16/12/2021 | Yazar: Kaos GL

Aramızdan ayrılan bell hooks’u Kaos GL dergisinde yayınlanan Sevgi Mancar’ın yazısıyla uğurluyoruz: bell hooks günümüz feminizminin en kuvvetli tarafı olarak gördüğü vizyoner feminizmden bahseder.

bell hooks’a uğurlama: Feminizm herkes içindir! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Feminist yazar, eleştirmen ve akademisyen bell hooks, 69 yaşında yaşamını yitirdi. Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf üzerine çalışmalarıyla kendisinden sonraki feministleri etkileyen, “Feminizm herkes içindir” diyerek cinsel yönelim üzerine de eserler üreten hooks, 15 Aralık’ta aramızdan ayrıldı.

hooks’un onlarca kitabı; denemeler, şiirler ve çocuklar için eserler içeriyordu ve kesişimsellik konularını diğerlerinden çok önce ele aldı. Bu konular, feminist hareket içindeki ırkçılığın yanı sıra tarih boyunca cinsiyetçiliğin siyah kadınlar üzerindeki etkisini inceleyen 1981 tarihli Ben Kadın Değil miyim?: Siyah Kadınlar ve Feminizm adlı kitabının merkezindeydi.

İlk olarak 2000 yılında yayınlanan Hep Aşka Dair, sevginin kutuplaşmış bir toplumu nasıl iyileştirebileceğini ele alıyor ve sevginin adaletten ayrılamayacağını söylüyor. En bilinen eseri olan Feminizm Herkes İçindir’de bell hooks, popüler kültürde ve medyada feminizm hakkında üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca “erkek karşıtlığı” olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Bizlere feminizmin, “cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket” olduğunu hatırlatıyor.

Türkçeye çevrilen eserleri

bell hooks’un Türkçeye çevrilen eserleri BGST ve Notabene Yayınları’ndan okurla buluştu. “Feminizm Herkes İçindir”, “Duygu Yoldaşlığı Kadınların Sevgi Arayışı”, “Değişim İsteği: Erkekler, Erkeklik ve Sevgi” kitapları BGST Yayınları’ndan çıkarken; “hep aşka dair” ve “Sınırları Aşmayı Öğretmek – Özgürlük Pratiği Olarak Eğitim” Notabene Yayınları’ndan çıktı.

“Yazdıklarım benim kim olduğumdan daha önemli” diyerek bell hooks isim ve soyismini küçük harflerle yazan bell hooks’u yazdıklarıyla, Kaos GL Dergisi’nin “Aile” dosya konulu Kasım-Aralık 2014 sayısında Sevgi Mancar imzasıyla yayınlanan Feminizm Herkes İçindir yazısıyla uğurluyoruz…

Feminizm Herkes İçindir!

Sevgi Mancar |  Aile - 139 |  Kasım-Aralık / 2014

"Kimsenin kimseye hükmetmediği, kadınların erkeklere benzemediği hatta daima eşit de olmadığı ama herkesin kendi olabildiği barış ve olanaklar dünyasında yaşadığınızı düşünün" diyor, bell hooks. Bu hayalin gerekliliklerini, mücadele biçimlerini ve önerilerini sıralamaya başlıyor kitabında ve çağırıyor; Feminizm herkes içindir!

