04/01/2013 | Yazar: Koray Doğan Urbarlı
Çok çocuk yapmayı önerenler, bunu bir gelişmişlik seviyesi olarak görenler klasik bir çocuk kitabından tahrik olabiliyor.
2013’ün nasıl geçeceği, önümüzdeki sene nelerle uğraşacağımız, henüz yılın ilk günlerinde ortaya çıktı. En azından bir doğrultu belirdi. Muhafazakârlık ve muhafazakârlığın baskısının şiddetini arttıracağı bir yıl olacak 2013. Günlük yaşamımızda büyük bir hegemonya ile karşı karşıyayız. Bu hegemonyanın içerisinden çıkan AKP ve AKP’nin yolu temizlemesiyle daha da güçlenen bu hegemonya bir sarmal halini alıp her şeyi sarıyor. Bu durum, net olarak tüm görüşleri, yavaş yavaş da olsa dönüştürüyor.
İşte taze taze son örnekler:
2013’e John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar adlı kitabıyla Jose Mauro De Vasconcelos’un Şeker Portakalı adlı kitabının şikâyet edilmesiyle başladık. Meğer kitapla haşır neşir olan her ailenin çocuğunun kitaplığında bulunan Şeker Portakalı “argo, küfür, erotik tango şiirleri” içeren bir kitapmış. Bundan, çocuğunun okuduğu kitaba göz atınca tahrik olan bir velinin yazdığı dilekçe sayesinde haberdar olduk. İyi ki belki de 20 yıldır kitaplığımda duran bu kitabı okumayı tercih etmemişim. Yoksa erotik tango şiiri ne demek bilirdim ve Türk milletinin örf ve ananesinden birazcık daha uzaklaşırdım. Aslında 2012’yi Yunus Emre’nin sansürlenmesi ile kapatmıştık. 2013’ü de bu şekilde açtık.
Tahrik olan mağdur veli olayı şöyle açıklamış: “Türk Milletinin örf ve ananelerine aykırı argo kelimeler, küfür ve erotik tango şiirleri dolu bir kitap”. Bu cümleye bakınca akla gelen ilk soruyu sorarak başlayalım. Bu milletin örf ve ananeleri nedir acaba? Uğruna hayatın zindana çevrildiği, insanların ceset torbalarıyla gömüldüğü “Genel Ahlâk” ile bir ilişkisi var mı? (İlişki dedim ama umarım bundan da tahrik olmaz o veli!)
Anlatılana değil, gördüklerimize bakalım. “Türk milletinin” örf ve ananelerinde küfürü noktalama işareti olarak kullanmak var. (Olmasa sokaklarda yürürken kulağımıza gelenleri duymazdık!) Tam da bu örfün, ananenin ortaya çıkardığı bir küfür kısaltmasını bir gazetenin adı yapmayı kaldırıyor bu örf ve anane! (Ama Vasconcelos’u ve Steinbeck’i kaldırmıyor!) Bu adla yayın yapan bir gazetenin günlük 80.000 adet satması da, reklamlarında küfürü kullanması da “Türk milletinin” örfüne falan ters değil! (Fakat dünya klasiklerinin okullarda öğretmenlerce önerilmesi ters.) İki klasik edebiyat eserinden tahrik olanlar, bunlardan rahatsız olmuyorlar. Acaba bu iki yüzlülük ve riyakârlık da mı örf, adet, anane?
Belli ki birileri kitap okumaya başlamış. İlk önce Yunus Emre’yi okudular; sakıncalı buldular. Sonra dünya klasiklerine geçtiler. Fareler ve İnsanlar’ı okudular; sakıncalı buldular. En son Şeker Portakalı’na kadar işi getirdiler. Muhafazakârlık bizi “arındırmaya” devam ediyor. Kendine benzetemediğini boğmaya devam ediyor. (Buradan yetkililere sesleniyorum: Portakalı soydum, başucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum. Kırmızı mum! gibi artık neresinden baksanız Türk Milleti’nin örfüne ananesine karşı olan tekerlemeyle başlıyor her şey. Soymak, yalan söylemek, kurmızı mumlar. Neler oluyor! Bir el atın bu olaya. Sonrasında da Ertuğrul Günay bu duruma üzüldüğünü açıklasın!)
Dünyanın çeşitli ülkelerine uydu yaptırıp, o uyduyu uzaya yollamakla övünenler, “Bir-İki-Üç yetmez, Dört-Beş-Altı olsun, Recep-Tayyip-Erdoğan coşsun, fabrikalar ucuz işgücü dolsun” diye halka öğütler verenler, ne kadar demokratikleştiklerini anlatmak için kendi kendilerinin ilerleme raporunu yazıp Avrupa’ya gönderenler yapıyor bunu. Yani bir taraftan ne kadar çağdaş, ne kadar entegre ve ne kadar demokratik olduklarını gösterirken; diğer taraftan da öğrenciye şiddet uyguluyorlar. Çalışana günlük 1 lira zam yapıyorlar. Kendi gibi düşünmeyenlere de olabildiğince baskı yapıyorlar.
Fikirleri, güdüleri, alışkanlıkları bu durumlarda ortaya çıkıyor. Çok çocuk yapmayı önerenler, bunu bir gelişmişlik seviyesi olarak görenler klasik bir çocuk kitabından tahrik olabiliyor. Tahrik olanlar çok çocuk yapın diyeni destekliyor, çok çocuk yapın diyenler, tahrik olacak muhbir vatandaşların türemesi için ortamı hazırlıyorlar. Bizim de payımıza bunlarla uğraşmak kalıyor. Bu muhafazakârlık sisini dağıtmaya çalışmak kalıyor. 2013’ün uğraşı da biraz bu olacak.
Etiketler: