14/08/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Elif Ertürk: ‘Kendimiz için istediğimiz adalet ve özgürlüğü diğer canlılar içinde talep etmedikçe samimiyetsiziz…’

Atların ömrü iki değil yirmi beş yıldır! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Elif Ertürk: “Kendimiz için istediğimiz adalet ve özgürlüğü diğer canlılar içinde talep etmedikçe samimiyetsiziz…”

İnsanların ulaşımı, konforu, sağlığı, kıyafeti, keyfi, sofrası, eğlencesi için insan dışı hayvanlar nesneleştiriliyor. Bizler gibi acıyı, mutluluğu, hisseden, bizler gibi özgür olmak isteyen hayvanların  “nostalji” gerekçesiyle köleleştirildiği sömürü sistemi faytonculuk bu nesneleştirmenin bir başka biçimi.

Özellikle turistik mekânlarda devam eden faytonculuk, ortalama ömrü yirmi yıl olan atların erken ve acı içinde ölmelerine neden oluyor. Yazın aşırı sıcakta, aç susuz çalıştırılan, kırbaçlanan, burnundan kan gelene kadar koşturulan, tüm yaz sömürüldükten sonra kışın açlığa ve soğuğa terkedilen atlar için “Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatif”i uzun bir zamandır mücadele ediyor. Bugüne dek gerçekleştirmiş oldukları eylemlerden ve görüştükleri yetkililerden bir sonuç çıkmadı. Ancak onlar atlar özgürce koşana, atlı fayton kaldırılana dek bu sömürüyü belgelemeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini söylüyorlar.

Fayton sömürüsünün iç yüzünü öğrenmek için “Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatif”inden Elif Ertürk ile görüştük. Elif Ertürk, 25 sene yaşayabilen atların fayton yüzünden çok ağır bir sömürü sistemine maruz kaldıkları için ancak 2 yıl yaşayabildiklerine dikkat çekiyor ve “atlar sonu hep aynı olan ağrılı ve acılı bir ölüme mahkûm ediliyorlar” diyor.

“Sadece Adalar’da yılda 400 at, fayton kazaları, bakımsızlık ve kazalarda aldıkları ölümcül darbeler sonucu yaşamını yitiriyor”

Neden atlı faytona karşısınız?

Faytonculuk, bir zulüm sektörüdür. Nostalji adı altında romantik bir tarifle adlandırılsa da, #faytonabinmeatlarölüyor platformunun yıllardır verdiği mücadele ve hayvan hakları savunucuların çabaları ile faytonculuğun nasıl bir zulüm ve ölüm sistemi olduğu kamuoyunun gözleri önüne sunuldu. Sadece İstanbul Adalar da yılda 400 at, fayton kazaları, bakımsızlık ve kazalarda aldıkları ölümcül darbeler sonucu yaşamını yitiriyor…

Bir at, ortalama 25 sene yaşayabiliyorken, faytona koşulan atlar çok ağır bir sömürü sistemine maruz kaldıkları için ancak 2 yıl yaşayabiliyorlar. Sonu hep aynı olan ağrılı ve acılı bir ölüme mahkûm ediliyorlar. Doğal olmayan bir şekilde yaşamını yitiren, ölürken bile paraya dönüştürülen atların yerine, tıpkı köle pazarında olduğu gibi başka atlar getiriliyor. Tüm bunlara bakarak  faytonculuğu, ”zulüm ve ölüm sistemi “ olarak tarif etmek en uygunu olur kanımca. Canlıların yaşam hakkını gasp eden tüm sistemlere karşıyız.

“Faytona Binme Atlar Ölüyor İnisiyatif”i ne zamandır mücadele ediyor? Birbirinizi nasıl buldunuz?

Dört yıldır mücadele devam ediyor. Hayvan hakları aktivistleri bir şekilde birbirlerini buluyorlar. Burada önemi olan yaşam hakkı konusuna geniş çerçeveden bakabilen insanların bir araya gelmesi. Çok büyük kısmı ile aynı fikirde olmak önemli… Ve yılmadan, vazgeçmeden devam diyebilmek…

Bugüne dek neler yaptınız? Eylemler, görüşmeler?

Kurumlarla yapılan görüşmelerimiz sonucu yetkililer tarafından olumlu atılmış bir adım yok maalesef… Geçmiş yıllarda faytonların kaldırılması  ile ilgili, girişimlerde bulunan ve çaba gösteren hayvan hakları kuruluşları oldu. #faytonabinmeatlarölüyor olarak, dört yıldır istikrarlı çaba ve mücadele ile fayton atlarının yaşadıklarını kamuoyuna duyurmakta başarılı olduk. İstanbul, Antalya, İzmir de toplamda altı eylem, basın açıklamaları, yaptık… Birçok röportaj verdik ve Melih Kosif arkadaşım “Fayton” isimli  kısa belgesel  yaptı. Kısa bir süre içinde, faytonlar ile ilgili yapılan çok güzle bir çalışma ile yanı sıra imza kampanyamız sosyal medya üzerinden paylaşılacak… Heyecanlıyız…

“Adalar da kaza geçiren atı acılar içinde kıvranırken, kepçeyle aldırıp attıran faytoncular olduğunu gördük…”

Yetkililerin atlı faytondan vazgeçmemeleri için tek gerekçe nostalji mi?