bell hooks feminizm ile ilgili çok fazla yanlış ve eksik bilgi sahibi insan olduğundan ve bunun da feminizm ile alakası olmayan önyargıların ortaya çıkmasında en büyük rolü oynadığından bahsediyor. Bu noktada feminizm tanımını açık ve basit bir şekilde ortaya koymanın ve bunu insanlara anlatmanın ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor ve ilk olarak kapsayıcı bir feminizm tanımı yaparak işe koyuluyor: “Feminizm; cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir harekettir” (Feminizm Herkes İçindir 2012: 12). Burada anlatılmak istenen; sorunun erkek karşıtlığı ya da sadece kadınları ilgilendiren, kadınların mücadele etmesi gereken bir konu olmadığı, aksine cinsiyetçiliği yapanların erkekler gibi kadınlar da olabileceği ve bu cinsiyetçiliğin kadına, erkeğe ve çocuğa yönelebileceğidir. Buradan yola çıkarak ataerkil medyanın bizlere sunduğu şekliyle feminizmi bir düşmanlık, nefret pratiği olarak algılamak yerine; hem kadınlara hem de erkeklere bir adalet ve eşitlik zemini yaratmak için onlara cinsiyetçi düşünceyle nasıl başa çıkacaklarını ve onu nasıl değiştireceklerini anlatmaya çalışan bir düşünce ve eylem biçimi olarak bakmamız gerekir. Erkek kadın tüm insanlar bu ataerkil sistemin içine doğarlar ve onun getirdiği ahlaki, kültürel, siyasi ve ekonomik değerleri kabul etmeye yönlendirilirler. Kadınların ve erkeklerin bu baskıcı ve sömürüye dayanan değerlerden kurtulabilmesi için bu sistemin tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir. bell hooks bu sistemin kökten değiştirilebilmesi için feminizme ihtiyacımız olduğunu söyler ve ekler “Feminizm, kendini tümüyle gerçekleştirmiş kadın ve erkekler olarak özlediğimiz toplumu yaratabilmemizi mümkün kılacaktır; özgürlük ve adalet hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz, hepimizin eşit yaratıldığımız hakikatini hayata geçirebileceğimiz bir toplumda hep beraber yaşayabilmemizi sağlayacaktır’’ (Feminizm Herkes İçindir 2012: 11). Buradan yola çıkarak feminizmin şu olduğunu göreceğimizi söyler: “Feminizm herkes içindir” (Feminizm Herkes İçindir 2012: 11).

hooks, herkesin maruz kaldığı cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı ortadan kaldırabilmek için “kız kardeşlik” tasavvurunun ne kadar önemli olduğunu vurgular. Kız kardeş olabilmek için kendi cinsiyetçi düşüncelerimizle ve diğer kadınları nasıl baskı altına alıp sömürdüğümüzle yüzleşmemiz gerektiğini söyler. hooks’un reformist feministlere getirdiği eleştiri de bunun üzerinedir. Hareketin tek amacını erkeklerle eşitlik sağlamakmış gibi yansıtmak isteyen reformist feministler ana akım medyada da kadınların taleplerinin bundan ibaretmiş gibi algılanmasına sebep olmuşlardır. Oysa siyah kadınlar ve lezbiyenler gibi diğer devrimci feministlerin istediği sadece mevcut sistem içerisinde bir takım haklar kazanmak değildi. Onlar o sistemi dönüştürmek, ataerki ve cinsiyetçiliğe bir son vermek istiyorlardı. Zamanla muğlaklaşan feminizm tanımları, sınıf ve ırk farklılıklarının kadınlar arasındaki ayrışmayı artırması harekete ivme kaybettirmiştir. Buna karşı Hooks, hareketi yeniden paylaşarak, yeniden mücadeleye başlamamız gerektiğini savunuyor.

