonuç olarak bu dönemler elbette geçecek ve bizler LGBTİ+ların bütün sosyal, ekonomik ve hukuki haklarını kazandıkları bir Türkiye’ye varacağız. Bu seçimi boykot etmenin sembolik gücüyle gelecek dönemler için hem siyasi temsiliyet gücüne yatırım yapmış olacağız hem de siyasi bir ahlaksızlığa ortak olmamış olacağız. Bir LGBTİ+ aktivisti olarak iki seçimde de oy vermemeyi veya boş oy atmayı tercih ediyor ve diğer LGBTİ+’lara benzer bir siyasi pozisyonu savunmayı tavsiye ediyorum.

Siyasi temsiliyet ve vaat yoksa oy da yok!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam