24/12/2019 | Yazar: Ali Erol

Haftanın cinsiyetçi ve homofobik nefret “köşe”lerini Millî Gazete, Akit, İnternetHaber ve Doğru Haber yazarlarından seçtik…

“Allah, akıl fikir versin, başka ne denilir ki…” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan gazete yazılarını sizler için okumaya devam ediyoruz.

Aralık ayının üçüncü haftasından cinsiyetçi ve homofobik nefret “köşe”lerini Millî Gazete, Akit, İnternetHaber ve Doğru Haber yazarlarından seçtik…

“LGBT gibi sapkın akımlar…”

Millî Gazete’den Şakir Tarım, “Bu nasıl sözleşme; bu nasıl yasa?” diye başladığı nakarata “Yeter be yabancıdan çektiğimiz!” başlıklı “köşe” yazısı ile devam ediyor. “AB Uyum Yasaları”ndan sözü gene “İstanbul Sözleşmesi”ne getiriyor:

“Kadının erkek üzerinde egemenlik kurmasını esas alan Feminizm gibi, değerlerimizle bağdaşmayan fikir akımlarına aldandık. Yanlışlıklar, “fikir hürriyeti”; “hayat tarzı tercihi” gibi gerekçelerle yasal hale getirildi.”

“Sözleşmenin ilk maddeleri “Kadına ve Aile İçi Şiddeti Önleme”nin amaçlandığını anlatıyordu. 4. Madde, “Kadının beyanı esastır” diyerek erkeğin hakkını yok sayıyor; LGBT gibi sapkın akımlara kapı aralıyordu.” 

Akit’in “psikiyatrist-yazar”ı, cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratlarının yankılarından pek memnun! 

Akit’ten Sefa Saygılı, “aile düşmanı güruh” sıfatıyla andığı feministlere ve kadın hareketine ettiği sözlerin ilgi görmesinden pek memnun bir halde kaleme aldığı “İstanbul Sözleşmesi’nin mimarı kim?” başlıklı “köşe” yazısında “Rusya vatandaşı A. V. L. adlı Rus Büyükelçiliğinde görevli okurumuzun yazdığı mesajı kendisinden izin alarak” paylaşıyor.

“Müslüman kadın feminist olamaz” buyurduğu Milat gazetesi demecinden “Prof. Dr., Psikiyatrist – Yazar” olduğunu öğrendiğimiz Akit “köşe” yazarı Sefa Saygılı, önceki yazısından, “Evlilikler azaldı, boşanmalar arttı. Fuhuş yapmak ceza mevzuatında suç değil. Kadın ve LGBTİ bireylerinin cinsel özgürlüğü yasal teminat altına alındı.” nakaratını yeniden alırken, “Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun öncü gayretiyle yasalaşan İstanbul Sözleşmesi” göndermesiyle de, aktüel siyasetin günlük çekişmelerine dalıp lafını da sokmaktan geri kalmıyor.

LGBT denen gruba varıncaya kadar…”

İnternetHaber sitesinden Mustafa Sabri Beşer, “İstanbul Sözleşmesi”ne yönelik “ahlaksız operasyonu” nakaratlı söylemine “Müslümanların yumuşak karnı: AK Parti” başlıklı “köşe” yazısı ile devam ediyor.

İnternetHaber “köşe” yazarı, “Bir zamanlar “Din elden gidiyor!” diye ortalığı ayağa kaldıranların hiçbiri ortalıkta gözükmüyor.” diye dert yanıyor ve ekliyor: “Ne bir eylem ne bir gösteri ne bir miting...”

Mustafa Sabri Beşer, “maalesef sessiz” sitemiyle “adına “Müslüman” veya “İslamcı” diyebileceğimiz kesim”i İstanbul Sözleşmesi’ne karşı “eylem”e çağırıyor: “Bu sözleşme sayesinde neler yapılmadı ki. Cinsiyet eşitliğinden tutun da adına LGBT denen gruba varıncaya kadar onlarca uygulama bu sözleşmenin başının altından çıkıyor.” 

“Kadına şiddetin temelinde zaten başta eşcinsellerin mekânı olan içkili yerler gelmektedir”

Irkçı, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemleriyle harmanladığı İstanbul Sözleşmeli “köşe” yazısından hatırlayacağımız Akit’ten Vehbi Kara’nın “Alkol ve Kadına Şiddet” başlıklı yazısı ayetli hadisli içki karşıtlığıyla ilerlerken “konu” gene İstanbul Sözleşmesi’ne geliyor. 

Kendisini “eski bir asker, denizci, yazar, hoca” diye tanıtan Akit “köşe” yazarı, feministlere sitem ediyor: “Feminist dernekler, ailenin felç edilmesi için LGBT gibi sapık kuruluşlara destek olurken aile ve çocukları korumak için kılını dahi kıpırdatmamaktadır.” 

Devletin, en azından, “yaklaşan Yılbaşı eğlencelerinde su gibi içilen alkole dair bir iki kelime” etmesini isteyen Akit “köşe” yazarı Vehbi Kara’nın kafasının hayli karışık olduğu anlaşılıyor: “Yıllar önce Ak Partili yöneticilerin aldatılarak Meclisten geçirdikleri utanç verici sözleşme ile ilgili olarak "İstanbul Sözleşmesi'nin bir tek amacı var; 'Sen kadın olarak görmesen de kendini kadın olarak hisseden' her bireyin şiddetini durdurmak" diyerek bu sapkınlığa yani kendini kadın hisseden eşcinselleri korumaya kalkabilmiştir.”

Akit yazarı son olarak, “Kadına şiddetin temelinde zaten başta eşcinsellerin mekânı olan içkili yerler gelmektedir.” diyerek, “Yahu!” çekiyor ve ekliyor: “Allah, akıl fikir versin, başka ne denilir ki…” 

“LGBTİ oluşumlarıyla olan yakınlığını gizlemediği gibi bu karanlık ilişkilerini gizleme gereği de duymuyor”

Doğru Haber’den Faruk Kuzu, “HDP neden LGBTİ oluşumlarını destekliyor?” başlıklı “köşe” yazısına, “LGBTİ akımının tüm dünyada önemli bir proje olduğu artık hemen herkes tarafından kabul görmekte.” nakaratı ile başlıyor. 

Doğru Haber’in “köşe” yazarı, “LGBTİ oluşumlarıyla olan yakınlığını gizlemediği gibi bu karanlık ilişkilerini gizleme gereği de duymuyor” dediği HDP’yi eleştirirken akıl da veriyor: “Normal bir siyasi parti, içerisinde yaşadığı toplumun değerlerine saygı göstererek politika geliştirir, halkın tepkisini çekecek açıklamalardan ve eylemlerden uzak durur. İdeolojik bir sapkınlığı olsa dahi bunu toplumu ürkütmeden olabildiğince uzun vadeye yaymaya çalışır. Toplumsal dönüşüm projesini hissettirmeden yapmaya çalışır.”

HÜDA-PAR’ın yayın organlarından olan Doğru Haber’in “köşe” yazısında tabii “konu” dönüyor dolaşıyor, AB’den BM’ye, oradan İstanbul Sözleşmesi’ne ve nihayet Soros’a bağlanıyor. Asıl derdinin “HDP” olduğu anlaşılan Faruk Kuzu imzalı “köşe” yazısı, LGBTİ+ kurumlarını krimanileze etmeye dönük ve en son İçişleri Bakanı’nca tekrarlanan karalama ve dezenformasyonla doğrudan Kaos GL Derneği’ni de hedef gösteriyor.

Not: Bu haberde, alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları
nefret