Kadınların ataerkiyi değiştirebilmek için önce kendilerinde bir değişimden başlamaları gerekliydi; bilinçlerini yükseltmeleri gerekiyordu (Feminizm Herkes İçindir 2012: 19). Bilinç yükseltme grupları da bu amaçla ortaya çıkmıştır. Bu toplantılarda birçok gruptan kadın fikrini açıkça ifade etme şansı buluyor ve herkesin sözüne saygı gösterilmesi ilkesi benimseniyordu. Bu toplantıların en önemli özelliği; cinsiyetçi düşüncenin nasıl işlediğinin, gündelik yaşamda kadınlara nasıl etki ettiğinin ve bu sisteme karşı geliştirilebilecek stratejilerin neler olabileceğinin tartışılmasıdır. “Kadın araştırmalarının akdemik bir disipline dönüşmesiyle, kadınların feminist düşünce ve feminist teoriden haberdar olabilecekleri bir alan doğmuş oldu” (Feminizm Herkes İçindir 2012: 21).  Fakat bu süreçle birlikte bilinç yükseltme gruplarının yerini akademi almaya başladı ve bu da beraberinde hareketin kitlesel potansiyelini yitirmesi tehdidini ortaya çıkardı. Bu durum radikal feministler de bile bir liberalleşme yaratmıştır. Bu nedenle hooks, bilinç yükseltme gruplarının ilk zamanlardaki önemini kazanmasının önemli olduğunun üzerinde durmuştur. Ayrıca Hooks, erkeklerin oluşturacağı bilinç yükseltme gruplarının da mücadeleyi güçlendireceğine dikkat çekmiştir.

Feminist hareket ataerkinin bize öğrettiğinin aksine - kadınlar sürekli olarak rekabet içerisindelerdir ve birbirlerini kıskanırlar - kadın dostluğunun oluşması için bir ortam yarattı. Bu “kız kardeşlik” biçiminde ifade bulan politik bir dayanışma olarak kendini gösterdi. Hooks, bunun mücadele için çok önemli bir enerji barındırdığını ve bu politik dayanışmaya olan bağlılığımızı yenilememizin çok önemli olduğunu söyler.

Edebiyatın ve bilimsel çalışmanın her alanında kadının yarattığı eserler ataerkil bakış açısı nedeniyle dikkate alınmamış ya da çok az ilgi çekmiştir. Feminist eğitim ile birlikte bu çalışmalar ortaya çıkarılmıştır. hooks’a göre feminizmin doğru anlaşılabilmesi ve bu gözardı edilmiş eserlerin insanlara ulaşabilmesi için bütün kaynaklar kullanılmalıdır.

Günümüzde kadınlar, feminizm sayesinde cinsel özgürlük konusunda çok yol kat ettiler. Bu özgürleşme beraberinde “üremeye dair haklar” başlığının önemini ortaya çıkardı.  Bu meselede toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için etkili doğum kontrol yöntemlerine ve kürtaj hakkına ihtiyaç vardır. Sadece imtiyaz sahibi kadınlar değil, diğer sınıftan kadınlar da bu haklardan ve yöntemlerden kendilerini baskı altında hissetmeden yararlanabilmelilerdir. Kadının kendi bedeni üzerindeki hak mücadelesi en önemli mücadeledir çünkü bedeni üzerinde hak iddia edemeyen bir kadın diğer alanlarda da bundan mahrum kalacaktır.

Kadının bedeni üzerinden cinsiyetçiliği yeniden üreten bir diğer eril tahakküm moda endüstrisidir. Moda ve medyanın pompaladığı “ideal kadın” imajı kadınların sağlıklarını ve psikolojilerini etkileyen bir tehdit haline gelmiştir. Yeme bozukluklarıyla ilgili hastalıkların artması bunlardan sadece biridir. hooks moda ve güzellik endüstrisiyle mücadelenin, bunları tamamen karşımıza alarak çözülemeyeceğini, feministlerin bu sektörlere geri dönmesiyle değişimin sağlanacağını söylüyor (Feminizm Herkes İçindir 2012: 50)

Sınıf farkı da feminizm içerisinde tartışılan konulardan biri olmuştur. İmtiyaz sahibi kadınlar kendi sorunlarını ortaya koyarken diğer sınıftan kadınların sorunlarını görmezden gelebiliyorlardı. Bu kadınlar eşit işe eşit ücret gibi taleplerle önemli gelişmeler yaratmışlardır fakat bell hooks’un da eleştirdiği gibi bu kazanımlardan işçi sınıfından kadınlar yararlanamamışlardır. İmtiyazlı kadınlar bu kazanımları elde ettikçe feminist politikadan uzaklaşmışlardır. Bu da siyah ve işçi sınıfından kız kardeşlerini kendi kaderlerine terk etmeleri anlamına gelmektedir. bell hooks sınıf mevzusuyla yüzleşilmeden politik kız kardeşliğin gerçekleştirilemeyeceğini vurgular.

