31/03/2022 | Yazar: Yunus Emre Demir
BAYETAV, KONDA ve SAM’ın desteğiyle gerçekleştirdiği kutuplaşma ve bir arada yaşamaya dair araştırmasını yayımladı.
Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), KONDA ve SAM’ın desteğiyle Türkiye’de Bir Arada Yaşarız araştırması yaptı.
Nicel ve nitel yöntemlerle yapılan araştırmada fiziksel, ekonomik, eğitim, yaşam tarzı ve siyasal farklılıklar başta olmak üzere birçok toplumsal farklılığa dair katılımcılara sorular yöneltildi.
Raporda aynı zamanda ulusal, etkin, dini, sınıf ve cinsiyet kimliklerine dair sonuçlar da yer aldı.
Nitel ile nicel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı araştırmada 67 ilin 286 ilçesinde toplam 2.132 anket uygulandı. Ayrıca 62 derinlemesine görüşme, 12 odak grup toplantısı gerçekleştirildi.
Tanışıklıklar önyargıları aşmakta önemli
Nitel görüşmeler sırasında LGBTI+’ların eylem sırasında polis şiddeti görmelerini doğru bulan bir katılımcı, “peki sizin oğlunuz bir gün gelip gay olduğunu açıklarsa ne yaparsınız?” sorusuna, “anayım, kabul ederim” cevabı verdi.
Raporda bu durum şöyle değerlendirildi: “Bu anlamda, katılımcıların günlük hayat deneyimlerinin genellikle siyasi yaklaşımlarına göre daha olumlu olduğu görüldü. Tanışıklıkların ve günlük hayatın, önyargıları aşmakta önemli bir işlevi olduğu görüşmelerde fark edilen diğer bir konu oldu.”
Raporda, LGBTİ+’ların ikili kategoriler konusunda konfor bozucu olmalarının ön yargılarının temelini oluşturan unsurlardan olduğu belirtiliyor.
“Kuşkusuz etnik ya da dinsel gruplar, iç yapılarındaki homojenliğin bozulmaması için savunmacı önlemler alıyorlar. Ancak büyük toplumu düşündüğümüz zaman da, hem değişim dinamiklerini hem de benzer savunmacı tavır alışları gözlemleyebiliyoruz.
“Örneğin, LGBT bireyler hakkında önyargı düzeyi ve muhafazakârlık düzeyi de yüksek olan Erzurum gibi bir şehirde bile bir “öteki” olarak LGBT bireylerinin bazı kesimlerde kabul edildiğini görebiliyoruz. Önyargının bir bileşenini ise kuşkusuz LGBT bireylerin ikili kategoriler konusunda konfor bozucu varlıkları inşa ediyor.
“Başka bir ifadeyle, bu kafa karıştıran kimlik, aşağıdaki Erzurum odak grup tartışmasında görüldüğü gibi, bir yandan “saygıyla” karşılanırken, diğer yandan “emin olunan” kimlikleri bozma ve karmaşık “ara yer”le özdeşleştirilme riski taşıyor.
- (LGBTİ bireylerin) Arkadaşları gayet de var. Normal yani. Kimse abes görmüyor, genelde yardım ediyorlar. (K3)
- Genelde arkadaşları kız. (K2)
- Moderatör: Peki siz mesela siz LGBTİ bireyler olan bir mahallede yaşamak ister miydiniz?
- Yok, hayır. Yok istemem. (K4)
- Moderatör: Neden?
- Şöyle korku, herkes acaba onun da öyle bir insan olduğunu düşünüp de orada yaşıyor diye dışarıya belki yansıtmıyor. (K7)
- Ben saygı duyuyorum. (K6)
- Bazıları şey olarak diyor mesela, Allah vergisi oluyor. Çünkü tanıdığım bir tane adam birisi var. (K2)(OG-10)
LGBTİ+’lar başarılarıyla da anılmak istiyor
Nitel görüşmelerde soruları yanıtlayan LGBTİ+ katılımcılardan biri şu ifadeleri kullanıyor: “Şu son zamanlarda mühendis oluşum benim için aslında çok önemli. Mühendis bir LGBTİ+ oluşum aslında en önde olan bir şey diyebilirim. Yani bilimsel bir şey üretmek, bilimsel bir şey üretecek kimliğim gerçekten en çok öne çıkan kimliklerimden biri sanırım. LGBTİ+ oluşum aslında çok önemli değil benim için diyebilirim. Çok üzerine düşünmüyorum. Çünkü düşünmemi gerektiren şeyler olmuyor. (DG-8)”
LGBTİ+’lara ayrımcılığın temelinde dini referanslar yatıyor
Rapora göre Suriyelilerden sonra en çok ayrımcılığa uğrayan gruplar arasında LGBTİ+’lar yer alıyor. LGBTİ+’lara yönelen ayrımcılığın temelinde ise “normal olmamak” ve dini referanslar yer alıyor.
“Ötekileştirilenler arasında en çok öne çıkanlar Suriyeliler oldu. Suriyelilerle yakın semtlerde yaşayanlar çoğunlukla ekonomik çıkarları kesiştiği ve çatıştığı için, onlarla neredeyse hiç karşılaşmayanlar ise siyasi nedenlerden dolayı Suriyelilere karşı olduklarını anlattılar. Bu şikayetler arasında “Suriyelilerin tembelliği”, “devletten yardım almaları”, “süslenmeleri”, “çok çocuk yapmaları” gibi konular dile geldi. Suriyeliler kadar olmasa da LGBTI+’lar konusunda ayrımcı bir yaklaşımda bulunan katılımcı sayısı çoktu. Nedeni sorgulandığında çoğunlukla dini referansla, “normal” olmadıkları ve toplumu bu nedenle kötü yönde etkiledikleri anlatıldı.”
Raporun nicel kısmından ise bazı sonuçlar şu şekilde:
- Araştırmaya katılan 2132 kişinin yüzde 89,8’i, “medyada yer alan ayrımcılık ve şiddet toplumsal hayatı da olumsuz etkiliyor” sorusuna doğru veya kesinlikle doğru cevabını verdi.
- Farklı kesimler birbirini tanıyıp anlamalı, ortak noktalarını bulmalı sorusuna katılımcıların yüzde 91,3’ü doğru veya kesinlikle doğru yanıtını verdi.
- Katılımcıların yüzde 88,3’ü, kutuplaşmanın sebeplerinden birinin “başkalarına karşı duyduğumuz güvensizliklerin tahrik edilmesi” olduğunu söyledi.
- Katılımcıların 72,3’ü toplumsal huzur için farklı gruplarının tarihlerinin okullarda öğretilmesinin faydalı olacağını söyledi.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Etiketler: insan hakları