10/12/2024 | Yazar: Yıldız Tar

25 Kasım eyleminde gözaltına alındıktan sonra üç ayrı geri gönderme merkezinde tutulan Azerbaycanlı LGBTİ+ aktivisti Ali Malikov’la konuştuk: “Pisliğin içinde kalmaya zorlandık, soğuk dayanılmazdı”

25 Kasım’da gözaltından geri gönderme merkezlerinde kötü muameleye… Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Ali Malikov

Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Geri Gönderme Merkezleri (GGM), yoğun hak ihlalleriyle gündeme gelmeye devam ediyor. GGM’lerde yaşanan hak ihlallerinin son mağdurları, İstanbul’da 25 Kasım Kadına Yönelik Erkek Şiddetiyle Mücadele Günü eylemine katılmak isteyen Azerbaycanlı hak savunucuları oldu.

LGBTİ+ aktivisti Ali Malikov ve Parvin Alakbarov, daha eylem başlamadan gözaltına alındı. Aynı gün gözaltına alınan herkes serbest bırakılırken, Azerbaycanlı oldukları için GGM’ye gönderildiler. Günlerce farklı GGM’lerde gezdirildiler, arkadaşları ve 25 Kasım Platformu uzunca süre her ikisine de ulaşamadı. GGM’de yaşadıkları hak ihlallerine daha fazla dayanamayan iki hak savunucusu, “gönüllü geri dönüş formu” imzalamak zorunda kaldı ve Azerbaycan’a geri döndü.

Ali Malikov ile ülkesine döndükten sonra, eylem günü ve sonrasında yaşadıklarını konuştuk. Malikov, yaşadıklarını KaosGL.org’a anlattı.

“10 saat ters kelepçeyle bekletildik”

25 Kasım günü daha eylem başlamadan polisin kafelerde oturan insanları zorla dışarı çıkardığını belirten Malikov, kendilerinin de kafedeyken birdenbire polis barikatına alındıklarını, alandan ayrılmak isteseler de tüm çıkışların kapatıldığını söyledi:

“Polis araçları geldi ve bize dağılmamızı söylediler. Dağılamadık çünkü tüm çıkışlar kapatılmıştı. Hastaları çıkarmaya çalıştık. Hastalığıma ve orada kriz geçirme riskime rağmen ‘Madem hastaydınız gelmeseydiniz’ diyerek çıkmamıza izin vermediler. Polis bizi itmeye ve çok kaba davranmaya başladı. Bir noktada bir polis memuru beni yakaladı ve ‘Kız mısın erkek misin?’ diye bağırdı. Beni kelepçelediklerinde, kelepçeleri çok sıkı bağlamamalarını rica ettim. Memur kasıtlı olarak aşırı sıktı. O kadar sıkmışlardı ki memurlar bile daha sonra çıkarmak için zorlandılar. Yaklaşık 10 saat boyunca ters kelepçeyle kaldım. Ellerim uyuştu ama yine de kelepçeleri çözmediler. Normalde kelepçelerin özel kesicilerle açılması gerekir ama ellerinde sadece bir bıçak vardı. Polis gülerken bıçağı kasıtlı olarak bileklerime sürttüğü için ellerim morarmış ve kesiklerle kaplanmıştı. Bunun bana özellikle trans olduğum için yapıldığı açıktı.”

Tehdit, küfür ve hakaret

Ardından önce Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, ardından Taksim’deki polis merkezine götürüldüler. Burada tercüman çağırma istekleri reddedildi. İfadeleri, tercüman olmadan alındı. Malikov, polislerin kendileriyle dalga geçtiğini, yemek dahi vermediklerini, soğuk odada demir ranzaların üzerinde yatmaya zorlandıklarını söyledi.

Bir sonraki istikametleri ise Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi oldu. Yetkililer, burada “gönüllü geri dönüş formu” imzalatmaya çalıştı. Avukatla görüşme talepleri ise yanıtsız kaldı. Malikov’un anlattıklarına göre kötü muamele burada da katlanarak sürdü:

