07/12/2007 | Yazar: Ada Sezen
‘Kendimi kabul etmem, bana yalnızlığı getiriyorsa, yalnızlık en büyük aşkımdır’ diyen Ada Sezen, 13 yaşında keşfetmeye başlıyor kendini. Belki yaşıtları gibi görünen ama aslında yaşayacağı aşklarla, ayrılıklarla kendini bulacak olan Ada, Ekim'in 9'unda 18 yaşına girdi ve geçen 4 yılda yaşadıklarını şiirleriyle özetlemeye çalıştı. Ada şiir defterinden bir şiiri her Cuma günü sizlerle paylaşıyor.

‘Kendimi kabul etmem, bana yalnızlığı getiriyorsa, yalnızlık en büyük aşkımdır’ diyen Ada Sezen, 13 yaşında keşfetmeye başlıyor kendini. Belki yaşıtları gibi görünen ama aslında yaşayacağı aşklarla, ayrılıklarla kendini bulacak olan Ada, Ekim'in 9'unda 18 yaşına girdi ve geçen 4 yılda yaşadıklarını şiirleriyle özetlemeye çalıştı. Ada şiir defterinden bir şiiri her Cuma günü sizlerle paylaşıyor.
KAOS GL - 07/12/2007
Ada Sezen - Ankara
DENİZ VE GEZGİN
içimde biriktirdiğim onca şey,
taş yığınları, mercanlar, yosunlar
kurtulmak istedim onlardan,
kıyıya vurmak istedim hepsini,
ama ne kadar ne kadar vursam da kıyıya
beni deniz yapan içimdeki onlardı
beni ben yapan; olgunlaştıran şeyler...
sessizliğe gömerim kendimi gecenin karanlığında
gündüz yüzünü görene dek.
kimse bilmez o karanlık perdenin
beni benle buluşturduğunu.
hiçbir yük kalmamıştır artık
ne gemiler geçer üzerimden, ne de bir çocuk
taş atar hafif de olsa.
ne güneşi görürüm gözlerimi kısmaksızın
ne de şehrin gürültüsünü duyarım.
kendi içimdekileri aramaya başlarım işte o zaman.
içimdeki canlıyı;
içimdeki o büyük gezgini
milyonlarca küçük balığın arasından sadece seni
içimdeki o büyük, parlak, diğerlerinden farklı olan gezgini
yüreğimin coşkusunu kıyıya vurduran gezgini
gördüğün o büyük deryada sadece sensin.
içimde tonlarca su olsa da,
ben sadece senin sevgine susamışım.
yüreğinde sakladığın eşsiz sevgine.
beni mutlu eden sensin diyorum
ne üzerimde kanat çırpan martılar;
ne de doğan güneşin ardından
yeni bir güne uyanan insanlar.
şehrin gürültüsü başlar onlarla birlikte
kimi işine gitmek için yola koyulur;
kimi ekmek kapısını yeni açar;
kimi yeni bir güne başlamanın sevinciyle
tanrıya şükreder.
içimde dolaşan ''sen''le yaptıklarına anlam vermeye çalışırım.
sessiz ve sakin uyandığım halimle
sonra,
bir endişe duvarı örülür etrafıma
hareket edemez olurum, etrafıma bakınırım.
''yine aynı balıkçı gelecek
bu sefer içimde yaşayan gezginimi alıp götürecek
koparacak bizi birbirimizden!''
benim kıymetlim,
içimde sonsuza dek yaşatmak istediğim varlığım
ben onsuz gecenin alevinde olduğu gibi
güneşin aydınlığında da kabuğuma çekileceğim
o zaman hiçbir martı üzerimde dolaşmayacak
hiçbir çocuk tekneye annesiyle binip üzerimde gezmek istemeyecek
hiçbir sevgili kıyıma gelip birbirlerine sevdiklerini
tekrar söylemeyecek
ve,
hiçbir deniz bu kadar durgun, sessiz olmayacak
bundan sonra
kimse bilmeyecek çünkü içimde fırtınaların
kopmuş olduğunu.
sevincimi benden alıp götürdüklerini
yansıtmak istemeyeceğim onlara
yine her şeyi içimde yaşayacağım.
yokluğun, varlığın bir olacak belki de
ama emin ol
zaman çok yavaş geçecek böyle.
sen farkında bile olmayacaksın.
haberin bile olmayacak üzüntümden.
milyonlarca balığın yüreği bir araya gelse de
beni susuzluğumdan kurtaramayacak
seni arayacağım içimde başka başka atlayan
balıkların arasından.
üzerimde taşıdığım demir yığınları
ne kadar beni yorsa da
senin üzüntün kadar olmayacak
dur diyemeyeceğim senin için yükselen dalgalarıma
her gördüğümde böyle olacak
içimden bir şeyler kayıp gidecek
gözlerinin içine yine bakamayacak
kendimi gecelerin sessizliğine gömecek
güneşe kısık gözlerle bile bakamayacak
ve her şeye rağmen
senin gelmeni hep bekleyeceğim...
Etiketler: yaşam