25/02/2013 | Yazar: Bülent Kale

Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği tarafından düzenlenen Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Haftası ikinci gününe Trans Buluşma başlığı altındaki panelle devam etti. ‘Bölgesel Sorunlar’ ve ‘Feminizm ve Seks İşçiliği’ başlıklı iki oturumdan oluşan panel İzmir Alman Kültür merkezi’nde gerçekleştirildi.

Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği tarafından düzenlenen Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Haftası ikinci gününe Trans Buluşma başlığı altındaki panelle devam etti. “Bölgesel Sorunlar” ve “Feminizm ve Seks İşçiliği” başlıklı iki oturumdan oluşan panel İzmir Alman Kültür merkezi’nde gerçekleştirildi.
 
“Bölgesel sorunlar” başlığını taşıyan ilk oturumda önce Ankara Pembe Hayat Derneği’nden trans aktivistler Selay Su ve Sinem Kuzucan devletin seks işçilerine yönelik politikasını aktardılar. Son 15 yıldaki dönüşümlerden, kötü gidişattan ve örgütlenmede yaşanan sıkıntılardan bahsettiler.
 
Ardından Tolga Sercan bu eril sistemde Trans Erkek olmak üzerine bir sunum yaptı. Ve son olarak Siyah Pembe Üçgen’den trans aktivist Deniz Rojda Solmaz geçtiğimiz yıl Ege Bölgesi’nde yaşanan kayda geçirilebilmiş 126 hak ihlali vakasını ve bunların akıbetlerini anlattı. İzmir’de trans seks işçilerini örgütleme konusunda yaşanan sıkıntıları aktardı.
 
Bu ilk oturumun ardından Siyah Pembe Üçgen İzmir’den trans aktivist demet Yanardağ’ın moderatörlüğündeki “Feminizm ve Seks İşçiliği” başlıklı ikinci oturum başladı. İlk konuşmacı Feminist Kolektif’ten Hasbiye Günaçtı, sistemin “erkek egemen” bir sistem olduğunun altını çizdi ve erkeklerin hep daha avantajlı olduğu bir sistemde eşit bir mücadelenin olmasının da söz konusu olmayacağını söyledi. Kadınların erkeklerin kullandığı söylemi ya da yöntemleri kullanmayacağını çünkü bunların kadınların özne olduğu mücadelelerde işlevsiz olduğunu belirtti.
 
Sonrasında tartışmayı alevlendiren şey Günaçtı’nın sunumunda kullandığı bir tez çalışması ve bu tez için genelevde çalışan vesikalı seks işçileriyle yapıldığı söylenen anket sonuçları oldu. Fuhuşun ortadan kaldırılması için gerekçeler aradığı belli olan çalışmadan aktarılan veriler diğer konuşmacıların tepkisini çekti.
 
İstanbul Kadın Kapısı’ndan Trans aktivist Şevval Kılıç yıllardır seks işçileriyle çalıştığını belirterek sunulan verileri hiç inandırıcı bulmadığını belirtti. Genelevlerin seks işçilerinin güvenliği için hayati bir önem sahip olduğunu belirten Kılıç:
 
“Seks işçilerini savunmak ile seks işçiliğini savunmak aynı şey değildir” diyerek devam etti. “Bugün Türkiye’de sokaklarda çalışan 100 bin seks işçisi var; kadın, erkek ve trans seks işçisi. Ve sokakta çalışmak demek, korumasız, güvencesiz çalışmak demektir. 2002’den bu yana genelevlere yeni seks işçileri kabul edilmiyor ve bugün artık genelevler de kapatılıyor. Ancak bu, seks işçiliğini ortadan kaldırmak değildir. Seks işçilerini sokağa atmak demektir.”
 
Daha sonra söz alan Kemal Ördek seks işçilerinin yalnızca kadınlar ve translar olmadığını hatırı sayılır sayıda erkek seks işçinin de söz konusu olduğunun altını çizdi. Seks işçilinin bir beden satışı olmadığını söyledi ve ekledi: “Kimse kimseye bedenini vermez, satmaz ya da kiralamaz. Seks işçiliği bir seks hizmeti sunmaktır.”
 
Ankette sunulan verilere atıf yaparak bu tür “fake data”larla (sahte veriler) hali hazırda Avrupa’da yürütülen “Fuhuşu Bitirelim” kampanyası gibi kampanyaların yürütüldüğünü belirten Ördek, Fuhuş vakalarında müşteriyi cezalandıran İsveç modeli hakkında bilgi verdi.
 
Daha sonra feministler ve feministlerin seks işçiliğine bakışı üzerine yoğunlaşan konuşmalar dinleyiciler arasındaki Amargi İzmir ve SFK’lı feminist kadınların ve LGBT bireylerin de katılımıyla hayli zihin açıcı, dinamik bir tartışmaya dönüştü.
 
Oturumların ardından Geleneksel Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Ödülü törenine geçildi. Ödül, bu sene pek çok güçlüğe karşı koyup Diyarbakır’da bir LGBT derneği kurmayı başaran ve Diyarbakır’da ailesi tarafından katledilen LGBT birey R.Ç. davasının takipçisi olarak kamuoyu oluşturmayı başaran Hebun LGBT Derneği’ne verildi.
 
Tören ve kokteyl salonu aynı zamanda Siyah Pembe Üçgen İzmir’in sözlü tarih dizisin ikinci kitabı “90’larda Lubunya Olmak”ın ilk okurlarıyla buluştuğu ya da okurlarıyla ilk buluştuğu yere ve zaman oldu.
 

    


Etiketler: yaşam
İstihdam