“Bizi erkekler bölümüne attılar. Yine bizimle alay ettiler. ‘Bizi nereye götürüyorsunuz’ diye sordum. ‘Bir daha bize soru sorma’ diyerek bana bağırdılar. ‘Burada hastalık kapacaksınız’ diyerek bizimle alay ettiler. Polisler Gezi protestolarıyla ilgili şakalar yapmaya ve sanki öfkelerini bizden çıkarıyormuş gibi bize hakaretler yağdırmaya devam ettiler. Daha sonra bizi başka bir odaya taşıdılar. O odanın camları kırıktı ve kapısı zar zor ayakta duruyordu. Yataklar çürüyordu. O ana kadar hiçbir şey yememiştik. Bize sadece ekmek ve su verdiler. Sabah erken saatlerde yaklaşık 20 kişi aniden kapımızı kırdı. Daha sonra ‘Neden kapımızı kırdınız’ diye sorduk. ‘Polis emretti’ dediler. Sonra bir memur camı kırıp içeri girdi. Küfür etti ve ‘Kargaşaya karıştınız mı karışmadınız mı’ diye sordu. Kahvaltı geldi ama yine sadece su ve peynirli ekmek vardı. Gece tuvalete gitmeye çok korkuyorduk. Genelde gündüzleri bile odadan çıkamıyor ya da tuvalete gidemiyorduk.”

Malikov, sağlık muayenesinde bileklerindeki yaraları göstermesine rağmen doktorun bu durumu görmezden geldiğini de ekledi.

“Soğuk dayanılmazdı ve bu yüzden doğru düzgün nefes bile alamıyorduk”

Her iki aktivist de bu sefer Çatalca’daki bir başka geri gönderme merkezine gönderildi. Onlar GGM’lerde gezdirilirken hem 25 Kasım Platformu hem de arkadaşları, haber alamadıklarını söylüyor, serbest bırakılmaları için kampanya yapıyordu. Bir merkezden diğerine neden gönderildikleri ise bilinmiyordu.

Malikov’un aktardıklarına göre Çatalca’da da tehdit ve hakaretler devam etti. “Sizi burada yaşatmayacağız” tehditlerinin ardından Çatalca’dan da gönderildiler. Yeni durakları Kocaeli Geri Gönderme Merkezi’ydi.

“Telefon görüşmesi yapmamıza izin vermediler. Bizi bir araca bindirdiler ve yine bizimle dalga geçmeye devam ettiler. Sonra polislerden biri ‘Kul kaderini yaşar’ dedi. O anda bizi daha da kötü bir yere götürdüklerini anladım. Kocaeli geri gönderme merkezindeki koşullar daha da korkunçtu. Vardığımızda bizi soyarak aramaya çalıştılar. Bize sürekli hakaret ettiler ve aşağılayıcı sözler söylediler. Altıncı güne kadar bize temiz kıyafet ya da sabun verilmedi. Dağınık ve pis bir odada tutulduk. Diğerlerinin aksine, telefon görüşmesi yapmak ya da sigara içmek için sadece 10 dakika mola vermemize izin verildi. O pisliğin içinde kalmaya zorlandık ve vücudumuzda isilikler çıkmaya başladı. Soğuk dayanılmazdı ve bu yüzden doğru düzgün nefes bile alamıyorduk.”

Koşullara daha fazla dayanamayıp “gönüllü geri dönüş formunu” imzalamaya karar verdiklerinde ise aldıkları yanıtın “Neden şimdi imzalamak istiyorsunuz? Bunu neden daha önce yapmadınız? Gerçekten buradan çıkabileceğinizi düşünüyor musunuz?” olduğunu söyleyen Malikov, süreç boyunca belirsizliğin kendilerini çok kötü etkilediğini de belirtti.

Kendilerine hiçbir konuda bilgi verilmediğini söyleyen Malikov, dönüş yolunda dahi hakaret ve tehditlerin devam ettiğini de ekledi.

Geri Gönderme Merkezleri’nde neler oluyor?

GGM’ler sürekli hak ihlalleriyle gündeme geliyor. Ülkenin farklı yerlerindeki merkezler hakkında barolar, sivil toplum örgütleri ve hak savunucuları ihlal iddialarını gündeme getiriyor, muhalefet milletvekilleri ise soru önergeleriyle meclis gündemine taşıyor.

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, bu ihlallerle ilgili 8 Kasım’da bir açıklama yaparak, “gerçek dışı” olduklarını öne sürdü. Başkanlık açıklamasında “Geri gönderme merkezleri ile ilgili mesnetsiz yakıştırmalar yapılması kabul edilemez. Gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bu haksız ithamlar, ülkemizin hukuk, insan hakları ve medeniyet değerlerimizi temel alan göç yönetimi faaliyetlerine gölge düşürmeyi amaçlamaktadır” denildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ise bu sene 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü açıklamasında GGM’lerde yaşanan hak ihlallerine şöyle dikkat çekmişti:

Geri Gönderme Merkezleri'nde insani tutulma koşullarının sağlanmasından öte, idari gözetim uygulaması ve mültecilerin bu merkezlerde tutulmasına son verilmesi gerekmektedir.


Etiketler: insan hakları, kadın, mülteci, nefret suçları, özel haber
2024