14/07/2012 | Yazar: Kaos GL

‘Birbirimizin cenazelerini seyretmek yerine bu cenazelerin olmaması için birbirimizi tutmamız lazım.’

“Birbirimizin cenazelerini seyretmek yerine bu cenazelerin olmaması için birbirimizi tutmamız lazım.”
 
Yaklaşık 15 yıldır Antalya’da yaşayan Seçil Anne diye bilinen 1966 doğumlu Neşe Dilşeker kendi evinde boğazı kesilerek öldürüldü. Trans nefret cinayetinin ardından Antalya’da yaşayan Cemre ile hayat hikâyesini ve Antalya’daki ortamı konuştuk.
 
Antalya’daki trans bireylerin öncelikli sorunu olarak herhangi bir örgütlenmenin olmayışını söyleyen Cemre, kaosgl.org’un sorularını cevapladı
 
“Kimsenin kimseden haberi yok, Antalya’daki trans cinayetlerine baktığınızda da göreceksiniz cenazeleri koktuktan sonra bulunuyor… Yollarda üstümüze domates, soğan, bira şişesi, yumurta atıyorlar; polisten yediğimiz biber gazlarını saymıyoruz…”
 
Cemre seni tanıyabilir miyiz? Ne zamandır Antalya’da yaşıyorsun…
 
Kimlikteki isim ve soy ismimi vermek istemiyorum; adım Cemre. 27 yaşımdayım, AÖF İşletme 4. sınıfta harç parasını ödeyemedim mezun olamadım, doğma büyüme İzmirliyim.
 
4-5 senedir Antalya’dayım, 5 yıldızlı otellerde deneyimli kat görevlisiydim, hepsinden de dış görünüşüm, hal ve hareketlerim yani cinsel kimliğimden dolayı çıkarıldım. Kalacak yerim yoktu babam, annem öldükten sonra abilerimle aramdaki tek bağ annemdi, o öldükten sonra o bağ da tamamen koptu. En son çalıştığım otelden de aniden çıkarılınca kalacak yerim olmadığından bu ortama girdim. Daha önce otelde çalışırken de kaşlarımı falan aldırmak için gittiğim bir kuaför vardı (travesti ve geylerin gittiği bir kuaför) o kuaförün vasıtasıyla bir trans bireyin evine geçtim. Otel beni aniden işten çıkardı, kalacak yerim yoktu, 10 gün kadar otelde beraber çalıştığımız bir bayan arkadaşımın evinde kaldım, 10 gün boyunca Antalya’daki çoğu otele başvurdum, tipimi gören zaten iş vermedi, en son seçenek bahsettiğim kuaförün vasıtasıyla tanıştığım trans bireyin evine yerleştim.
 
Kasım - Aralık aylarıydı. Ergenliğimden beri hep derdim sokaktan çöp toplarım ama yine de fuhuş ortamına bulaşmam diye ama çok büyük konuşmuşum birden neye uğradığımı kendim bile anlamadım çaresizlik… O trans bireyin evine girerken de bahara kadar çalışırım üç-beş kuruş biriktirip kendime bir kiralık ev tutup sezon açılınca tekrar bir otele başlarım düşüncesiyle girdim.
 
Çok pislik bir ortam, kimsenin kimseye acıması yok, herkesin şahsi menfaati için yapmayacakları kötülük yok, neyse niyetlendiğim gibi olmadı -ortama gireli 4 seneyi geçti hâlâ bu pisliğin içindeyim hâlâ kirada sürünüyorum. Her gece fuhuş yapıyorum, kazandığımız paraları da etrafımdaki insan kılığındaki akbabalara harcadım, şu an fuhuşa devam ediyorum diğer arkadaşlarım gibi bu gün kazanıyosun bu gün yiyosun…
 
Antalya’daki sosyal çevrenden bahsedebilir misin?
 
Antalya’da sosyal çevre yok. Çok fazla trans birey var ama herkes birbirinden habersiz herhangi bir örgütlenme yok zaten herkes birbiriyle didişme halinde çünkü böyle bir ortamda ruh sağlığı yerinde bireyler aramak zaten anlamsız. Sağlıklı olan da bozuluyor ortama girdikten sonra belli bir süre sonra. Kimi uyuşturucuya bulaşıyor kimi alkole çünkü gerçekten dışarıdan göründüğü gibi değil. Kimsenin kimseden haberi yok, Antalya’daki trans cinayetlerine baktığınızda da göreceksiniz cenazeleri koktuktan sonra bulunuyor… Yollarda üstümüze domates, soğan, bira şişesi, yumurta atıyorlar akşamları; polisten yediğimiz biber gazlarını saymıyoruz...
 
Antalya’daki trans bireylerin öncelikli sorunların ne olduğunu düşünüyorsun?
 
Antalya’daki trans bireylerin öncelikli sorunu herhangi bir örgütlenmenin olmayışı, bunu üstlenebilecek nitelikli insanların olmayışı, dayanışmasızlık... Hep bekler ya insanlar biri çıksa da önderlik etse diye bizde de aynı durum söz konusu, en azından yalnız olmadığımızı görenler olur diye tek sorunumuz örgütsüzlük.
 
