24/12/2021 | Yazar: Selma Koçak
Khalid ve Danish, Taliban’ın ardından Afganistan’da değişen hayatlarını, Pakistan’a kaçmak zorunda kalmalarını ve ölüm tehlikesi altında Afganistan’da LGBTİ+ olmayı anlattı.
Fotoğraf: 7 Eylül 2021, İzmir, Afganistan’daki LGBTİ+’larla dayanışma eylemi
Esther Felden’in 2 Ekim 2021’de DW’de yayınlanan haberini Selma Koçak, KaosGL.org için Türkçeleştirdi.
Danish haftalardır bir karanlığın içinde yaşıyor. Taliban’ın yönetimi ele geçirdiği Ağustos ortasından beri bir arkadaşının Kabil’de bulunan ve şu anda kapalı olan dükkânının, penceresi olmayan arka odasında saklanıyor. Artık dışarı çıkmaya cesaret edemiyor. İslamcı Taliban yönetimi altında o ve onun gibi pek çok kişi ölüm cezası tehdidi altında yaşıyorlar.
Danish’in şu anda tek yaptığı zaman öldürmek, “hapishane benzeri bir odada sadece nefes alıyor”. Geceleri zihnini sakinleştirmek için uyku hapları alıyor: “Kendimi çok sıkışmış hissediyorum, fazla düşünmekten delireceğim” En çok da bir denizin kenarında öylece durup boğazı yırtılana kadar çığlık atmak istediğini yazıyor.
Danish dış dünya ile sadece cep telefonu aracılığıyla bağlantı kuruyor – çok az insanla. En yakın sırdaşı Khalid, o iyi bir arkadaş ve bir gey, Danish gibi 20’li yaşlarının ortalarında. Deutsch Welle (DW), Eylül başından beri, her ikisiyle de şifreli bir iletişim hizmeti aracılığıyla, günlük olarak haberleşiyor. Güvenlik gerekçesiyle adları değiştirildi, haberde gerçek adları kullanılmıyor.
Sokakta saldırıya uğradı
Khalid kendince önlemini almıştı. Taliban Kabil’e doğru ilerlerken kot pantolonunu ve kapüşonlu ceketi çıkarmış, geleneksel Afgan kıyafetlerini giymişti. Dikkat çekmemek için sakal bile bırakmıştı.
Ama gerçekten feminen bir erkekti ve sadece bunun bile kendisi için tehlikeli olduğunu biliyordu.
İslamcıların Kabil’i ele geçirdiği 15 Ağustos’ta, birkaç işini halletmek için sokağa çıktı. Hazırlıklı olduğunu düşünüyordu. Oysa aldığı önlemler yeterli değildi.
Sokağın ortasında aniden omzunda bir acı hissetti: “Bir Taliban askeri oradaydı. Onu tam olarak görmedim. Elinde su için kullanılan plastik bir boru vardı. Gerçekten kalın ve ağırdı. Bununla sağ omzuma vurdu. O kadar acıdı ki gözlerimden yaş geldi. Sonra sövüp saymaya başladı. Mealen şöyle dedi: ‘Neden bu kadar feminen yürüyorsun, doğru düzgün yürümeyi bilmiyor musun?’”
Khalid o zamandan beri evden dışarı çıkmaya cesaret edemiyor.
Taliban yönetiminde acımasız cezalar
Taliban yönetiminde Khalid ve Danish gibi LGBTQ’lar, yaşamlarından endişe ediyor. Taliban tarafından kontrolün ele geçirilmesinden birkaç hafta önce Alman tabloid gazetesi Bild’e özel bir röportaj veren bir Taliban yargıcına göre bir erkekle seks yapan başka bir erkek için iki ceza söz konusu – ikisi de ölümcül: “Recim yani taşlama ya da üstüne düşürülecek bir duvarın arkasında durma. Duvarın yüksekliği 2,5 -3 metre arasında olmalı.”
Taliban rejiminin kurucularından Molla Nureddin Turabi, idam ve organ kesme cezalarını geri getirmek istiyor.
Eylül sonunda, Taliban’ın üst düzey kurucu üyelerinden Molla Nureddin Turabi, Associated Press haber ajansına, hükümetin tıpkı 1990’larda olduğu gibi idam ve el kesme cezalarını yeniden getireceğini anlattı.
Turabi o zamanlar Taliban hükümetinde adalet bakanıydı. Avusturya hükümetinin bir raporuna göre Afiganistan’da eşcinseller, 1996 yılından Taliban’ın düştüğü 2001 sonbaharına kadar düzenli olarak idam edildi.
Ayrımcılık ve şiddet
Devlet eski Başkanı Hamid Karzai ve halefi Eşref Gani yönetiminde, LGBTQ’lar artık ölüm cezası tehdidi altında değillerdi. Ancak Afgan ceza yasalarına göre bir kadın ve erkek arasındaki evlilik dışı cinsel ilişki kesinlikte yasaktı ve ceza gerektirdi.
2018 yılında Gani yönetiminde eşcinselliği suç sayan bir yasa çıkarıldı. Bu tarihten itibaren eşcinsel fiziksel ilişkiler iki yıla kadar hapisle cezalandırıldı.
LGBTQ’lara karşı ayrımcılık her gün her yerde görülüyor, tıpkı şiddet gibi. Danish de Khalid de bu ayrımcılığı ve şiddeti doğrudan deneyimledi. İkisi de aileleri tarafından acımazsızca dövüldü ve cinsel yönelimleri nedeniyle dışlandı. İkisinin de güvenebileceği çok az insan var.
