10/12/2010 | Yazar: Kaos GL

“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. Maddesi der ki her insan, hakları ve onuru ile özgür ve eşit doğar.

Ayrımcılığa Karşı Kamunun Görevleri ve Sorumluluğu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. Maddesi der ki her insan, hakları ve onuru ile özgür ve eşit doğar. Eşcinsellik suç olmaktan çıkarılmalıdır ve cinsel yönelim ile cinsiyet kimliği nedeniyle uygulanan ayrımcılık ve şiddetin önünü devlet kesmelidir.”
Cecilie LANDSVERK, Norveç Büyükelçisi

Kaos GL’ye, kendi çalışma alanı olan bir konuda birkaç cümle kurma şansını bana vermiş olduğu için teşekkür etmek ve LGBT meselesindeki yorulmak bilmez çabalarına dair duyduğum saygıyı sunmak istiyorum.
 
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 60. yıl kutlamaları geçen sene gerçekleştirildi. Beyanname’nin 1. Maddesi der ki her insan, hakları ve onuru ile özgür ve eşit doğar. Bana göre, durum ancak ve ancak bundan ibarettir. Ancak biliyorum ki gidecek daha çok yolumuz var. Hemcinsten iki bireyin kendi rızaları ile cinsel ilişkide bulunmalarını, çok fazla ülke suç haline getirmiş durumda. Hatta 10’a yakın ülke, eşcinsel pratikler için idam cezasına sahip. Şu mesaj verilmeli ki eşcinsellik suç olmaktan çıkarılmalıdır ve cinsel yönelim ile cinsiyet kimliği nedeniyle uygulanan ayrımcılık ve şiddetin önünü devlet kesmelidir. Ardından, sosyal hareketlerin ve sivil toplum organizasyonlarının özneleriyle yoldaşlık kurma ve dayanışma adına yatırım yapmalıyız; özellikle yaralanmaya en açık olan ve marjinalize edilmiş gruplar ile tartışmalı kültürel konulara dair çalışan öznelerle... Uluslararası alanda gerçekleşen her şey tabii ki önemlidir, ancak bu toplumda LGBT bireylerin insan hakları savunuculuğuna dair çok iyi işler çıkaranları desteklemenin ve daha fazla yüreklendirmenin, yapılabilecek en önemli işlerden biri olduğuna inanıyorum.
Dr. Pascal HECTOR, Elçi, Almanya Büyükelçiliği
 
Almanya’daki gelişmelere bakıldığında, LGBTT bireylerine karşı ayrımcılık yapılmaması politikası, Almanya için de yeni bir politika sahası olduğu anlaşılıyor.
 
“Deutscher Bundestag” (Federal Meclis) 2001 yılında nüfusa kayıt edilen hayat arkadaşlığına imkan veren yasayı çıkardı. Beş yıl sonra ise, Özel Sektör İş Ortamında Eşit Muamele Görme Yasası yürürlüğe girdi. Alman Anayasasının “Yasa Önünde Eşitlik” başlığını taşıyan 3. maddesinin cinsiyet kimliği hususunun yer alacak şekilde genişletilmesiyle ilgili tartışma şu an devam etmektedir.
 
Resmedilen hukuki gelişmeler, kamuoyunun LGBTT bireylerinin durumuna daha bilinçli bakmasını ortaya koyuyor. Bu durum, örneğin 2001’de Berlin Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit’in (“Evet bu iyidir” dediği) veya o dönemde ARD televizyonunda ana haber programı sunan Anne Will’in “coming-out” sayesinde ortaya kondu. Geniş kesimlere ulaşan ve kamuoyu tarafından tanınan kişilerin cinsiyet kimlikleriyle ilgili itirafları çok iyi organize olan ve geniş kitlere ulaşan “Outdoor Club für Homosexuelle” ve aktif olarak siyaset yapan lobi kuruluşu “LSVD - Lesben und Schwulen Verband in Deutschland” veya “Völklinger Kreis” isimli meslek kuruluşunun çalışmalarına destek vermektedir.
 
Anılan kuruluşlar yukarıda izah edilen kazançların elde edilmesine önemli katkı sağlamışlardır, ki Federal Dışişlerinde de bu hususa aynı bu şekilde bakılıyor, personel konularının ele alındığı bölümlerin resmi muhatabı olarak “Rainbow” isimli çalışma grubunun mevcudiyeti bunu yine ortaya koyuyor. Bu nedenle politikanın en önemli sorumluluğu, menfaatleri temsil edenler tarafından dile getirilen hususları dinlemek ve ciddiye almaktır.
 