Türkiye’nin Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans hakları ve eşitliği konusundaki durumu hakkında düşüncelerin neler? 
 
Her şeyden önce insanlara LGBT bireylerin tanıtılması lazım, bizlerin Lut kavminden gelen lanetli insanlar olduğumuz düşüncesinin insanların kafasında yer ettiği bir toplumda yaşıyoruz ama kimse demiyor benim çocuğum da aynı durumda olabilir diye. İnsanların çoğu hâlâ bizi sırf sapkınlıklarımızdan dolayı zevk için fuhuş yaptığımız zannediyor ama hiç de öyle değil, kim istemez düzgün, kaliteli onurlu bir yaşantısı olsun! Ha bu arada sırf gasp, hırsızlık amaçlı veya başka amaçlarla gündüz erkek gece kadın kılığına girenler de var, bunların ayırt edilmesi böyle bir ortamda zor yani.
 
Türkiye’nin şu andaki politik düzeni cinsel kimlik ayrımcılığı üzerinde ne derece etkili sence? 
 
Kış ayıydı, Kanal 7’de beyaz sakallı bir adamın bir programı var, insanlar dini sorular soruyor ona, ben de son derece inançlı bir insan olarak dinliyorum, birisi eşcinseller namaz kılabilir mi diye tweet attı, hoca efendimiz dedi ki eşcinselin namaz kılmasını bırakın böyle bir komşunuz varsa direk polisi arayın zira Rabb’imizin ayetleri var ki polisimiz bu konularla çok yakından ilgileniyor çekinmeyin direk arayın dedi. O günden bu güne Kanal 7 zaten izlemiyorum ki zaten insanı dinden de soğutuyor sözüm ona bu hoca kılığındaki insanlık azmanları. Bu bir örnekti. Aile Bakanı olacak malum Bayan, Sağlık Bakanı olacak şahsiyetin açıklamaları ortada. Bu zihniyetten ne bekleyebilirsiniz.
 
Seçil Annenin cenazesinde bir tane bile basın mensubu yoktu, haber yapılmadı, neden diye sorduğumuzda travesti haberleri yasaklandı denildi. Hayvan yerine bile konulmuyoruz durum ortada, sürekli cezalar kesiliyor, benim de diğer arkadaşların da milyarlarca cezası birikti, her polis aldığında 172 milyon para cezası kesiyor, benim cezam 20 milyarı geçti, yakında cezaevlerine de atarlar herhalde bizi. Bu zihniyetten ne beklenilebilir ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum zaten.
 
Son dönemde translara yönelik ayrımcılık haberleri artmakta, Antalya Altındağ Mahallesindekiler translara karşı bir yürüyüş yaptı mesela, şu anda durum nedir, bu yürüyüşten sonra o mahallede neler oldu bilgin var mı?
 
Ben de Altındağ Mahallesinde oturuyorum. Benim yaşadığım apartmanda ilk taşındığım günler yalnız yaşayan birisiyim ama önyargılardan olsa gerek apartmandan imza topladılar beni attırmak için, bu benim üçüncü evim. Her ev taşımada rahat 3-4 milyar masrafın oluyor ki en büyük sorun ev vermiyorlar zaten şu an burada translara kimse ev vermiyor, bu durumdan faydalanan ortamdaki fırsatçılar da yanlarına aldıkları translardan günlük 50 milyon sırf ev parası alıyorlar. Benim apartmana taşındığım günlerde kapımın önüne sopalarla geldiler yalnızım ben de karşılığında iki elimde ekmek bıçağıyla saldırdım hepsi dağıldı ondan sonra, şu an evimde hapis hayatı yaşıyorum desem yeri var… Evime misafirliğe herhangi bir trans arkadaşımı bile alamıyorum, polis evimi mühürlemesin diye.
 
Altındağ Mahallesinde akşam 8-9’dan sonra bir transın yürümesi biraz yürek işi her an kafanıza bir saksı, soğan, patates, yumurta, bira şişesi veya çamaşır suyu gelebilir ya da polisler alır 172 milyon para cezası yazar, keyfine göre istediği saatte de bırakır sizi. İnsanlar burada istemiyorlar bizi her an daha büyük olaylar da yaşanabilir.
 
Son olarak trans bireylere söylemek istediklerin neler?
 
Bu ortamda düşene bir tekme de bu ortamdaki arkadaşlarımız vuruyor lütfen birbirimize biraz daha insaflı davranalım, fırsatçılık yapmayalım. Çoğumuzun ailesi yok, yarın bir gün başımıza bir şey geldiğinde yine biz birbirimizin yardımına koşacağız. Birbirimizin cenazelerini seyretmek yerine bu cenazelerin olmaması için birbirimizi tutmamız lazım. Biz ne kadar birbirimize zarar vermeye kalkarsak o kadar birbirimizden koparız bu durumdan da etrafımızdaki kocalık denilen şeyi meslek haline getirmiş dolandırıcılar, bize canım cicim diye yaklaşan esnaf faydalanacaktır, polis şiddeti devam edecek ve biz de bir gün bu rezillikle can vereceğiz.
 
Röportaj: Barış Sulu/kaosgl.org

Etiketler: yaşam
İstihdam