27/09/2016 | Yazar: Kaos GL
‘Bi_seksüelliğimin ilişkilerimdeki anlık değişimlere göre yargılandığını, partnerlerimin cinsiyetine göre kimliğimi yeniden ve yeniden tanımlamamın beklendiğini fark ettim. Bu olay, bi_seksüel silinmenin bir türüdür.’
“Bi_seksüelliğimin ilişkilerimdeki anlık değişimlere göre yargılandığını, partnerlerimin cinsiyetine göre kimliğimi yeniden ve yeniden tanımlamamın beklendiğini fark ettim. Bu olay, bi_seksüel silinmenin bir türüdür.”
Fotoğraf: Hilde Vossen, Amsterdam Pride 2016.
Bu yazı Valentina Wieser tarafından kaleme alınmış, Kaos GL Dergisi’nin “Yayıncılık” dosya konulu 142. sayısı için Ömer Akpınar tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştır.
“[...] arkadaşlarımıza ve topluluklarımıza seslenmek, hepimizin yer aldığı öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır. Tartışma, ihtilaf ve anlaşmazlık bir topluluğun kalbinde yanan ateştir.” (Eisner 2013, sf. 10)
Bu yazıyı kaleme almak istememin bir sebebi deneyimlediğim bi_fobik yorumlar ve önyargılarsa, diğer sebebi queer-feminist arkadaşlarımın ve sevdiklerimin bi_seksüel arzuya yönelik şüphe dolu yaklaşımlarıydı. Şimdilerde kendi akışkan cinselliğimi ve bi_seksüel_akışkan kimliğimi kucaklasam da bu yolda başıma gelmedik kalmadı. Bu yazıda bi_fobiyi kişisel olarak nasıl deneyimlediğimi paylaşmak ve köklerini monoseksizme salmış bi_fobik olayların yapısal temeline dikkat çekmek istiyorum.
Benim için bi_seksüellik sevgi ve arzuyu farklı cinsten insanlara karşı duyabilme olanağı demek. Bu sevgi ve arzu illa ki aynı derecede olacak, illa ki aynı şekilde ya da her zaman yaşanacak diye bir şey yok. Benim için bi_seksüellik, özür dilemeden ya da utanmadan kendi sevme ve arzulama biçimimi tanımlamak için kullandığım, güçlendirici bir ifade.
Utanç, korku ve yola devam etmek
İki hafta önce, Yahudi Amerikan bir akademisyen olan Brené Brown’un yazdığı bir kitabı okumaya başladım. Kitapta Brown utancı, yeterli olmama, ait olmama, sevgiyi hak etmeme hissi ve sevgiyi alamama korkusu olarak tanımlıyor. Daha önceden utancı hiç bu şekilde düşünmesem de bunu oldukça faydalı buldum. Sevilmeyeceğini düşündüğüm kısımlarımdan utanmanın nasıl bir his olduğunu bilirim. Bu his çoğu zaman toplumun ya da belli bir topluluğun normlarına uymamakla birlikte gelir. Bu ister beden ölçünüz olsun, ister cinsellik pratiğiniz; ister çalışmak ya da çocuk sahibi olmak isteyip istememeniz olsun, isterseniz de nasıl konuştuğunuz, öğrendiğiniz ya da sevdiğiniz. Mesele benim bi_seksüel arzum, sevgim ve kimliğim olduğunda utanç hissinin nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim. Bu hisse gömülü ait olmama korkusunu görebiliyorum. Ne hetero dünyaya (sorun yok!), ne de queer(-feminist) topluluğa (nasıl sorun olmasın ya!) ait olmama korkusu... Bi_seksüel kişiler ne heteronormatif toplumların normlarına uyarlar, ne de benim aşina olduğum (Viyana ve Berlin’den bahsediyorum) queer(-feminist) ortamlarda ve politikada sağlam bir yere sahipler. Queer(-feminist) toplulukları her türlü arzu, cinsellik ve sevgiyi kabul etme ideali ile queer kimdir, neye benzer gibi gizli normlar arasında sıkışmış görüyorum. Bu normlar çoğu zaman bi_seksüellere karşı önyargılar ve kınama ile bir arada ilerler ve onların silinip gitmesine yol açar. Bense cinselliğimin çevresini zaman zaman bir çember gibi saran utanç ve korkudan, güçlendirici bağlantılar oluşturmaya doğru yol aldım.
“Bi_fobi diye bir şey var mı?” ve güçlendirme için alan ihtiyacı
Az önce de belirttiğim gibi, bi_seksüellerin maruz kaldığı durumlar ve yapısal ayrımcılığa dair pek bir farkındalık yok. Geçenlerde bir arkadaşım bana “bi_fobi diye bir şey var mı?” diye sordu, bir diğer ise insanların nasıl bi_seksüel olabildiklerini bir türlü “anlayamadığını” söyledi. Bu tür ifadeler bi_seksüellik ve bi_fobinin ne kadar görünmez olduğunu ortaya koyuyor.
