06/10/2023 | Yazar: Aslı Alpar

Andaç Özgür’le bugün yayımlanan yeni teklisi “Kaç Dakika”yı konuştuk.

“Andaki arzunun şarkısını yapmak istedim; ortaya ‘Kaç Dakika’ çıktı” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Bazen sokakta ya da bir toplu taşıma aracında onu görürsün. Konuşulmaz, sesini bile duymamışsındır. Tek temas bir bakışmadır. İşte o andaki arzunun, tutkunun, kalp çarpıntısının şarkısını yapmak istedim”, diyor Andaç Özgür ve o şarkı “Kaç Dakika” adıyla bugün itibariyle tüm dijital platformlarda yayımda.

Opera’dan mezun olduktan sonra çıktığı klasik müzik konserlerinin ardından kendi yolunu çizmeye karar veren Andaç Özgür’le bugün ikincisi yayımlanan singlını ve sanatını konuştuk. 

Opera’dan Türkçe Pop, HipHop ve R&B’ye… Önce opera eğitiminizi konuşalım mı?

Tabii… Bulgaristan doğumluyum, sekiz yaşıma dek yaşadığım kentinde opera olduğunu hatırlıyorumç Annem beni parka götürürken operadan çıkan sanatçıları, sopranoları görüyordum. İlk temas için burası diyebiliriz. Ardından Türkiye’ye geldik ve eğitimime burada başladım. Çocukluktan beri müziğe aşık olmama rağmen yeni bir ülkeye, yeni bir kültüre alışmak için daha çok okumaya ağırlık verdim. Ancak müzik hep bir planda hayatımda vardı.

Lisede müzik hayalimi hatırlayınca piyano çalmaya ve şarkı söylemeye başladım. Konservatuvara piyanoyla girmeye karar verdiysem de hocamın önerisiyle konservatuarın diğer bölümlerini araştırmaya başladım. Opera bölümünden bir hocanın önerisiyle operayı araştırmaya başladığımda gördüm ki ben opera okumalıyım. 

Neden?

Opera tüm sanatların keşişimi çünkü, dekor, kostüm, makyaj, müzik, hikaye…  Operaya dair bir başka kırılma noktam da Leyla Gencer’i tanıdıkça yaşandı.  Hocam Leyla Pınar Tansever bir dersinde Gencer’i anlattı ve benim opera sanatına olan aşkım, sanata olan saygım o günden sonra çok daha arttı. 

“Operanın gerçekliğe aralanan kapısı diyebileceğimiz verismo akımı beni bugün ürettiğim sanata yaklaştırdı”

Peki, diğer müzik türlerine geçişiniz nasıl oldu?

Opera okurken en büyük hayalim çok büyük salonlarda konserler vermekti. Okurken bariton bir repertuvarla Cemal Reşit Rey, Borusan Flarmoni’de konserlerimiz oldu. Ancak araya pandemi girdi ve evde ders almaya yani sanatı icra etmeye çalışırken fark ettim ki bu öngörülemezlik süreçte bir b planım yok. Operaya girmek Türkiye’de çok zor dahası pandemi nedeniyle de ciddi belirsiz bir süreç vardı. Ben bu zamanda içimde parlayan başka bir mücevher olduğunu fark ettim ve onu parlatmaya devam etmek istedim. Kendi sanatımı oluşturmam gerekiyor, dedim.

Opera eğitiminizin etkisi oldu mu bu kırılmaya?

Elbette oldu. Operanın gerçekliğe aralanan kapısı diyebileceğimiz verismo akımı beni bugün ürettiğim sanata yaklaştırdı. Verismo akımını gerçek hayattan hikayeleri anlatan opera olarak tanımlayabiliriz. İnsan hakları, adalet, eşitlik, hayvan hakları… Tüm bu konuları güncel sanatla anlatmak istedim. Bunu da popüler kültürde en iyi şekilde hip-hop ve pop ile gerçekleştirmek uygun diye düşünüyorum.