Stuart ADAM, Siyasi Bölüm Müsteşarı, İngiltere Büyükelçiliği

İngiltere Büyükelçiliği, IDAHO 2010’u Kaos GL ile birlikte kutlamaktan onur duydu. Birçok ülkedeki İngiltere Büyükelçilikleri, benzer etkinliklerde yer alarak, LGBT bireylerin insan haklarına desteklerini gösterdi. Yalnızca bu yıl, Küba ve Çin gibi çeşitliliğe sahip ülkeler ile orta ve doğu Avrupa boyunca oldukça aktif bir rol oynadık. Uluslararası etkimizi, LGBT bireylerin cezalandırıldığı ülkelere baskı kurmak için kullandık.

Yaptıklarımızın önemli bir kısmı, etkinlikleri ve yürüyüşleri izlemek. Bu sene, İngiltere Büyükelçiliği’nden 3 diplomat, Kızılay’daki yürüyüşü takip etti. Yürüyüşün, polis ya da diğer yetkililer tarafından bir müdahale ile yüzleşmemesinden dolayı oldukça memnun kaldık. Ancak, birkaç transseksüelin saldırıya uğramasının raporlarını duyduktan sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Her zaman olduğu gibi, yetkililerin, bu vakaları eksiksizce incelemeye ve suçluları adaletin önüne getirmeye davet ettik. 

Bu Birleşik Krallık, herkese adil olan ve LGBT bireyler için eşit haklara sahip bir topluma kendisini adamış durumda. Birleşik Krallık’ta, sivil partnerliği desteklemeye, nerede yapılırsa yapılsın homofobik zorbalıkların yakasına yapışmaya ve karşılıklı rıza ile gerçekleşen eşcinsel cinsel ilişkilerin tarihe geçen mahkumiyetlerine dair kanunları değiştirmeye çalıştık. Bu kendini adama, insanları yerlerinden çıkmaktan alıkoyan engelleri yırtıp atmaya olan kararlılığımızı gösteriyor.
 
14 Mayıs tarihinde Kaos GL etkinliğinde söylediğim üzere, eşcinsellerin, biseksüellerin ve transseksüellerin daha iyi insan haklarına sahip olmaları için çalışmak, tüm dünyanın hâlâ vermesi gereken bir mücadele olma özelliğini koruyor. İngiltere Hükümeti, bu hakları için mücadele etmeye devam edecek, Türkiye’de veya başka bir noktada…
 
* İngiltere Dışişleri Bakanlığı, LGBT bireylerin yaşama, dernek kurma, örgütlenme, bilgi edinme ve ifade etme, çalışma, eğitim ve sağlık haklarının teşvikine dair ülke içinde ve dışında görev yapan çalışanları için bir araç takımı oluşturdu. Aşağıdaki linkten, bu programın Türkçesi’ne ulaşılabilir:
 
John DAVISON, Müsteşar ve Siyasi Danışman, Kanada Büyükelçiliği
 
Kanada, uzun bir insan hakları savunuculuğu ve koruyuculuğu geçmişine sahip olsa da, her anayasal hak ve özgürlük, güncel bir süreçte imzalanan -kesin tarihiyle 1982’de- Haklar ve Özgürlükler İmtiyazı ile bir kanunda toparlandı. İmtiyaz’ın ilk maddesi, “Her birey, kanun önünde ve gözetiminde eşittir ve kanunların eşit koruyuculuğu ve eşit imkanlarına ayrımcılık yapılmaksızın sahiptir.” der. Tabii, İmtiyaz’ın mevcut olması, insan hakları endişelerinin bir son bulduğu anlamına gelmiyordu. Elbette, Kanada’nın insan hakları reformlarına yeni başladığı anlamına da...
 
Ülke içi ve dışı gelişmelerle ve baskılarla, insan hakları rejimimiz, 20. yüzyıl boyunca evrim geçirdi. Buna, 1948’de imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de dahil.  Beyanname’nin sonrasındaki yıllarda, Kanada Anayasası, insan haklarının eksiksizce güvence altına alınması ve korunması konularında sorunlar yaşadı. Bunun bir örneği, LGBT haklarıydı.
 
1967 yılında eşcinsel bir erkek, bir başka erkek ile seks yaptığını açıklamasının üzerine, “tehlikeli seks suçlusu” olmaktan Kanada Yargıtayı tarafından süresiz hapis cezasına çarptırıldı. Bu vakanın hemen ardından, dönemin Adalet Bakanı, Kanada’nın Ceza Yasası’nı incelemeye aldı ve “Milletin yatak odasında, devletin işi yoktur.” cümlesini kurdu. Bu inceleme, 1969 yılında eşcinselliğin bir suç olmaktan çıkarılması ile son buldu. Bu değişim, LGBT bireylerin insan haklarının tanınması hususunda bir yükselmeyi beraberinde getirdi. 1977 yılında Quebec eyaleti, çalışma hayatında “cinsel yönelim” üzerinden bir ayrımcılığı yasakladı. Federal ve yerel yasalarla, gey ve lezbiyen çiftlerin evlat edinmeleri, hemcins partnerlere maaş yardımı aktarılması ve 1992’de LGBT’lerin orduda görev yapmalarını engelleyen kanunun yürürlükten kaldırılması güvence altına alındı. 2003 yılında Ontario Mahkemesi’nin önünü açtığı hemcins evliliklerin, 2005 yılında Medeni Kanun’da yapılan değişiklik ile önü açıldı.
 
