27/09/2021 | Yazar: Kaos GL

Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin “Akademide Bi+ Çalışmak” serisinin ikinci söyleşisi İdil Uğurluoğlu (Patra) ile: “Bifobinin psikolojik iyi olma hali üzerine etkilerini yazarken çok üzüldüğümü fark ettim. Çünkü bütün mitleri ve damgalamaları yazmam gerekiyordu ve giriş bölümünü yazmak benim için çok zordu.”

Akademide Bi+ Çalışmak: İdil Uğurluoğlu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin “Akademide Bi+ Çalışmak” serisinin ikinci söyleşisi İdil Uğurluoğlu (Patra) ile: “Bifobinin psikolojik iyi olma hali üzerine etkilerini yazarken çok üzüldüğümü fark ettim. Çünkü bütün mitleri ve damgalamaları yazmam gerekiyordu ve giriş bölümünü yazmak benim için çok zordu.” 

Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nden (ÜniKuir) Alican ve Ege; “Akademide Bi+ Çalışmak” serisinin ilkini sinema, toplumsal cinsiyet ve queer teori çalışan araştırmacı Lara Özlen’le gerçekleştirmişti. Serinin ikinci konuğu İdil Patra olarak tanınan İdil Uğurluoğlu.

Uğurluoğlu, şu sıralar Ball State Üniversitesi’nde danışmanlık psikolojisi departmanında doktora yapıyor. Aynı zamanda üniversitede asistan olarak çalışıyor.  İdil tezine “biseksüel kadınlar stres altındayken kadın+ partnerleri mi erkek partnerleri mi daha iyi duygusal regülasyonu sağlıyor” sorusuyla başlamış. Sorunsalının ve motivasyonun birbirine geçtiğini ifade eden Uğurluoğlu, bi+’ların partnerlik ilişkilerinde karşılaştığı bifobi sebebiyle söz konusu karşılaştırmayı yapmak istemiş. 

Partnerin cinsiyet kimliğine ilişkin erkek ve kadın+ partnerler diye bir kıyaslama yapmanın ikili duyulduğunun farkında olduğunu belirten İdil, kadın+’ları nonbinary şemsiyesi ve kadınlar olarak formülleştirmiş. Partnerlerin cinsiyet kimliğini formülleştirme sebebini şöyle açıklıyor: “İnsanlar dışarıdan baktıklarında sadece cinsiyet atama yapmıyorlar; aynı zamanda partnerinin cinsiyetine atama yaparak kişinin yönelimine de bir atama yapıyorlar. Bi+’lar da bu durumdan mustarip çünkü ya lezbiyen/gey ya da heteroseksüel atamasına maruz kalıyorlar.” Söz konusu karşılaşmaları bildiği için araştırmalarını bu noktada yoğunlaştırdığını; ancak literatürde bu alanın boşluklu olduğunu aktarıyor: “Yakın şeyler ve merak edilen şeyler var; o zaman dedim ki ‘bunu araştıralım!’” 

Söyleşiden tadımlık bir parça şöyle:

Deneyimlerin ve kimliğin bu akademik çalışma ile nasıl kesişti, nasıl etkiledi birbirini? Sence bu ilişkide dönüşen taraflar kimler? Her ikiniz de dönüştünüz mü yoksa üstün gelen bir taraf var mı ya da biriniz diğerine mi uyum sağladı? 

Bayıldım bu soruya! Çünkü tezimi yazarken sürekli bunu hissettim: ben mi yeniliyorum yoksa ben bir şey mi yapıyorum? Maalesef literatüre uyumlu bir araştırma yapabilmek için bazı kelimeleri nasıl kullanacağımı bilemedim. Mesela kadın+ diye bir şey kullanıyorduk aramızda ama literatürde nonbinaryleri ve kadınları kapsayan bir terim yok ve bu haliyle trans+’ları dahil edemezdim.  Literatüre yeni bir terim katmaya hazır hissediyor muyum; hocam bunu kabul ediyor mu; bu yeni terimin geçerli bir şey olduğunu akademide nasıl kanıtlayabilirim… Sonuçta yeterli olmalı çünkü özneler kendi arasında kullanıyorsa bu terim var demektir. Böyle bir yerden zordu. Bir de bifobinin psikolojik iyi olma hali üzerine etkilerini yazarken çok üzüldüğümü fark ettim. Çünkü bütün mitleri ve damgalamaları yazmam gerekiyordu ve giriş bölümünü yazmak benim için çok zordu.

Tamamını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: eğitim
İstihdam