Bu yıl Mart ayının başında Viyana’da _tastique adında queer-feminist bir festival gerçekleşti. Bana kalırsa bu festival queer-feminist politikada ve toplumun genelinde “unutulmuş” pek çok meseleye dikkat çekti. Son _tastique festivalinde pek çok etkinliğin yanı sıra “Bi_Kränzchen” düzenlendi. Bu öyle ya da böyle “bi_seksüel” ifadesiyle bağ kuran insanlara yönelik bir buluşmaydı. “Bi_Kränzchen” ile bir görünürlük ve güçlendirme alanı oluşturuldu. Viyana’da ilk kez böyle bir ismi olan bir etkinlik bulmuştum, haliyle yaşadığım heyecanı inkâr etmeyeceğim! Hetero bilinc(sizliğ)ini ya da homo normunu takip etmek yerine üstümüzde bir bi_pan_akışkan_deneyimler şemsiyesi açan bir alanda buluşmak için can atıyordum.
Fotoğraf: Rena Wolf
Buluşmaya, çoğu beyaz natrans kadın olmak üzere (bu adlandırmayı kendi algılarıma dayanarak yapıyorum, ortamdaki insanların hepsi kendini bu şekilde adlandırmadı), yaklaşık 25 kişi katıldı. Pek çoğu “bu kadar çok” olmaktan duyduğu mutluluğu ve şaşkınlığı paylaştı. Etkinlik, queer-feminist bağlamda bi_seksüel kişilerin sorunlarını ve özgürlük stratejilerini tartışmayı amaçlıyordu. İlk kez kendi hikâyelerimin, sorularımın ve kafa karışıklıklarımın kolektif bir alanda başka insanların sözleriyle tekrarlandığını duydum. O zaman bi_seksüel arzuyu konuşabileceğimiz bir alanın, ortak mücadelenin ve politikanın önemini daha iyi anladım.
Ama şimdi en başa dönelim! Neden bi_seksüellerin bir araya gelmesi gereksin ki? Bi_seksüeller hangi özgül durumlara maruz kalırlar ve ben neden monoseksizm ve bi_fobiden bahsediyorum?
Monoseksizm, bi_fobi ve bi_silinme
Monoseksizm, yalnızca tek bir cinse arzu ifade eden kimlikleri ve eylemleri ayrıcalıklı bir konuma oturtan bir baskı yapısıdır. Homo/hetero ikiliğinin dışındaki sevmelere çok az alan bıraktığından bi_fobiye ve bi_seksüellerin silinmesine yol açar.
Bir süre önce lezbiyen bir arkadaşıma aşk hayatımı anlatıyordum. “O kadına olan hoşlantım sona erdi, şimdi tamamen natrans erkek arkadaşımlayım,” dedim. Bana şöyle bir baktı ve şaşkın bir biçimde “yani artık tamamen hetero ve tek eşlisin, öyle mi?” dedi. Bi_seksüelliğimin ilişkilerimdeki anlık değişimlere göre yargılandığını, partnerlerimin cinsiyetine göre kimliğimi yeniden ve yeniden tanımlamamın beklendiğini fark ettim. Bu olay, bi_seksüel silinmenin bir türüdür ve bi_seksüelliğin aslında var olmadığı ya da geçerli bir cinsel kimlik olmadığı yönündeki genel yargıyı gösterir.
Tanıma, temsil ve farkındalığın ne kadar az olduğunun bir örneği yani...
San Francisco Biseksüel Görünmezliği Raporu, bi_seksüelliğe dair birkaç geniş çaplı rapordan biri. Raporda, bi_seksüelliğin silinmesinin “biseksüellerin sağlığı, ekonomik refahı ile bi örgütleri ve programlarının desteklenmesine ilişkin ciddi sonuçlar doğurduğu” belirtiliyor. Ayrıca bi_seksüellerin heteroseksüellere, geylere ya da lezbiyenlere göre intihar düşüncelerine sahip olma ihtimalinin daha yüksek olduğu, ancak sağlık çalışanlarından kurumsal destek göremediklerinden bahsediliyor.
İster ayrımcılık ve önyargı olsun, isterse bi_seksüeller ya da kendini monoseksüel kimliklerin dışında tanımlayanlanlara yönelik kınama olsun, bi_fobi bu sonuçlara etki ediyor. En kolay bulabileceğimiz örnek bi_seksüellere ilişkin stereotipler. “Bi_ kişiler aslında eşcinsel ya da heterodurlar, kafaları karışıktır, kararsızdırlar, önüne gelenle yatarlar, güvenilmezdirler, hastalık saçarlar” gibi yaygın “mit”ler vardır.
İki lezbiyen arkadaşımla takılırken, bi_seksüellerin cinsel kimliklerinden ötürü güvenilemeyecekleri yönünde suçlamalara şahit oldum. Biri diğerine bi_seksüel hoşlantısı hakkında tavsiyede bulunuyordu. “Aaa, demek bi_seksüel. O zaman çok dikkatli olman lazım... Bi_seksüeller kız arkadaşlarını bırakıp erkek arkadaşlarına gidiverirler!”. Diğeri de haliyle paniğe kapıldı, ne yapacağını düşünmeye başladı.
