09/03/2011 | Yazar: Ömer Akpınar

!f Ankara kapsamında “’108’ Filmine Terso Okumala

108 = İbne Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
!f Ankara kapsamında “’108’ Filmine Terso Okumalar” etkinliği 4 Mart’ta Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yapıldı. Pembe Hayat Derneği’nin işbirliğiyle gerçekleşen etkinlikte Selay Tunç ve Barış Sulu film ve kendi deneyimleri üzerinden konuştu, soruları yanıtladı.
 
Kör Bıçak (108), genç bir kadın olan yönetmen Renate Costa’nın ölen eşcinsel amcasının hikâyesini öğrenmek için çektiği bir belgesel. Costa’nın amcası, Hector Rodolfo Costa Torres, Paraguay’da 1982 yılında Stroessner diktatörlüğünde tutuklanan ve işkence gören 108 eşcinselden biri. Yönetmen, amcasının muğlâk geçmişinin izlerini amcasının arkadaşları, komşuları ve en önemlisi yönetmenin de babası olan kardeşi aracılığıyla arar.
 
108, Paraguay’da lanetlenmiş bir sayı. Eşcinsellikle özdeşleştirildiğinden ev numaralarında 108 yok. Duvarlarda Türkiye’de karşılığı “top, ibne” olabilecek şekilde “108” yazıldığını görüyorsunuz. Yine de, telefon numarasında 108 geçtiği için gocunmayan ve bundan onur duyan eşcinseller var.  
 
108, 80’li yıllarda Paraguay’da eşcinsellerin nelerle karşılaştığını ve ülkedeki güncel LGBT politikalarını merak eden izleyiciyi tatmin etmekten uzak bir film. Daha ziyade toplumsal bir acının muhasebesini kendi babası üzerinden yapan yönetmenin hikâyesini bulacaksınız.
 
Film gösterimi sonrası Pembe Hayat Derneği’nden Selay Tunç ve Barış Sulu, İletişim Fakültesi öğrencileri ve dışarıdan gelen katılımcılarla bir söyleşi yaptılar.
12 Eylül 1980’de Türkiye’deki LGBT’lerin yaşadıklarıyla ilgili bildiklerini daha çok arkadaşı aktivist Belgin Çelik’in anlattıklarına dayandıran Tunç, travesti ve transeksüellerden çok eşcinsellerin darbeden en büyük zararı gördüklerini anlattı. Kendi seks işçiliği tecrübelerine de değinen Tunç, geçmişe kıyasla dayaktan çok Kabahatler Kanunu aracılığıyla gelen para cezalarının seks işçilerini kısır bir döngüye soktuğunu belirtti. Pembe Hayat Derneği’nin kurulmasıyla beraber örgütlü olmak kendine güvenmesini ve korkularının azalmasını sağlasa da, seks işçilerinin hala can güvenliğinin olmamasına parmak bastı. Barış Sulu ise, filmde pek çok eksik nokta bulduğunu söylemesinin ardından Türkiye’deki süreçte İstanbul’dan toplanıp, saçları kazındıktan ve damgalandıktan sonra trenlerle Eskişehir’e yollanan eşcinsellerin hikâyesini anlattı.
 
LGBT bireylere yönelik önyargıların nasıl ortadan kaldırılabileceğiyle ilgili soruya Selay Tunç “Transeksüel polis memuru, doktor, öğretmen görsek, birbirimize temas etsek, birbirimizi tanısak bu tür sorunlar kalmaz” diyerek cevap verdi. Seks işçiliğinin toplumdaki yozlaşmadan kaynakladığını savunan bir öğrenci ise ahlak kavramının tartışılmasına vesile oldu. Kimlik politikalarıyla ilgili gelen soru üzerine ise Barış Sulu, kimliksizlikten yana olduğunu; fakat zorunlu heteroseksüellik karşısında LGBT birey olarak görünür olmanın politik bir yanı olduğuna dikkat çekti. Katılımcılar LGBT bireylerin mecliste görev almasıyla seslerini daha da iyi duyurabileceklerini dile getirdiler.
 

Etiketler: yaşam
nefret