17/07/2023 | Yazar: Aslı Alpar
17 Mayıs Derneği’nden Anjelik Kelavgil, ÖTV-KDV’yle başlayan zam yağmuru ve dövizin yeni rekorlarının LGBTİ+’ları nasıl etkileyeceğini KaosGL.org’a anlattı.
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisiyle (KDV) başlayan ve iğneden ipliğe her şeye yansıyan zamlar, dövizin haftaya yeni rekorlar kırarak başlaması LGBTİ+’ları nasıl etkiliyor?
Derin Yoksulluk Ağı’nın ayrımcılık ve eşitsizliklerin yoksulluk döngüsünün kırılmasını zorlaştırdığı tespitiyle yaşanan ekonomik krizin, sistematik ve kurumsal ayrımcılığa maruz bırakılan LGBTİ+’lar için yeni hak ihlalleri anlamına geldiğini söylemek mümkün.
Bu bağlamda yoksulluk ve ayrımcılığı birlikte ele alan çalışmalar sürdüren 17 Mayıs Derneği’nden Anjelik Kelavgil’e son zamları sorduk.
“Heteronormativite heterodoks ekonomi politikalarının bedelini geniş halk kitlelerine ödetmeye kararlı görünüyor” diyen Kelavgil, yoksulluğun LGBTİ+’ları yeni bir dolaba soktuğunu söylüyor:
“Emeğimizin giderek ucuzlaştığı; hayatlarımızı devam ettirme maliyetinin giderek pahalandığı ve onurlu bir yaşam için gerekli koşullardan her gün fersah fersah uzaklaştırıldığımız bu kriz günlerinde LGBTİ+’ların payına kronikleşen bir yoksulluk düşüyor. Tıpkı heterodoks ekonomi politikaları gibi heteroseksist nefret politikaları da planlı bir ajanda üzerinden ilerleyen iktidar; kronik yoksulluğa sürüklediği LGBTİ+’ları bir de ayrımcı baskıyla dolaplara sokmaya çalışıyor. “
Nefretin maliyeti…
Kelavgil, nefret söylemleri ve yoksulluğu ilişkilendiriyor; nefret politikalarına sessiz kalmanın ekonomik krizlerin yol açacağı yeni hak ihlallerinden sadece LGBTİ+’ların değil toplumun tamamının etkileneceğini hatırlatıyor:
“Tüm topluma 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü hediyesi olarak astronomik zam tarifesi sunan iktidar, belli ki lubunyalara dönük nefretini de arşa çıkarmanın hazırlığını yapıyor. Yoksulluktan kurtulabilmek için ihtiyacımız olan araçları safsata, şiddet ve nefret diliyle bizlerden almaya çalışan iktidar; toplumun çok büyük bir kısmını asgari geçim standartlarının gerisinde eşitlemeyi bir başarı gibi sunmaya devam ediyor. Hal böyleyken iktidarın nefret politikalarına karşı ses çıkaramayan, söz üretemeyen kitlelere nefretin ne kadar maliyetli olduğunu; nefret politikalarının karşısında durmadıkları sürece, lubunyalarla yoksullukta ve yoksunlukta nasıl eşitlendiklerini hatırlatmak gerekiyor. Ayrımcılık ve yoksulluğun hayatlarımızı zapt eden karanlığına karşı ilk adım safları sıklaştırmak ve dayanışmanın inceliğini kuşanmaktan geçiyor diye düşünüyorum.”
Etiketler: insan hakları, siyaset, ekonomi