Bi_seksüel politikanın yıkıcı potansiyeline ilişkin düşünceler
Cins-i queer, bi_seksüel aktivist ve yazar Shiri Eisner, bi_seksüellik hakkında pek çok makalede bu stereotiplere “hayııır, bu doğru değil!” şeklinde yanıt verildiğini söylüyor. Ardından da bi_seksüellerin “normal” olabileceğini gösteren “kanıtlar” sunuluyor. Onlar da sadık ve tekeşli olabilir canım, bi_seksüellik geçici bir dönem değil ki, ayrıca kararsız da değiller falan filan...
Bi_seksüelliği sarmalayan “mit”lerin doğru olup olmadığını tartışmak yerine Eisner bu “mit”lerin yıkıcı potansiyelini kullanmayı öneriyor. Onun gözdünde bu “mit”ler, toplumun normlarını alt üst etmek isteyen radikal bi_seksüel politika için eşi benzeri bulunmaz bir nimet.
“Biseksüellik toplumun çeşitli endişelerini gözler önüne seren anlamlarla yüklüdür. Biseksüelliğin varlığını yok etme çabası, onun taşıdığı yıkıcı potansiyeli yok etme çabasıdır.” (Eisner 2013, sf. 44)
Örneğin, bi_seksüelliğin geçici bir dönem, bi_seksüellerin de kararsız insanlar olduğu fikrine Eisner şu yanıtı verir:
“Kararsızlık, yani biseksüellikle ilişkilendirilen akışkanlık, kendimizi toplumun dar kalıplarına uydurmaya karşı bir ret olarak kullanılabilir.” (a.e.) Dahası, “geçici bir dönem” kavramı, cinselliği “devam eden bir öğrenme, hissetme ve deneyimleme süreci” olarak tanımlamak için kullanılabilir.” (a.e. sf. 45) Önüne gelenle yatma stereotipini ise Eisner “cinsel bağımsızlığı, keşfi ve bedenlerimizden, cinselliğimizden ve farklı cinslerden zevk almayı teşvik eden farklı bir cinsel kültür” için bir çağrı olarak kullanır. (a.e.)
Bunlar Eisner’in “mit”leri heteroseksist, patriyarkal, kapitalist ve ırkçı toplumları tehdit etmeye hedefleyen radikal bi_seksüel politikadaki öğeler olarak kullanmasına örnektir.
Hadi bi_ ...mayalım!
Brené Brown’a göre, utanç hissiyle başa çıkmanın en etkili yollarından biri, konuşup başkalarıyla bu hissi paylaşmak. Her ne kadar oldukça bariz olsa da uygulaması her zaman o kadar kolay olmuyor. Kişisel mücadelelerimizi paylaşmanın ve bi_seksüel alanlar ve politikalar ortaya koymanın monoseksizm, bi_fobi, bi_silinme ve onun sonuçlarıyla mücadelede önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Birbirimize sahip çıkalım ki birlikte tehlikeli olabilelim!
Valentina (26) durmadan hem kendisi, hem de etrafındakiler için mutluluk yaratma peşinde. Şimdilerde Viyana’da yaşıyor ve queer-feminist, solcu ortamlarda ve projelerde yer alıyor. Bir sosyal hizmet uzmanı olan Valentina, Toplum Cinsiyet Çalışmaları Bölümü’nden yeni mezun oldu. Natrans, bi_seksüel ve beyaz bir toplumsal konumdan yazıyor. Slovenyalı bir azınlığa ait olmasının kimlik atkı karıncasında önemli bir yapboz parçası olduğunu düşünüyor. Kendisine kasso_peia@riseup.net adresinden ulaşabilirsiniz, yorumlarınızı almaktan mutluluk duyacaktır.
Notlar
Bi_seksüelliği alt çizgi koyarak yazmamın sebebi bu kavramın her cinsten insanı kapsadığının ve kadın/erkek şeklinde bir cinsiyet ikiliğini önermediğinin altını çizmek. Monoseksüel olmayan insanlar, panseksüel, bi_seksüel, poliseksüel, akışkan ya da queer kişiler gibi tek bir cinsten fazla cinsi sevip arzulayabilen kişilerdir.
Kaynaklar:
Brené Brown (2013): Verletzlichkeit macht stark (Daring greatly), Kailash Verlag, München
Eisner, Shiri (2013): Bi:Notes for a bisexual revolution, Seal Press, Berkley, California
radical.bi (2013): The difference between monosexism and biphobia, online:
https://radicalbi.wordpress.com/2013/02/08/the-difference-between-monosexism-and-biphobia/ [06.04.2015]
San Francisco Human Rights Commission LGBT Advisory Committee (2011): Bisexual Invisibility: Impacts and
Recommendations, San Francisco, California
_tastique (2015): _tastique queer-feminist festival, Programm online: http://www.docdroid.net/t7we/programmtastique-v21.pdf.html [05.04.2015]
Etiketler: yaşam