Bu düşüncelerin ardından ilk çalışmanız “Umut” çıktı sanırım?

Evet, Haziran ayında yayınladığımız “Umut” tam bu fikirlerimin ürünü. Her karanlık gecenin aydınlığı oluyor, bir şafak doğuyor. Çocukların bile politika konuştuğu, oyun oynayamadığı bu dönemde “umut”tan bahsetmek istedim.

“Tek temas bir bakışmadır. İşte o andaki arzu…”

Gelelim bugün yayımlanan eserinize… “Kaç Dakika” bize ne anlatacak?

“Kaç Dakika” için çok heyecanlıyım, bu şarkıda renkli bir Andaç var. Her zaman ayrı bir yeri olacak bu parçanın bende. Çok heyecanlıyım bu şarkı için renkli andaç’ı görmüş oluyoruz. Her zaman ayrı bir yerde olacak bu parça bende. Bazen sokakta ya da bir toplu taşıma aracında onu görürsün. Konuşulmaz, sesini bile duymamışsındır. Tek temas bir bakışmadır. İşte o andaki arzunun, tutkunun, kalp çarpıntısının şarkısını yapmak istedim ve ortaya “Kaç Dakika” çıktı.

Yakın bir zamanda Kaos GL’nin doğum günü için yayımladığınız ve kaldırmak zorunda kaldığınız kamu spotunda da çok benzer bir enerjiyi görünce oldukça şaşırdım. Metroda bir çiftin el ele tutuşması, kendilerine kötü kötü bakan birine karşı bir anlık bir enerjiyle metrodaki herkesin ele ele tutuşması da böyle bir enerji. İlginç bir benzerlik oldu şarkıyı yaptığımızda. “Kaç Dakika” tam olarak o tutkuyu, o sıcacık enerjiyi yansıtıyor. 

“Kaç Dakika”dan dinleyicilerini ne bekliyor? Yeni projeler var mı?

Yeni şarkımın dinleyicilerime güzel bir enerji ve öz güven getireceğine inanıyorum. Bir sonra çalışmamda biraz canı yanmış bir Andaç’ı dinleyeceğiz. 

“Sanatımla motive etmeye devam edeceğim”

Meraklandım… Birlikte ürettiğiniz ekip dünyanın çeşitli yerlerinden sanırım?

Evet.  Türkiye’den Segah ve Klero konservatuvardan arkadaşlarım, kaydı onlarla birlikte Türkiye’de alıyoruz. Ben Hollanda’da yaşıyorum. Klip Polonya’da çekiliyor, gerçekten enternasyonel bir çalışma oluyor. 

Zor olmuyor mu?

Elbette zorlukları var ancak ekip olarak çok güzel bir enerjimiz var, hemfikir olmak ve harekete geçmek uzun sürmüyor. İşin bir başka zorluğu belki de eserlerin öncesinde çok yoğun bir çalışma dönemine giriyorum. Sanat disiplin işi, hangi temayı, dönemi çalışacaksam renkler, politika, yaşantı, stiller… Özetle her şeyini inceliyorum o konunun ya da dönemin. Bu yorucu ancak bir o kadar da güzel…

LGBTİ+’lara yönelik sistematik ayrımcılık bugünlerde Türkiye’deki LGBTİ+’ları daha fazla yoruyor. Türkiye’deki dinleyicilerine ne söylemek istersin?

Türkiye’deki LGBTİ+ mücadelesinin yanındayım. Tutkuyla, aşkla yürüttüğüm çalışmalarımla biraz olsun insan hakları konularına değinmek ve güçlendirmek istiyorum. Doğada yaşayan tüm canlıların hakkını savunan biriyim. Bu alanlarda güçlü projelerim olacak. Sanatımla motive etmeye devam edeceğim.



Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler: kültür sanat, yaşam
İstihdam