Reformist düşünürler kadınların erkek tahakkümünden çalışarak kurtulacağını söylüyorlardı. Daha sonra böyle bir düşüncenin aslında içerisinde tehlikeler de barındırdığı görüldü. İmtiyazlı geçmişe sahip reformist feminist düşünürlerin düşündüğü gibi çalışan kadınların özgür olduğuna dair düşünüş alt sınıftan kadınlar için geçerli değildi. Bunun yanında çalışan kadınlar ev işlerini de yaptıkları için çok fazla yoruldular ve yaşam kaliteleri daha da düştü.  Bu nedenle tartışılması gereken, özgürleşmeyi sağlayacak olan çalışma şeklinin alt sınıftan kadınları da içine alacak şekilde nasıl olması gerektiğidir.

bell hooks’un kitap boyunca üzerinde en çok durduğu konulardan birisi de ırk ve toplumsal cinsiyet ilişkisidir. Hooks, beyaz kadınların sınıfsal çıkarlarının diğer renkli ve siyah kadınların hak ve çıkarlarından üstün görülmesini eleştirir. Beyaz üstünlüğü çerçevesinde beyaz erkeklerle işbirliği yapan kadınlar “kız kardeşlik” tasavvurunun değerini düşürmüşlerdir. hooks’a göre yapılması gereken “samimi bir kız kardeşliği” mümkün kılacak dayanışma politikası yerleştirmektir.

Ataerkil şiddet denildiğinde sadece erkeklerin uyguladığı bir şiddetten bahsedemeyiz. Hooks şiddeti tanımlarken hemcinsler arasındaki ve çocuğa her cinsten uygulanan şiddeti de tanıma dâhil etmiştir. Örneğin evde baba olmayan evlerde kendi otoritesini korumak için çocuğa şiddet uygulayan bir anne de ataerkil şiddetin bir çeşididir. Şiddet denildiğinde sadece erkekten kaynaklanan şiddetten bahsedilemese de günümüzde medyanın da “aşk cinayeti”, “namus cinayeti”, “kıskançlık cinayeti” başlıklarıyla meşrulaştırdığı erkekten kadına yönelik şiddetin büyük bir hızda arttığını görüyoruz. Bu şiddetle mücadelede emperyalist militarizm ile erkek şiddeti arasında ilişki kurulmalı ve tüm şiddet biçimlerini sona erdirecek şekilde hareket edilmelidir.

Bir diğer bölümde bell hooks feminist erkekliğin geliştirilebilmesi için yeni stratejiler ve teoriler geliştirmemiz gerektiğini ortaya koyar. Medya ve muhafazakâr kesmin ön plana çıkardığı şekliyle feminizmi yanlış tanıyan erkeklere feminizmin kadınlar için arzulanan hakların erkekler için de talep edildiğini anlatmak hareket için önemlidir.

Feminist ebeveynlik de hooks’a göre çok önemlidir. Çocukların cinsiyetçilik karşıtı bir ortamda yetiştirilmesi aileyi, tüm aile bireyleri için daha sağlıklı ve özgür bir yer haline getirmenin tek yoludur. hooks’un dikkati çekmeyi istediği konu, cinsiyetçi düşüncenin taşıyıcılarının yarısını kadınların oluşturması ve bu nedenle anneliğin feminist hareket içerisinde değersizleştirilmemesi gerektiğidir.

