10/07/2018 | Yazar:

Muamma, Mersin Onur Haftası’nın ilk gününde erkek egemenliğe, cinsiyetçiliğe, homofobiye, transfobiye ve bifobiye karşı top koşturdu.

Bir “Muamma” maçı: Çok atan değil çok yiyen kazanır! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Muamma, Mersin Onur Haftası’nın ilk gününde erkek egemenliğe, cinsiyetçiliğe, homofobiye, transfobiye ve bifobiye karşı top koşturdu.

LGBTİ+lar, queer, feminist ve erkek egemen futbola karşı alternatif arayan insanların bir araya gelerek kurduğu Muamma (futbol takımı), 4. Mersin Onur Haftası kapsamında eşitsizliğe karşı bir maç düzenledi.

Maç sonrası; erkek egemen endüstriyel futbolun ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi, homofobik, transfobik ve bifobik anlayışına karşı alternatif oluşturan Muamma’ya bazı sorular yönelttik, onlar da kaosGL.org için cevapladı. 

Buyrun!

Asla toptan hızlı koşamayacağını kabul eden bir forvet

Muamma nasıl ve ne zaman kuruldu? Oluşum sürecinden bahseder misin?

Gizem Derin: Muamma futbol takımı, bundan dört yıl önce ilk Onur Haftası futbol etkinliğinde bir araya gelen heteroseksizm karşıtı, futbolu ve tribünü politik bir alan olarak gören LGBTİ+’lar ve kadınlar tarafından kuruldu. 2. Onur Haftası’nda artık takım olarak hafta içerisinde bir etkinlik organize etti. Bugüne kadar da düzenli bir şekilde her hafta bir araya gelerek sahaları değiştirmeye yönelik, endüstriyel futbola karşı bir alternatif mücadele alanı yaratmak üzerine örgütlendi.

Mevcut erkek egemen futbol anlayışına karşı Muamma’nın alternatif anlayışı nedir?

Nalan Turgutlu Bilgin: Bizim anlayışımız açıkçası “çok atan değil çok yiyen kazanır” üzerineydi. Bildiğiniz gibi ataerkinin en çok üretildiği alanlardan bir tanesi, hem tribünde hem de sahanın içerisinde maalesef ki futbol, çünkü hem izleyici olarak hem oyuncu olarak buram buram erilliği üretmeye çok müsait olduğumuz, hırslandığımız herkesin daha performatif herkesin daha hızlı, daha çok gol atarak, daha iyi defansa çıkarak böyle oynadığı bir durum. Bizim forvetimiz mesela asla toptan hızlı koşamayacağını iddia eden hiç kastırmayan tontik bir tip böyle. Dolayısıyla amaç eğlenmek amaç ezber bozmak çok attığımız değil karşı takımın kalecisinin çok iyi çıkardığı golü veya onların çok iyi attığı golü de kutlamak gerekir hep beraber. Burada performatif spor anlayışıyla değil, tabi ki güzel oynayarak, bunu da gözeterek ama illaki böyle iyi gelmesi üzerine neşelenmek ve dayanışma üzerine kurgulanan bir futbol anlayışımız var. Bazen şöyle şeyler de oluyor işte bir an gaza gelip hızlı bir şut çekince topu durdurup özeleştiri alma güçlünün güçsüzü gözetmediği bir top anlayışını eleştirme ve maç sonrası mutlaka değerlendirme üzerinden bunları gözeterek top oynamaya çalışıyoruz.

“Endüstriyel futbola karşı alternatifi oluşturacak olan biziz”

Kendinize göre oluşturduğunuz kurallarınız var mı? Takım herkese açık mı?

Nihal A.: Oynamak isteyen herkesi takıma alabiliyoruz. Sadece bizim oluşturduğumuz kurallara uymak şartıyla, kurallarımız da nedir, işte alternatif futbol üretmeye çalışıyoruz endüstriyel futbola karşı bir futbol oynamaya çalışıyoruz. Endüstriyel futbolda bir forvet, yani alfa karakter oluyor ancak bizde herkes alfa karakter herkes kendince bir alan da oynuyor. Küfür edilmemesi gerekiyor.

Türcü, cinsiyetçi, ayrımcı, ötekileştirici hiçbir söyleme sahada izin vermiyoruz, bunlara dikkat ediyoruz. Adaletli futbol oynamaya gayret ediyoruz. Rakibi yenmek değil de ortaklaşa, paslaşarak, paylaşarak ve oyunu herkese bölerek nasıl oynanır onu göstermeye çalışıyoruz. Bazen biz de bu topraklardan çıktığımız için onu üstümüzden atamıyoruz ama bu tür durumlarda hemen oyunu durdurup özeleştiri yapıyoruz ya da özeleştiri istiyoruz arkadaşımızdan. Maçın sonunda da bir değerlendirme yapıyoruz; nerede bizde sisteme uyduk, nerde aslında şunu yapmalıydık gibi böyle şeyleri gözeterek oynuyoruz. Bu kuralları gözeten herkese açık takımımız ve sahamız.

