22/06/2009 | Yazar: Kaos GL

"LGBTT'ler olarak haklarımızın tartışılacağı, problemlerimize çözüm arayacağımız ve bir aradalığın keyfini çıkaracağımız panellerden, performanslara; atölyelerden film gösterimlerine dopdolu bir pr

"LGBTT'ler olarak haklarımızın tartışılacağı, problemlerimize çözüm arayacağımız ve bir aradalığın keyfini çıkaracağımız panellerden, performanslara; atölyelerden film gösterimlerine dopdolu bir program bizi bekliyor." 

Lambdaistanbul Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel (LGBTT) Dayanışma Derneği tarafından her yıl düzenlenen Onur Haftası bu yıl 21 - 28 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. 21 Haziran'da 5. Hormonlu Domates Ödüllerinin dağıtılacağı gece ile başlayıp çeşitli atölye çalışmaları, konserler, sergiler, film gösterileri, performanslar, söyleşiler ve partiler ile dolu dolu bir hafta ile kutlanacak...
 
LGBTT bireyler her yerdeler

Lambdaistanbul'dan Gizem ve Semih Türkiye'de Onur Haftasının geçmişinden şöyle özetliyorlar:
"Bu yıl 17. Düzenlenen onur haftasının tarihini, Türkiye özelinde 1993'e götürebiliriz. 1993'te de, bu tarihten sonra gelenekleşecek "valiliğin LGBTT bireylere ve örgütlenmelerine müdahalesi" bir grup LGBTT bireye ilham vermiş ve örgütlülük yolunda ilk adımlar atılmıştır. 2000'li yıllarda kamusallaşma daha da artmış 2003 yılıyla birlikte her yıl haziran ayının son pazarı yapılan Onur Yürüyüşü yüzlerce eşcinsel için kendilerini ifade etmenin bir aracı olmuştur."
 
Binlerce insan katılıyor

Yıllar geçtikçe nelerin değiştiğini de anlatıyorlar:
"2003 yılında ilk defa kamusal bir alanda Onur Yürüyüşü gerçekleştirildi. 2005 yılında homo ransfobik kişi ve kurumlara homofobiye dikkat çekmek amacıyla Hormonlu Domates Ödülleri verilmeye başlandı. Gerek LGBTT bireylerin güçlenmesi gerekse kimliklerinin kamusal alanda görünürlük kazanması açısında Onur Haftası çok önemli bir yerde duruyor. Geçtiğimiz son iki senede 1000'den fazla kişi yürüyüşe katıldı. Yapılan bu etkinlikler LGBTT bireylerin var olduğuna ve kendini ifade etme çabalarına dair gerek toplumda, medyada biraz olsun bir farkındalık yarattı."
 
Peki LGBTT bireylerin görünür olmaları devlet, toplum ve LGBTT hareket açısından ne mana ifade ediyor/etmeli? Onlara göre LGBTT bireyler her yerdeler.
 
"Onur haftasının programı tam da bu noktanın önemini vurguluyor.  Haklarımızın tartışılacağı, problemlerimize çözüm arayacağımız ve bir aradalığın keyfini çıkaracağımız panellerden, performanslara; atölyelerden film gösterimlerine kadar dopdolu bir program bizi bekliyor. Yurtiçinden ve yurtdışından da çok sayıda sanatçı ve milletvekili bu haftada konuğumuz olacak. Dolayısıyla her etkinlik bizim için özel ve güzel olacaktır. LGBTT bireyler farklı hayatları içinde ortaklaşan cinsel yönelimlerinden veya cinsiyet kimliklerinden kaynaklı yaşadıkları sıkıntıları birlikte konuşup, çalışma hayatına, açıl(ama)maya, siyasette temsil edilmelerine, hayatlarını tehdit eden transfobi ve nefrete, örgütlenmelerine, aşka ve futbola dair her şeyi düzenlenen panellerde konuşacak. Bunun dışında genelde çeşitli sanat alanlarında LGBTT kimlikleriyle çalışmalar yapan insanların tiyatroları, performansları ve filmleriyle sanata doyacağız. Hormonlu domates ödül törenimizde birçok ünlü sanatçıyı ağırlayacak homo/transfobik söylemlerinden ötürü kınadığımız yine bir çok ünlü sanatçıya ödülünü vereceğiz. Bu sene daha daha geniş katılımlı olmasını umut ettiğimiz son etkinliğimiz olan Onur yürüyüşünde ise varolduğumuzu ve her yerde olduğumuzu sokaklarda haykıracağız.  Herkesi bekliyoruz."
 
Bu yılın LGBTT açısından önemli ve güzel gelişmelerinden biri de Lambdaistanbul'a açılan kapatma davasıydı:
 
"LGBTT bireylerin dayanıştığı, yaşadıkları olumsuzluklara karşı mücadele ettiği bir örgüt olmasına rağmen Lambdaistanbul'a genel ahlak ve Türk aile yapısına aykırı görüldüğü gerekçesiyle davalar açılmıştı. Uzun süren bir hukuk mücadelesinden sonra yapılan hukuksuzluktan geri dönüldü ve Lambdaistanbul faaliyetlerine tüm hızıyla devam ediyor. Bu bir kazanım."
 