Kanada’nın, LGBT’lerin insan haklarını zenginleştirmeye harcadığı 40 yılın özetinin ardından, kişisel yorumlarımı da sunmak isterim. Farklılığın kabulü ve çeşitlilik, Kanadalıların değer verdiği ve kültürlerimizin bir parçası haline gelmiş konulardır. “Kanada kültürü”nün tam olarak ne olduğunu tanımlama konusunda bazen zor anlar yaşarız -tabii akçaağaç şurubu, Kraliyet Atlı Polisi, Celine Dion ve buz hokeyi dışında- ancak hemfikir olduğumuz değerler, çeşitliliğin güzel olduğu ve insanların farklılıklarının ayrımcılığa ya da dışlamaya bir sebep değil, zenginliğe minnettar olmanın bir sebebi olduğudur. Yine de bütün bunlar, Kanada’nın insan hakları sorunlarına bağışıklık kazandığı anlamına gelmez. Birçok sorun ile uğraşıyoruz, yerli nüfusun hayat koşullarını iyileştirmek gibi konular başta olmak üzere... Elbette, hemcins evlilikler de birçok insan için oldukça tartışmalı konuydu bir zamanlar...
 
İnsan haklarının korunmasına ve güven altına alınmasına olan bağlılığımızı sabitleyen anayasa ve güçlü mahkemeler gibi etkili materyaller geliştirmeliyiz. Vatandaşlar için eşitliğin ne anlama geldiğinin sistematik bir açıklamasını yapan kanunları oluşturmalıyız. Sosyal normların tanımını tekrardan yapmak  ve cinsiyet, ırk, din ve cinsel yönelim farklılıklarının toplumun bütünlüğüne bir tehdit olmadığını kabul etmeye hazır olmalıyız.
 
Homofobi Karşıtı Buluşma gibi toplantıların, homofobiyi alt etmek için yeni ve etkili yollar üretmesini diliyorum.
 
Sophie In't VELD, AP Parlamenteri, Hollanda
 
Sevgili arkadaşlar,
Avrupa Parlamentosu adına, 5. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşmanızdan dolayı sizleri kutlamak istiyorum. Buluşmanıza katılamamış olmaktan dolayı çok büyük üzüntü yaşıyorum, çünkü bütün LGBT aktivistleri ile tanışmak beni çok mutlu kılacaktı. 
 
İnsan hakları ve anayasanın tanıdığı değişmez haklar, Avrupa Birliği’nin kalbidir. Avrupa Birliği projesi, her Avrupalı, haklarının tam anlamıyla tadını çıkarana ve toplumun saygısı ve desteği ile birlikte hayatını kendi dilekleri doğrultusunda yaşayana kadar, tamamlanmış olmayacaktır. Bu nedenle, Avrupa’nın bir değerler toplumuna dönüşmesi ve dünyanın geri kalanına bir örnek olması yolunda sizler önteker görevindesiniz. Yaptıklarınız, yerel LGBT hakları için mücadele etmenin çok ötesine geçiyor: Avrupa’da ve dünyanın geri kalanında yaşayan milyonlarca insan için bir değişim anlamına gelecek. Şimdi ve gelecekte… Avrupa’nın kilit noktası sizlersiniz.
 
Bazı şeyler gerçekten zorlaştığında ve nefret ya da karşı çıkma ile yüzleştiğinizde, milyonlarca Avrupalının arkanızda olduğunu ve bu mücadelede sizi desteklediğinin farkına varmanızın önemli olduğunu düşünüyorum.
 
Toplumsal değişim yavaş ve acılıdır, ancak insan hayatı için gereklidir. Toplumun kalitesi, her insanı kapsayabilme yeteneği ile ölçülebilir; toplumun zengin çeşitliliğini ve mevcut yetenekleri, enerjiyi ve başarı tutkusunu fayda için kullanarak…
 
Tüm iyi dileklerimi sizlere gönderiyorum ve sizlerle tanışacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.

Saygılarımla,
 
5. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma, Açılış Forumu, 14 Mayıs 2010, Ankara
 

Etiketler: yaşam
İstihdam