“Faytoncular ekmek teknemiz” diyerek faytonların kaldırılmasına karşı çıkıyor. İstanbul adalara gelen turistlerin faytonlarla adayı gezmek istemesi ve yanı sıra ada ekonomisini canlandırması gibi faktörler var, Bazı ada esnafı da faytonların kaldırılmasını istemiyor bu sebeplerden…

Atlar için zulüm ve ölüm meselesinin yanında, faytonların yarattığı trafik kaosu, kirlilik sebebi ile Adalar, gün geçtikçe daha çirkin bir hal almakta. Son zamanlarda insanların ölümleri ile sonuçlanan fayton kazaları da yaşanmakta. Ama nedense bu haberlere ana akım medya da rastlayamıyoruz.

Adalar’daki turist sayısında ki artış ile insan ölüm ve yaralanmaları ile sonuçlanan fayton kazaların daha sık yaşanacağını düşünüyorum. Bir an önce faytonların tamamı ile kaldırılması sağlanmalı.

Artık ana akım medyada dahi faytona koşturulan atların ölüm haberine sık sık rastlıyoruz. Bu ölümleri nasıl açıklıyor faytoncular?

Adalar da ki faytoncuların çok olağan, sıradan  bir şey olarak karşıladıklarını biliyorum. Tıpkı bir eşyanın kırılması, bozulması gibi… Acı ama bunu düşündüklerini  görüyoruz. Antalya’da ölen atını bırakıp kaçan faytoncu bu zihniyete bir örnektir. Adalar da kaza geçiren atı acılar içinde kıvranırken, kepçeyle aldırıp attıran faytoncular olduğunu gördük… Bu atlara, canlılara nasıl bir bakış açısında olduklarını net olarak gösteriyor.

Atlı faytonların kaldırılmasını istemeyen ve atların daha iyi koşullarda faytona sürülmesini isteyen kişilere ne söylemek istersiniz? Neden atların hiçbir şekilde faytonda koşturulmaması gerekiyor?

Daha iyi koşullarda bakılsınlar ama sömürüye devam diyenlere şunu söyleyeyim: Hayvanlar, insanın hizmetine sunulmuş köleler değiller. Kendimiz için istediğimiz adalet ve özgürlüğü diğer canlılar içinde talep etmedikçe bu taleplerin samimiyetine inanılmaz… Boş bir söylemden öteye gidemez. Sirkler, hayvanat bahçeleri, yunus parkları için nasıl hayvanların tutsak edildiği, sömürüldüğü hapishaneler ve bu yerlerin kapatılmaları gerektiğini söylüyorsak bu durum  atlar için de bu böyle. Bakım şartları düzeltilsin diye bir şey söz konusu olamaz.

Burada hemen çok önemli bir konuyu ekleyeyim; öncelikle atlar için  her türlü yaşamsal ihtiyaçlarının, bakım ve tedavi hizmetlerinin karşılanacağı, her türlü tehlikeden uzak bir tesis ve barınağın bir an önce yapılması gerekli. Faytonlardan kurtarılan atların yaşamlarının sonuna kadar burada yaşamalarının sağlanması elzem. Faytonlar kaldırılırsa atlar ne olacak endişesine de böyle bir çözüm önerimiz var. Kamu kaynaklarını istendiğinde savurganca kullanıp bunun yapılamaz, imkânsız bir şey olduğunu söyleyenlere inanmasın kimse… Kamu kaynaklarını kullanıp Kısırkaya’da yüzlerce dönümlük araziyi çevirip, hayvan hapishanesi yapmak için kullanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin atlar için bir tesis yapması zor veya imkânsız değil…

“Lütfen, kurumların bakım şartları düzeltilecek kandırmacasına inanmadan faytonların kaldırılmasını talep edin”

Eylemleriniz nasıl daha fazla ses getirebilir, bu mücadeleyi nasıl genişletebiliriz?

Herkesin faytonlar konusunda ki yetkili kuruma kaldırılması ile ilgili taleplerini iletmelerini, kurumların bakım şartları düzeltilecek kandırmacasına inanmadan, kararlılıkla faytonların kaldırılmasını talep etmelerini istiyorum. Herkes sosyal medyayı kullanabiliyor, maillerle, twitter üzerinden bu kurumlara taleplerini iletsinler.

Bundan sonra neler yapacaksınız?

Faytonlar kaldırılana dek devam edeceğiz. Gelişmelerin neler gösterdiğine bakarak, farklı yollar ve eylemlerle devam edeceğiz…

Bu fırsatı verdiğiniz için KAOS GL ye teşekkür ederim.


Etiketler: yaşam, ekoloji
İstihdam