Nefret cinayetleri sürüyor

Gizem ve Semih LGBTT hareketi açısından olumsuz gelişmelere de dikkat çekiyor:
"Ancak son 3 yılda 29 arkadaşımızın nefret cinayetleri sonucu öldürülmesinin üzüntüsünü yaşıyoruz. LGBTT bireylere yönelik artan transhomofobiye karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Öncelikle Anayasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kavramlarının yer alması şart, devletin ve yasaların LGBTT bireyleri tanımış olması çok önemli."
 
11 mekânda 50'ye yakın etkinlik

Yarın başlayacak Eşcinsel Onur Haftasında 11 mekânda 50'ye yakın etkinlik var.
Etkinliklerden bazıları şöyle;
 
"Stonewall'un 40. Yılında LGBTT Onur Haftası Sergisi"

40 yıl önce New York'un Christopher Sokağında başlayan mücadelenin bugüne kadar geçen süregelen eylemlerin sergilendiği sergi Karaköy, Hafriyat'ta Onur Haftası süresince izleyicilerle buluşacak.
Küratörlüğünü Manuela Fügenzi'nin yaptığı Luca Donnini, Serdar Soydan, Voltrans Trans Erkek İnsiyatifi ve Sinan Göknur'un eserlerinin yer aldığı sergi, LGBTT mücadelesini görünür kılıyor.
 
"Anaakım Politika Gündeminde LGBTT'ler"

"Anayasa'dan Sosyal Güvenlik Yasası ve Ceza Yasasına, Medeni Kanundan, Askerlik Mevzuatlarına kadar yasaları daha az ayrımcı, farklı kimliklere özgü sorunlara daha duyarlı hale getirebilmek için nasıl çalışmalıyız?" sorusu izinde CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal veDTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel tartışıyor.
 
"Gacılar Çığlık Çığlığa" (Screaming Queens): Yönetmenliğini Susan Stryker ve Victor Silverman yaptığı ABD yapımı film, Onur Haftası'nın varlık sebebi olan o meşhur Stonewall İsyanı'ndan üç yıl önce, San Francisco'da Gene Compton'un Kafeteryası'nda bir başka isyan yaşanır. 1966 yılının sıcak bir yaz gecesi, bir grup trans kadın ve eşcinsel erkek fahişe polis baskısına karşı tarihte bilinen ilk ayaklanmayı başlatırlar. Bu karşı duruş ve direniş San Francisco'daki trans hareketi açısından büyük bir dönüm noktasıdır ve bugün hâlâ sürmekte olan yeni bir insan hakları mücadelesinin başlangıcını oluşturur. Susan Stryker'ın "Screaming Queens" adlı filmi bugün pek adı geçmeyen bu olayı yaşayan tanıklarıyla anlatır.
 
Futbol erkek oyunu mudur?

"Yeşil Sahalarda Görmek İstemediğimiz Hareketler": Cinsel yöneliminden dolayı futbol dünyasında bambaşka tartışma yaratan hakem Halil İbrahim Dinçağ, Handan Koç ve Bağış Erten; "Futbol erkek oyunu mudur? Erkeklik, maçoluk, heteroseksizm oyun mudur? Sahalardaki ayrımcılık 90 dakikada biter mi? Erkeklerin oynadığı futbolsa kadınlarınki ne? Tribün hakeme kızgınlığını neden ona "ibne" diyerek ifade eder? Peki, tribünlerde LGBTT'lere yer var mı? LGBTT'leri dışlamayacak tezahüratlar da mümkün mü? Kırmızı kartı homofobiye ve transfobiye mi çıkartalım?" gibi sorularla futbolu başka türlü tartışacaklar.
 
"Elif Şafak ile Aşk Üzerine": Kitaplarında ötekini anlatan Elif Şafak'la aşktan ötekine, tüm ötekilere uzanan bir sohbet Onur Haftası kapsamında gerçekleşecek.
 
"Türkiye'deki LGBTT Mülteciler üzerine: Çifte Ayrımcılık": "Batı" ülkelerine iltica hakkı almanın gittikçe zorlaştığı günümüzde bu hakkı kazananlar da gittikleri yeni ülkelerde yeniden "öteki" olma durumu içinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Peki çözüm ne? Türkiye LGBTT hareketi LGBTT mültecilerle nasıl bir dayanışma içine girebilir mi? Sorularının tartışıldığı söyleşi, mülteci sorununda görünmeyeni görünür kılmayı hedefliyor.
 
Onur haftasının vazgeçilmezleri: partiler

Onur Haftası kapsamında gerçekleşecek olan bir dizi etkinliğin yanı sıra, ünlü DJ'lerin konuk olduğu birçok parti ve konserde gerçekleşecek.  Bu parti ve konserlerden bazıları; "Berlin Calling", "Ayı ve Gururlu", "Queering İstanbul" No TOPGUNS, Yes TOPLESS, "Yollu Ayılar", "God Save the QUEER", "Üstsüz Ayılar Partisi", "Hey, Dünyalı, Biz Dostuz"
 
Onur yürüyüşü

21 Haziran'da başlayan olan Onur Haftası, 28 Haziran'da Onur Yürüyüşü ile son bulacak. Düzenlenen etkinlikler ile sanat, politika, üretim ve sosyal yaşam alanlarında varlıklarını görünür kılan, sorgulayan LGBTT'ler, hakları ve özgürlük mücadelelerini hep bir ağızdan söyledikleri şarkılar ile Onur Yürüyüşü'nde dile getirecekler.
 
Programın tamamına ulaşmak için: http://www.prideistanbul.org/schedule.html 


Etiketler: yaşam
nefret