Endüstriyel futbola alternatif oluşumlar olan Özgür Lig, Karşı Lig gibi yapılarla ilişkiniz var mı? Takımı büyütmeyi düşünüyor musunuz?

Gizem Derin: Bu yapılarla ilişkimiz var ama Mersin’de benzeri bir örgütlülüğü sağlayamadık. Çağrı yapıyoruz, sürekli çağrı yapıyoruz teşvik etmeye çalışıyoruz, çoğaltmaya çalışıyoruz. Bize rakip olanla beraber cinsiyetsizleştirebileceğimiz, erkeksizleştirebileceğimiz bir alanı koşturmak istiyoruz burada. Ama maalesef sadece bir takım kurulabildi Serüven Kültür’ün kurduğu bir takım fakat o arkadaşlar da öğrenci olduğu için yaz döneminde Mersin’de olamıyorlar. Ama yine de çağrı yapıyoruz tüm siyasi fraksiyonlara tüm kadın örgütlerine ya da insan hakları örgütlerine; başka dertleri olan gruplara çağrıda bulunuyoruz. Gayemiz bizim gibi farklı mücadele alanlarında bulunan ama bizimle beraber top koşturabilecek, sahaları ve tribünü endrüstriyel futbola karşı renklendirebilecek, alternatifi oluşturabilecek takımların oluşmasını sağlamak.

Takım kurulurken veya sonraki süreçte ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik veya başka sorunlarla karşılaştınız mı?

Nalan Turgutlu Bilgin: İlk maç baya goygoyluydu. İlk Onur Haftası biraz daha böyle gey ağırlıklıydı bir takımdı o zaman. Özellikle geç bir saati ve üniversite çevresindeki bir sahayı ayarlamıştık orada. Biz saat 10-11 gibi oynadık 11-12’ye gelen abiler baya böyle bir kaşları gözleri belerte belerte neye uğradıklarını şaşırdılar. Çünkü sahada biz “Faşizme karşı bacak omuza” tut da ezber bozan işte top geldiğinde “Ay ay ay” diye kaçan gibi oyuncularımız vardı, o yüzden ilk sene ki durum böyleydi.

En azından şöyle bir şeyle hiç karşılaşmadık, bir nefret söylemi, “Burada ne işiniz var? Buraya giremezsiniz” falan da değil, zaten uzun yıllardır iki tane sahamız var orada ağırlıklı oynuyoruz, dolayısıyla insanlara da ilginç geliyor. Hani hırslanılmayan bir futbol anlayışı, hatta şu da çok oldu bizden önce top oynayanlar bizde eleman eksikse kaleye geçelim mi vs. oyuna dahil oluyordu. Mesela Ömer abimiz var, ilk maçlardan beri bizi izlerken, bizden önceki maçı aslında izliyor, sonra da kalıp bunlar nasıl futbol oynuyor diyerek bize dahil oldu. Bizimle futbol oynamaya başladı, çok önemsiyor artık ayrımcılık yaşanmayan bir oyunu.

Yani temas çok önemli ama tabi şurada tıkanıyoruz: İstikrarda. Bir diğer tıkandığımız yer ise Mersin’deki lubunyaların bizim oynadığımız sahalara erişimi, ulaşımı biraz zahmet istiyor. Bir de erkekliğin yeniden üretimi çok kolay olduğu için o temas çok önemli. İnsanları toplumsal cinsiyet eşitliğine çekmek, o perspektifi kazandırmak çok değerli bir nokta. Bu böyle top oynadıkça dönüşen bir şey.

Mersin’de bu çağrıları yapmış olmamıza rağmen kadın örgütlerinden bir takım çıkaramadık, şu an hâl sadece LGBTİ+ üzerinden örgütlü olmak bana sıkıntılı geliyor.

Futbol oynamak dışında diğer aktiviteleriniz nedir? Başka çalışmalarınız var mı?

Nihal A.: Muamma, sahada oynamanın dışında Çukurova Üniversitesi’nde toplumsal cinsiyet ve spor derslerine katılıyor. Kızılkayalar Köyü’nde kamp yapıyoruz kendi toplumsal cinsiyet ve spor atölyelerimizi yapıyoruz. Önümüzdeki Ağustos ayında İstanbul’da Queer Olympix var ona katılıyoruz sadece futbol alanında da değil farklı spor dallarında da oynuyoruz.

Bizim amacımız olabildiğince görünür olmak olabildiğince çoğalmak ve yurt dışına açılmak. Her kültürden herkesle bize getirisi olacak şeyler. Ayrıca Muamma’yıı duyup gelenler LGBTİ+ hareketiyle de tanışıyor bu açıdan bir köprü olması bakımından önemli bir örgütlü alan. Çok teşekkürler.


Etiketler: yaşam, spor
İstihdam