Takma isimle flört
Khalid, şifreli bir iletişim hizmeti üzerinden yapılan bir telefon görüşmesinde Kabil’de açık bir kuir topluluğu bulunmadığını anlatıyor. Her şeyin, güvenlik nedeniyle büyük bir gizlilik içinde yürütüldüğünü söylüyor. Flört özel bir uygulama aracılığıyla mümkün oluyor. Oradaki herkesin sahte bir adı ve Hollywood aktörlerinden Tom Cruise gibi bir ünlüye ait sahte bir fotoğrafı vardır.
Peki hiç ilişki yaşadı mı? Khalid bu soruyu duyunca gülmeye başlıyor, kısa bir yanıt niteliğinde. Sonra “Hayır” diyor ve şimdiye kadar sadece koşulsuz güvendiği tanıdıklarıyla yaşadığını ekliyor: “Bu bağlılık ya da yükümlülük gerektirmeyen bir durum. Gerçekten iyi arkadaşız ve bir şeyler yapıyoruz.”
Günlük hayatta taciz
Yan bakmalar, yorumlar, hakaretler: Khalid tüm bunları Kabil sokaklarında defalarca yaşadı.
Khalid eğitimli biri, ekonomi diploması var ama iş bulamıyor. DW’e birçok kez röportaj için davet edildiğini anlatıyor. İş bulmak için tüm niteliklere sahip ancak bu bir şeyi değiştirmiyor. Khalid yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bana çok özel sorular soruyorlardı ve sadece dalga geçmek için konuşuyorlardı. Ne yaptığımla ilgili hiçbir şeyi merak etmiyorlardı. Google’dan sertifika almış bir veri analisti olduğumu duymak istemiyorlardı.” Khalid feminen dış görünüşünün reddedilmesinin asıl nedeni olduğuna inanıyor.
Yaşama isteğini kaybetmek
Eylül ortalarında Khalid, Danish için çok endişelendi. Arkadaşının aklı sağlığı giderek kötüleşiyordu.
Yalnızlık, karanlık, belirsizlik ve hiç bitmeyen ölüm korkusu onu giderek daha fazla etkiliyordu. Danish, 36 gün boyunca hiç kimseyi görmemiş, sadece su ve bisküviyle beslenmişti.
Danish DW’ye fotoğraflarını gönderdi: Kollarını, ellerini ve boynunu dövmeler süslüyor. Üç yıl önce ilk dövmesini yaptırmış – muhafazakâr Afgan toplumunda tabu sayılan bir eylem olduğunu söylüyor. Zaten şimdi Taliban yönetiminde de kesinlikle yasak.
Dövmelerinden birinde sevdiği kadının takma adı yazıyor. Onunla iki yıl boyunca gizli bir ilişki yaşamış, mutlularmış. Sonra ailesi, kızlarının trans bir erkekle birlikte olduğunu öğrenmiş ve zorla başka biriyle evlendirmiş onu. Bir yıldır ondan haber alamıyor.
Diğer fotoğraflarda, kollarında ve sırtında bazıları 20 cm derinliğini bulan kırmızılıklar ve morluklar görülüyor. “Babam yaptı” diyor. Dövüldüğü günden beri ailesini görmemiş.
Ani bir umut ışığı
Danish’in genelde umutsuz bir ruh hali vardı. Sadece her şeyin bitmesini istediğini yazıyordu. İyimser olmak için güç bulamıyordu kendinde.
Ama sonra, Eylül sonunda her şey aniden değişti. Danish ve Khalid, özellikle ihtiyacı olan LGBTQ’larla ilgilenen yabancı STK’ların tahliye listelerine alındı. 25 Eylül’de, Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden 41 gün sonra, iki arkadaş kendilerini İslamabad’a götürecek Pakistan Uluslararası Havaalanı’na ait bir uçağa bindiler.
Khalid o anki hislerini bir sesli mesajla anlatıyor: “Tam olarak kanatları sonuna kadar açık ve sadece uçmaya ihtiyacı olan bir kuş gibi hissediyorum.”
Danish bu fotoğrafı, uçağı kalkmadan hemen önce pistten gönderdi.
Gelecek hayalleri
Danish ve Khalid şu anda Pakistan’da güvenli evlerde kalıyorlar. Belgelerinin incelenmesinin tamamlanmasını ve üçüncü ülkelere yerleştirilmek için başvuru yapmayı bekliyorlar.
Danish ABD’ye gitmek istiyor. Müzisyen olmayı hayal ediyor. “Rock yıldızı olmak istiyorum. Bir gün New York’un ortasında rock konseri vermeyi, kalabalıkla sohbet etmeyi ve şarkı söylemeyi çok isterim.” diyor.
Khalid Kanada’ya gitmek istiyor. Eşcinsel tanıdıkları ona, oradaki LGBTQ toplumuna saygılı davranıldığını ve herkesin onurlu bir şekilde yaşayabildiğini söylemiş.
Khalid aslında küçük bir dileğini gerçekleştirmiş bile: Tırnaklarını sarı, turuncu, pembe ve mavi renklerle boyamış. Oje sürmek onu mutlu ediyor. Şimdi, uzun bir aradan sonra, oje sürmeye yeniden cesaret edebilmiş. İslamabad’da bir dükkânda renkli şişeleri görür görmez almış. “Bunları görünce kendimi durduramıyorum.” diyor.
Etiketler: yaşam, dünyadan