“Bir kadın cinsiyetçi bir erkek patronla ya da kendisi üzerinde tahakküm kurmaya kalkışan bir yabancıyla başarıyla mücadele ettikten sonra eve gidip eşine boyun eğebiliyordu.” (Feminizm Herkes İçindir 2012: 98) Tam da bell hooks’un bahsettiği evliliklerdeki erkek tahakkümü meselesi sebebiyle pek çok heteroseksüel, kadın hareketine katılmıştır. Bu tahakküm kadın bedeninin, erkeklere ait olduğu düşüncesini içinde barındırır. Feministler, kadınları bakire ya da sadık sevgili olarak gösteren ama erkeklerin cinsel olarak arzuladıkları şeyleri yapma konusunu normal gösteren çifte standarda karşı çıkmışlardır. bell hooks’a göre evlilik ve birlikteliklerdeki boşanma ve ayrılıkların birinci sebebi erkek tahakkümüdür. hooks tahakkümün olduğu yerde aşkın var olamayacağını söylemiştir (Feminizm Herkes İçindir 2012: 126) Bu tarzdaki ilişkilere altenatifler yaratmak insanların mutlu oldukları ilişkiler kurabilmesi ve cinsiyet eşitliği açısından önemlidir. Bu konularda olduğu gibi feminizmin cinselliğe ilişkin sorgulaması da iktidar sorununda düğümlenmektedir. Feminist hareketin çabalarına rağmen özellikle kadınlar ve eşcinseller cinsel baskılardan kurtulmuş değiller. Bunlardan yola çıkarak hooks özgürleştirici cinsel pratiğin ne olduğunu anlayabilmemiz için cinselliğe dair radikal feminist diyalogların tekrar ön plana çıkması gerektiğini savunuyor (Feminizm Herkes İçindir 2012: 114).

Diğer bir bölümde Hooks homofobiyle mücadele ve feminizmi ayrı şeyler olarak düşünemeyeceğimize değinir. Dışlanmışlık ve/veya ezilmişliğin ne olduğunu kendi deneyimlerinden bilen lezbiyen düşünürler, ırk ve sınıf konularında en mücadeleci kadınlar olmuşlardır. Bunun yanında radikal lezbiyen feministlerin feminist teoriye katkıları göz ardı edilemez. Bundan dolayı hooks heteroseksüel kadınların, lezbiyenleri ikincil konuma ittiği bir “kız kardeşlik” tasavvuru yapamayacağımızı söyler.

Son olarak bell hooks günümüz feminizminin en kuvvetli tarafı olarak gördüğü vizyoner feminizmden bahseder. Herkesin anlayabileceği dilde yazılmış veya sözlü iletişim yoluyla paylaşılabilecek vizyoner bir feminist teori bütünü oluşturmanın gerekliliğine dikkat çeker (Feminizm Herkes İçindir 2012: 139). Dünyadaki tüm kadınlar feminist olsalar da, dünyanın diğer yarısını oluşturan erkeklerin cinsiyetçiliklerini sürdürmeleri halinde hareketin istediği yere gelemeyeceğini ve bu yüzden erkekleri de bu hareketin içine çekmek gerektiğini vurgular. Vizyoner feminizmin sürekli yeniden inşasıyla feminist hareket, yaşamımızın her alanında etkisini sürdürmeye devam edebilir.

Kitabın tamamında hâkim olan düşünce; feminizmin, yaygın bilinen yanlış tanımlarının aksine, kadınları olduğu kadar erkekleri de ataerkinin tahakkümünden özgürleştirecek cinsiyetçiliğe karşı bir eylem ve özgürlük hareketi olduğunun tüm kaynaklar kullanılarak, basit ve açık bir şekilde insanlara bıkmadan usanmadan anlatılmasıdır. Bunu yaparken kadınlar arası politik dayanışmaya olan bağlılığımızı ırk, sınıf ve cinsel yönelim ayrımı gözetmeden hep taze tutmalıyız. Bunlarla beraber erkeklerle de dayanışmayı artıracak stratejiler izleyerek feminist hareketi daha da güçlendirebilir, son dönemde artan eylemlere ve etkinliklere katılım gerginliğini bir nebze olsun belki de böyle azaltabiliriz. 


Etiketler: kadın, yaşam
nefret